Önümüzdeki pazartesi günü 23 Nisan. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 92. yıldönümü. Meclis bu yılki Ulusal Egemenlik Bayramı’nı 8 eksikle kutlayacak.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek bu önemli eksiğin farkında olmalı ki, bayram öncesinde önce Başbakan ile görüştü, ardından muhalefet partilerinin grup başkanvekillerini tutuklu milletvekilleri sorununun çözümü için toplantıya çağırdı. Bayram ertesinde yapılacak ikinci toplantıda, üç partinin ortak tutum belirlemesi ve AKP tarafından taleplerinin kabul edilmesi durumunda tutuklu milletvekilleri tahliye edilerek yasama faaliyetlerine katılmalarının önü açılacak.

Çiçek’in tutuklu vekiller konusunda doğrudan bir girişim üstlenme noktasına gelişinin ilginç bir seyri oldu. Meclis Başkanı seçildiği Temmuz 2011 başındaki tutumu “Yetkilerim tüzükte belli. Mesele yargının konusu. Beni yetkim yok” noktasındaydı. Bu düşünce nedeniyledir ki bu vekillerle ilgili mahkemelerden gelen yazılara itiraz etmedi. Tutuklu milletvekillerinin maaş ve özlük haklarını “yemin etmedikleri” gerekçesiyle rafa kaldırdı.

Ancak tutuklu vekiller konusu Çiçek’in peşini hiç bırakmadı.

Önce yemin krizini çözdü

Koltuğuna oturur oturmaz, CHP’nin tutuklu vekillerle ilgili “yemin etmeme” protestosunu buldu önünde. Genel Kurul, ana muhalefet partisi olmaksızın toplanmak zorunda kalmıştı eylem yüzünden. Çiçek’in girişimiyle AKP ve CHP heyetleri bir araya geldi, ortak bir deklarasyon yayımladılar. CHP’lileri Meclis’e taşıyan deklarasyon, tutuklu vekillerin durumunu ise değiştirmekten uzaktı. CHP’nin yasa değişikliği önerileri AKP tarafından dikkate dahi alınmadı.

Anayasa uzlaşının anahtarı

Yeni anayasa yazımı için Uzlaşma Komisyonu kurulurken ve çalışmalarını yürütürken muhalefet partileri her fırsatta “tutuklu vekillere sahip çıkılması” çağrısı yaptı. Bir yandan yargıya müdahale izlenimi vermekten özenle kaçınan Çiçek, diğer yandan tutuklu vekillere meşruiyet kazandıracak adımlar atmaya başladı. Maaş ve özlük hakları verildi. Kimlik kartları cezaevlerine gönderildi. Sekreter ve danışman kadrolarına atama hakkı tanındı.

Uzlaşma Komisyonu’nun anayasa yazımına başlayacağı mayıs ayı yaklaşırken Çiçek de iktidar ile muhalefet arasında bir yakınlaşma sağlanması gereğini görüyor, tutuklu vekiller sorununun çözümünün bir anahtar rolü oynayabileceğini düşünüyordu.

Haberal’a giden \t\ttelefon

Tam bu sırada tutuklu CHP milletvekili Mehmet Haberal uzun süredir tedavi görmekte olan annesini kaybetti. Hem de, tutuklu ve hükümlülere hasta aile bireylerini ziyaret hakkı tanıyan yasal değişiklik (Deniz Baykal’ın Başbakan’dan özel olarak rica ettiği) üç aydır TBMM Genel Kurulu gündeminde beklerken. Tutuklu vekiller sorununun çözümü için yargıdan ümidini kesen Çiçek, bu üzücü gelişme üzerine harekete geçti. Haberal’ın cenazesine çelenk göndermekle yetinmedi, kendisini telefonla da arayarak başsağlığı dileğinde bulundu.

Bu arada güvendiği aracılarla hem hükümete hem de ana muhalefet partisine konunun çözülmesi gerektiğini vurgulayan mesajlar gönderdi. Ancak AKP’nin herhangi bir yasal düzenlemeye “evet” diyebilmesi için Başbakan’ın iknası gerekliydi. Başbakan’ın ziyareti vesilesiyle yapılan değerlendirmede, yeşil ışık alan Çiçek, gruplarında tutuklu vekil bulunan üç muhalefet partisini dünkü toplantıya çağırdı.

Siyasi kariyerinde “istişare” ve “uzlaşıya” verdiği önemle tanınan Çiçek, bu sorunun da uzlaşı ile çözümü için geç de olsa yaptığı bu girişim ile çok doğru bir adım atmış oldu. Şimdi muhalefete ve iktidara düşen, 23 Nisan’ın anlamına yakışmayan bu görüntünün elbirliğiyle ortadan kaldırılması için kendisine tam destek vermektir. Dileriz, bu sorun partiler arasında karşılıklı çekişme, siyasi propaganda ve strateji malzemesi olmaktan çıkar ve kısa zamanda çözülerek tutuklu milletvekilleri özgürlüklerine kavuşarak TBMM’deki yerlerini alırlar.

KILIÇDAROĞLU’NUN HAKLILIĞI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başından beri tutuklu vekiller sorununun Meclis Başkanı sıfatıyla Çiçek’in sorumluluğunda olduğunu her fırsatta vurguladı. Bu süreçte Çiçek’i en fazla sıkıştıran da hep CHP sözcüleri oldu. Çiçek’in girişimi, CHP liderinin haklılığını (bazı aşırıya kaçan eleştirilerine katılmamakla birlikte) da ortaya koydu.