Aşk kötülüğü yener!

25 Aralık 2022 Pazar

Dünya var olduğundan bu yana iyilikle kötülük birbiriyle çatışma halinde... Kötülüğün en şiddetlisini geçen hafta ülkemizde yaşadık. Suçluluğu kanıtlanmış soruşturmacılar, savcılar, yargıçlar aracılığıyla Korgeneral Vural Avar göz göre göre öldürüldü. Cenazesinde bir kez daha adaleti, kamu vicdanını, yargı bağımsızlığını da toprağa gömdük. Bunu bütün Türkiye gördü.

Bütün Türkiye’nin görmediği bir iyiyle kötünün çatışmasını sizlerle paylaşacağım bugün. Neyse ki bu çatışma sahnedeydi. Cemal Reşit Rey Salonu’ndaydı. Bu çatışma iki gece boyunca seyirciyi alıp bir düş dünyasına, mutluluğa, güzelliğe, iyiliğe taşıdı. Moskova Devlet Akademik Klasik Bale Tiyatrosu’nun “Kuğu Gölü” balesinden söz ediyorum. 

FARKLI DOKUNUŞLAR 

Klasik Rus balesinin simgesi haline gelen bu eseri bin kez izlemiş olsanız bile bu prodüksiyon farklıydı. Zaten topluluğun kurucusu ve yöneticisi Natalia Kasatkina ve Vladimir Vasilyev çiftinin adını görmek bile umutlarımı yükseltmeye yetmişti. Yıllarca Bolşoy, Kirov, Marinski gibi en görkemli kurumlarda dans edip ardından sayısız koreografiyi repertuara kazandıran bu ikiliden 1986 İstanbul Festivali’nde izlediğimiz “Evrenin Yaradılışı” hâlâ belleğimde capcanlıydı. 

Bu “Kuğu Gölü”nün farklılığı bence Rus-İngiliz ortak yapımı olmasından doğuyordu. Fark şuydu: Eserin, Çaykovski’nin müziğinin (keşke canlı orkestra olabilseydi) ve orijinal koreografinin (M. Petipa) büyüsü yerli yerindeydi. Ancak Kasatkina ve Vasilyev ikilisinin dokunuşları, taze, yeni, genç bir hava kazandırmıştı. Rus klasik bale geleneğini izlerken dans tiyatrosuna göz kırpıyor, efsaneyi ve büyüyü günümüze bize yaklaştırıyordu. Sonuçta bu prodüksiyon her tür hantallıktan, ağırlıktan arınmış, uçucu, hafif, tüy gibi bir niteliğe bürünmüştü. İngiliz tiyatro-opera-sinema dünyasının dâhilerinden Tim Goodchild’in çok işlevsel, hem fantastik hem gerçekçi, minimalist dekor ve kostümleri önemli bir rol oynuyordu bu farklılıkta.

SEVGİ VE MÜKEMMELLİK 

Çaykovski’nin bu ilk balesinin öyküsü bir efsaneden: Kötü büyücü, güzeller güzeli Odette ve arkadaşlarını lanetlemiş, hepsini kuğuya dönüştürmüştür. Ancak gerçek aşk onları tekrar insana dönüştürecektir. Prens Siegfried Odette’e âşık olur. Hayattaki gibi, kötülük, hep daha çok kötülük yapmadan duramaz! Kendi kızı Odil’i, Odette’e benzetip prensin karşısına sürer... 

Tüm topluluğun disiplini, zamanlaması, mükemmelliği... Her zaman aynı dansçı tarafından oynanan, Odette ve Odil rolünü üstlenen Daria Makarova’nın inceliği, mükemmelliği, bir rolden ötekine değişimi, bedenini ve mimiklerini kullanışı... Prens rolündeki Fuad Mamedov’un ustalığı... Bu ikisinin olağanüstü uyumu... Her roldeki dansçının hem solo hem ekip mükemmelliği ... Bunlar, dünyayı dolaşan bu prodüksiyonu eşsiz kılıyordu. 

Eserin finali çok etkileyiciydi: Prens, sözünden döndüğü için Odette öldü ama Prens de kötülükle savaştı, kendi ölümcül yara aldı, büyücüyü öldürdü. İki sevgili sonsuzlukta buluşurken final çarpıcıydı. Kötü büyücü ölünce, sahnedeki tüm “kuğular” başlarındaki, saçlarını örten kuğu tüylerini çekip attılar. Saçlarını rüzgâra, özgürlüğe, sanata, hayata, günümüze salıp yeniden insan oldular...

Alkışlar, alkışlar, alkışlar. Emek veren herkese ve CRR’ye! İyi ki varsınız! 

Kıssadan hisse: Aşk ve sevgi kötülüğü her zaman yener! Hayatta da sahnede de! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları