Zenginde KrizYoksulda Savaş

18 Haziran 2011 Cumartesi
\n

\n

Marksizmin demokratik olamasa da insan eksenli, paylaşım üzerinden çözüm üretmeye çalışan uygulamalarının çökmesi; Sovyetler Birliği, Doğu Blokunun parçalanması sonrası ilan edilen tek kutuplu dünyada... Küreselleşme adı verilen piyasalar eksenli kapitalizmin yeni uygulamalarında, kimileri zamana yayılmış, kimileri krizler, kırılmalar olarak, milyarlarca dünyalının birden yaşamlarını altüst eden gelişmeler yaşanıyor... Zengin kuzey, yoksul güney olarak giderek daha çarpıcı ayrışmada; kimileri zengin kuzey dünyası merkez ülkeler ile çokuluslu şirketler eksenli, kimileri yoksul güneyde milyarlarca dünyalının yaşamını altüst eden değişimler öne çıkıyor. Çok ayrımında değiliz belki, ama galiba ilk kez çok çarpıcı boyutlarda zengin kuzey dünyasında yeni çok etkili krizler ile birlikte, yoksul güney dünyasında paramparça iç savaşlar yaşanıyor...

\n

***

\n

Her ikisinin ortak nedeni, sistemin kırılma noktalarında, dengelerin altüst oluş ölçeğinde bozulması, paylaşım pastası dağılımındaki el değiştirmeler, milyarlarca dünyalının kazanılmış hakları, yaşam standartlarındaki hızlı, ağır kayıplar... Zengin kuzey dünyasında tarihte yaşanmış 1., 2. Cihan savaşları benzeri, güçlü devletler arasında yaşanmış büyük paylaşım savaşlarının benzerleri en azından şimdilik gündemde değil, öngörülmüyor. Yoksul güney dünyasında, ırklar-dinler-mezhepler.. her türden alt kimlik üzerinden önceleri kimileri kanlı, kimileri kansız parçalanmalar.. günümüzde ağırlıklı İslam dünyasında, iktidar değişimi vitrininde, kanlı ilkel koşullarda, vahşi iç savaşlar niteliği ağır basan çatışmalara dönüşmüş bulunuyor. Yoksul güney dünyasında milyarlarca dünyalıyı birden kasıp kavuran yoksullaşma, yoksunlaşma, işsizlik en temel insan hakları olan eğitimde, sağlıkta, sosyal devletin haklarında uçurum geriye gidişte, en altta kalmama savaşımı yine ayrımcılıklar, alt kimlikler üzerinden yaşanıyor...

\n

Anlamlı bir ayrıntı yoksul güney dünyasını, hele de ağırlıklı enerji kaynakları üzerinde oturan İslam dünyasını yönetme iddiasındaki emperyal güç odaklarının miadlarını doldurmuş yandaş iktidarları, diktatörleri, şeyhlerinden vazgeçerlerken, oluşacak yeni iktidarlar için, demokrasi, insan hakları adına ABD-AB yandaşı İslam ile karşıtı İslam arasında keskin seçim yapmaları... Arap baharlarının Tunus, Mısır, Libya, Suriye örneklerinden hoşnutluk duyup doğrudan kimi muhalefet gruplarına destek olurlarken, Yemen, diğer şeyhlikler örneklerinde olup bitenleri bir tür yoka saymaları...

\n

***

\n

İç savaşlardan öne çıkan insan hakları için utanç verici örneklerde ise ahlak dini İslamın felsefesinde yeri olmayacak vahşetin, katliamların, ırklar, mezhepler, aşiretler üzerinden aynı ülkenin ortak vatandaşlık, ortak İslam kimliği üzerinden yaşatılabilmesi... En son dün Suriye kökenli haberlerde yer aldığı üzere kadınlara yönelik şiddette tecavüzlerin, cinsiyet üzerinden tacizlerin öne çıkması... Yine insan hakları, demokrasi adına yeni iktidar oluşumlarını yönlendirme iddiasındaki dünya güç odaklarının, iç savaşlara doğrudan müdahaledeki rollerinin de aynı kaygılar eksenli, insana aykırı sonuçlar doğurması. Libya muhalefeti Kaddafiyi gönderemeyince, BM, NATO doğrudan devreye girmişken, savaştan gemilerle kaçmaya kalkışanların, S.O.Slerine kulak tıkanarak açık denizlerde boğulmalarına seyirci kalınması...

\n

Galiba yeni dünya düzeninin krizleri giderek büyüyen, sıklaşan boyutlarda zengin ve yoksul güney dünyasında birlikte yaşanır olunca, ipleri elden kaçırmamak giderek zorlaşıyor. Zengin kuzey dünyasının büyük ekonomik, piyasalar krizlerinde kaynaklar, ağırlıklı piyasaları ayakta tutmaya aktarılıyor. Zengin kuzey dünyasının kitleleri milyarların yaşamlarındaki krizleri derinleştiren işsizlik, sosyal devlet, kazanılmış hak kayıplarına kaynak ayırma klasik kapitalist düzenin demokrasi ilkelerine aykırı olarak alt sınırların altına çekiliyor... Yoksul güney dünyasında ise insana yönelik kaygıların yerini, denetimi, ipleri elden kaçırtmayacak iktidarlar yaratmaya yöneliyor...

\n

Böyle olunca da Türkiyeyi iki komşudan birden sıkıştıran, Yunanistandaki büyük ayaklanma, sokak çatışmaları, grevler ile Suriye sınırlarından savaştan, ölümden kaçanlar gerçeği birlikte yaşanıyor... Dünün taze haberlerinde olduğu üzere de Avrupadaki krize karşı patlamalar, sendikal direnişlerin sıklık, yaygınlığına, İngilterede programlanan yeni büyük grev dalgası ekleniyor. Siyaseten desteklenen topraklarımızdaki Kızılay çadırlarına kaçmış Suriyelilere moral vermek üzere BM iyi niyet elçisi olarak güzeller güzeli Angelina Jolie gönderiliyor...

\n

Üçüncü Erdoğan hükümeti dünyada demokrasinin iyi kötü kurallarıyla işletilebildiği ülkelerde, iktidarda üçüncü dönem kalabilmiş, üstelik oylarını arttırabilmiş tek örnek olarak, zenginin krizi, yoksulun iç savaşının arasında sıkışmış, rüzgârların tersine çok güçlü eseceği bir döneme girmiş bulunuyor. Piyasalar düzeni için patlama yaratacak bir seçim zaferinin ardından, dünya krizleri bağlantılı ilk günlerden kötümser havalar bundan...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları