Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

O, Müşfik Kenter

19 Ağustos 2012 Pazar
\n

\n

Uzaktayken acı daha da büyüyor. Tarifsiz kederi tek başına omuzlamanın ağırlığı çöküyor üstünüze! Sokakta sağınızdan solunuzdan geçen ve sanki hiçbir şey olmamış gibi davranan insanlara kızıyorsunuz. Herkesin yakasından tutup sarsmak; Hey farkında mısınız dünyanın en usta oyuncularından biri aramızdan ayrıldı? diye haykırmak istiyorsunuz! \n

\n

Hayatımız, ilk notası ölümle çalınan, bir dizi prelütten başka nedir ki? diye not düşmüş Franz Liszt, “Prelütler adını verdiği, şair Lamartinee adadığı senfonisine Prelüt yani başlangıç, giriş, peşrev Sahnede Viyana Filarmoni Orkestrası, Riccardo Muti yönetiyor. Salzburg Festivalindeyim. Salonu dolduran binlerce dinleyiciye Müşfik Kenteri anlatıyorum gözyaşlarımla; varsın onlar müziğin harikalığına ağlıyorum sansınlar…\t\n

\n

Sonra Sonra ardından yazılan her şeyi okumaya çalışıyorum otel odama kapanıp. Ne söylense, ne yazılsa hep eksik kalacak Tıpkı şimdi benim söyleyeceklerim gibi…\n

\n

Prelüt yani başlangıç, giriş Müşfik Kenter, benim yaşamıma Salıncakta iki Kişiyle girdi.\n

\n

Onu ilk kez sahnede izlediğimde 12, 13 yaşlarındaydım... Okul tatilinde, İzmirden İstanbula gelmiştik. İzmirde tiyatro yoktu. İstanbulda vardı. Tiyatro, İstanbula gelmek için başlı başına bir nedendi. Geldik ve Salıncakta İki Kişioyununu gördüm. Büyülenmiştim, çarpılmıştım, o güne dek ben böyle bir şey görmemiştim. Karaca Tiyatrosunda oynuyordu. Ve gişenin önündeki kuyruklar taa Tünele kadar uzuyordu. \n

\n

O gün galiba hem Müşfik Kentere hem Yıldız Kentere âşık oldum. (Haklısın Sevgili Tilbe Saran: Bütün kadınlar, bütün kız çocukları ona âşıktı!) O gün bir de karar verdim. Bundan böyle hiçbir oyunlarını kaçırmayacaktım. Kent Oyuncuları kurulup her yıl İzmire turneye geldiklerinde, sonra meslek yaşamım boyunca da yakın takipçisi olacaktım. \n

\n

Nedir Müşfik Kenteri bunca özel, bunca özgün, bunca farkı kılan? Yetenek, ustalık, yorum gücü, çalışma disiplini, sürekli çalışma?\n

\n

Elbet, bunlar var ama Ama bunlardan öte bir şey söz konusu Hani günlerdir herkes söylüyor ya, oynamadan oynamak diye Ben bunu şöyle açıklıyorum, birçok kez de açıklamaya çalışmıştım: \n

\n

Bence onun yeteneği ve ustalığı, içgüdüsel. İçgüdüleriyle oynuyor. İçgüdüleriyle canlandırdığı kişiye ve duruma yaklaşıyor. İçgüdüleriyle havayı kokluyor, soruyor, arıyor ve buluyor Sonra canlandıracağı kişiye ilişkin bulduğu bir doğruyu, bir gerçeği, yine içgüdüleriyle çoğaltıyor, büyütüyor ve onu özbenliğiyle buluşturuyor. \n

\n

Şunu demek istiyorum: Müşfik Kenter oynamıyor, oluyor. Sahnedeki varoluş biçimiyle bir oyunda canlandırdığı kişi, bir ve tek oluyor. \n

\n

Star olmanın yüceliğiyle, sıradan olabilmenin, hepimiz, içimizden biri olmanın yalınlığını, doğallığını bir ve tek kılışı belki de bundandı diyorum. \n

\n

Salıncakta İki Kişiden sonra bir çırpıda yüreğimi dolduranlar: Öfke”, Nalınlar”, “Çöl Faresi”, “Hamlet”, “Çicu”, “Mikadonun Çöpleri”, “Vanya Dayı”, “Martı”, “İnsan Denen Garip Hayvan”, “İhtiras Tramvayı”, “Cyrano”, “Bir Garip Orhan Veli”, “Van Gogh”, “Konken Partisi”… Ve bu köşeye sığmayacak kadar uzun bir liste… \n

\n

Her bir oyun adı gözümün önünde binlerce perde açıyor, duyarlığımı, düş gücümü, düşüncelerimi kanatlandırıyor, içimdeki tiyatro coşkusunu körüklüyor.\n

\n

Teşekkürler Müşfik Kenter! Yaşamımızı aydınlattınız, çoğalttınız, zenginleştirdiniz! İyi ki vardınız ve varsınız. \n

\n

Sevgili Yıldız Kenter ve Kadriye Kentere, tüm tiyatroseverlere sabırlar diliyorum….\n

\n

Bu akşam sahnede tutkularının peşinden koşan sanatçılar ve gençler Parisin bohem yaşantısında düşlerle düşüşler arasında, umutla yanılsama arasında sürüklenip giderken (Puccininin La Boheme Operasında) içlerinden biri, Mimi ölecek Salzburg Mimi için bir kez daha ağlayacak Oysa ben… \n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları