Her yer direniş, her yer sahne!

Her yer direniş, her yer sahne!

28.03.2014 01:46
Güncellenme:
Takip Et:

SANAT KURUMLARININ YOK EDİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ

Ne çok gerilim, ne çok kavga... Ne çok şiddet! Ülke bir dinamit fıçısına döndü. Her an, her alanda patlamalar! Farkında olun ya da olmayın en çok da sanat alanında...
Günün birinde tiyatrosuz, operasız, balesiz, orkestrasız, kitapsız, şiirsiz kalmamız için elinden geleni yapan bir hükümet... Bugüne dek bütün bu alanlara yıllarını, emeğini, bilgisini, birikimini vermiş, yaratıcılığını, gönlünü vermiş insanlara kulaklarını ve gözlerini kapayan bir zihniyet. Kendi bildiği, (ya da bilmediği) kendi inandığı, kendi referansları dışında her şeyi yok sayan bir tutum...
Ama beri yanda inadına direniş... Olanaksızlıklara karşın her yer sahne, her yer tiyatro, her yer müzik, her yer sanat. Opera ve bale temsillerinde yer bulunmuyor. Konserler dolup taşıyor. Tiyatrolar, minicik odalara, iki kat arasına sığınsa da, sokağa dökülse de, oradan oraya, AVM’lerin bodrum katlarına taşınsa da inanın her gün yenileri kuruluyor. Dedim ya, her yer direniş, her yer sahne!

Her gecenin sonunda güneş...
Baskı, yasaklar ve hoyratlık... TÜ- SAK Yasa Tasarısı’yla, sanat kurumlarının yok edilme girişimi... Sanatı, sanatçıların, yaratıcıların elinden alıp iktidarın hizmetine, padişahın iki dudağı arasından çıkacak sözün hizmetine verme gayreti...
Ama boşuna! Nehirleri ters akıtamazsın! Sabah olmasını durduramazsın. Toplumsal gelişimin temel içeriğini, niteliğini belirleyen süreci geriye çeviremezsin. Belki yavaşlatırsın, geciktirirsin ama durduramazsın!
Dün Dünya Tiyatro Günü’ydü. Bu sayfada Yücel Erten’in kaleme aldığı, her satırını desteklediğim “İsyan duygumuzu dile getiren bildiriyi okudunuz. Onlarca sanat örgütünün, binlerce sanatçının duygu ve düşüncelerini paylaşıyordu.
Her karanlık gecenin sonunda güneşin mutlak doğduğunun bilinciyle bir ağızdan sesleniyoruz: “Er ya da geç, yurdumuzda bilim ve sanat özgür, kurumları özerk olacaktır.”

Vicdan nerede?
Yaşadığımız şu acımasız günlerde baskı, tehdit öyle boyutlara varmış ki, kimi kurumların ödü kopuyor hükümeti kızdırmaya
Düşünün, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği “Yılın Basın Fotoğrafları” yarışma sponsorluğundan hem Vakıfbank hem de Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı (TÜKÇEV) çekiliverdi. Çünkü birinciliği Gezi Direnişi sırasında çekilen “Kırmızılı Kadın almıştı.
Beyler ayıptır. Tamam desteğinizi çektiniz. Peki ama vicdanınızı ne yana çekeceksiniz?..

DOT’tan seçim sorgulaması
Maddi ve manevi şiddetin tırmandığı ortamda DOT’tan “Dövüş Gecesi”ni izlemek ilaç gibi geldi! Yanlış anlaşılmasın orada da gerilim hat safhada... Sahnede gerilim, seyircide gerilim, sahne ile seyirci arasında gerilim... Ama en azından orada belden aşağı vuran yok. Oyun “kuralına” göre oynanıyor!
Alexander Deienot’nın çok akıllıca tasarlanmış, yazılmış oyunu “Dövüş Gecesi”. Murat Daltaban, oyundan çok tam bir yarışma gibi sahnelenmiş. Seyirciden, beş aday arasında seçim yapması isteniyor. Yarışma seyircilerin oylarıyla ilerliyor. (Ellerinizde monitör...)
Demokrasi eleştirisi... Adayları ama aynı zamanda kendinizi sorgulamak... Seçim yapmak için eldeki seçenekler? Hangi adaya mahkûmsunuz? Çoğunluk ve azınlık kavramları? Öteki? Seçime- oyuna katılmak ya da katılmamak? Oy vermeyin kışkırtmaları? Aday doğru mu söylüyor, yalan mı? En çok da değer ölçülerinin sorgulanması... Aman Tanrım tam bir düşünce bombardımanı
Durun! Düşünce bombardımanı olduğunu oyundan çıktıktan sonra anlıyorsunuz. Oyun boyunca monitörün düğmesine basarak bol bol eğleniyorsunuz. Muhteşem oyuncuların (Ece Dizdar, Gizem Erdem, İbrahim Selim, Mert Öner, Pınar Töre, Serkan Altunorak, Tuğrul Türek) dinmeyen enerjisi, sinerjisi ve sağladıkları gerilimin peşinde...
Seçime iki gün kaldı. Ama siz yine de oyunu kaçırmayın! Hayat da sanat da her an bir seçim!   

Yazarın Son Yazıları

Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025