Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Maske takanlar ve takmayanlar!
Büyük bir başarıyla yine ikiye bölündük: Maske takanlar ve takmayanlar! Koronavirüse karşı sorumluluk alarak kendisini ve karşısındakini koruyanlar ve diğerleri yani maske takmayıp, boş verenler! Uyarıldıkları zaman tepki gösterenler, alay edenler, küfür, saldırı gibi şiddete başvuranlar! Bir düşmanla savaşılır ve o savaşta insanlar ölürken bu hatırlatıldığında “ölsünleeeer!” diye omuz silkenler!
Kurallara karşı çıkmayı marifet, avangart bir duruş, bir tür ergen asiliği kıvamında benimseyerek “Çok terliyorum, sıkılıyorum, sigara içiyorum, telefonla konuşuyorum, ben gencim, güçlüyüm, bana bir şey olmaz” diye maske takmayanlara karşı duyduğum öfke giderek nefrete dönüşüyor. Hani bir de sağlık personeli bir yakınım bunları iyileştirmeye çalışırken ölmüş olsa var ya bir cinnet anında sokağa çıkıp katliam yapabilirim! Şu ana kadar 80 sağlık personeli hayatını kaybetti, bizim için!
İlk başlarda sadece genç erkekler takmıyordu, şimdi kadınlar da takmıyor. Giderek cinsiyet, yaş, eğitimli, eğitimsiz, paralı, parasız, lümpen, fark kalmadı. Başka bir ruh hali bu. Bir boş vermişlik! Bir şımarıklık. Doktora başvurup “maske takamaz, alerji yapıyor” gerekçesiyle rapor almak isteyen bile var. Oysa bilim insanlarının son bulgularına göre maske takmak virüs almanızı tam olarak önlememekle beraber iki açıdan önemli: Kendinizi korurken az da olsa belli bir miktarda virüs alıyorsunuz ve böylece bir tür doğal aşılanma gerçekleşiyor. Virüsü alsanız bile az hasarla ya da asemptomatik olarak geçiriyorsunuz. ABD’de yapılan araştırmada salgının başında asemptomatik oranı yüzde 40 iken maskenin yaygınlaşması ile bu oran yüzde 80’e çıkmış.
Tek korunma maske ve hijyen
Hâlâ aşı ya da ilaç bulunmuş değil. Tek korunma yöntemi maske takmak, hijyene dikkat ve sosyal mesafe. Maske takma sorumluluğu artık sokağa çıkılır çıkılmaz her yerde genelge gereği şart, uyulması lazım. Virüs, sabunla el yıkayınca çıkıyor, daha ne istiyorsunuz, yıkayın ve elinizi ağzınıza sokmayın. Peki, niye yapmıyoruz?
İktidarın umurunda değil
Çünkü iktidar, ekonominin çarkları dönsün diye ilk başta aldığı önlemleri gevşetti, halk pandemi bitti diye gereğinden fazla rahatladı. Televizyonlarda sürekli iyileşip taburcu olan hastaları tavşan dansı yaparak uğurlayan, çiçek veren sağlık personeli görüntüleri yayımlandı. Şimdi artık kimsenin ne dans edecek hali kaldı ne de taburcu olanın arkasından el sallayacak. Sağlık personeli yoruldu, sorumsuzluklardan bezdi, şiddete uğramaktan, moralsizlikten, yorgunluktan perişan. Kabul edilecek olsa yüzde 60’ı istifa etmeyi, emekli olmayı düşünüyor. Koronadan ölüm sağlık personeli için hâlâ meslek hastalığı olarak bile kabul edilmedi! Hastanelerde yatak da kalmadı. İlk başta herkes yatarken şimdi testi pozitif çıkan eve yollanıyor, parası olmayan kamu aracına biniyor!
Önlem ve denetimler çifte standart, herkese eşit değil. Sıradan insanların kına gecesini polis basıp ceza yazıyor, AKP Kocaeli milletvekili 1500 kişilik düğün yapıyor, eski AKP İstanbul İl Başkanı Babuşçu’nun oğlunun düğününe Cumhurbaşkanı bile gidiyor da son anda içeri girmekten vazgeçiyor. Ama Giresun’da miting yapıyor? İktidar için öncelik virüsle savaşmak, halk sağlığı değil, iktidarda kalmak ve son hedefleri olan siyasi İslamın sistemleşmesi! Ayasofya ve Chora’nın camiye dönüştürülmesi, Heybeliada’da Cumhuriyetin ilk pandemi hastanesini toparlayıp yeniden sağlık sistemine kazandırmak yerine yıllardır açmadıkları ruhban okuluna nazire yaparcasına “ruhban okulu” açmaya kalkmak hep bu politikanın adımları. Olası bir seçimde kendilerine tek tehlike gördükleri Millet İttifakı belediyelerini işlevsizleştirmek ve zora sokmak için halka yardımlarını engellemeleri yetmedi, şimdi otobüslere ayakta yolcu alınmaması genelgesini eklediler. Sonucu tektir: Yollarda kalacak halkı belediyeye düşman etmek! Sosyal mesafe için alınacak ilk önlem bu mudur? Bir belediye otobüsünde oturulacak kaç kişilik yer var? Pandeminin başından beri “Çalışma saatlerini esnetin, herkes aynı saatte işe gidip gelmesin” diye öneri yapılıyor. Kamu ulaşımında sadece oturarak gidecek kişiye yetecek ne bu kadar araç var ne de şehirlerde bu kadar otobüse yetecek yol? Bir genelge yayımlıyorlar, halk ne dendiğini bile anlamıyor, saat 24.00’ten sonra restoran, kafelerde müzik çalınmayacakmış? Genelgeye bakarsan çalınacak da gece çalınmayacak; İçişleri Bakanı’nı dinlersen bundan böyle müzik filan yok? Neyse siz yine maskenizi takmayı unutmayın!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu