Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Rüzgâr, deniz ve kitaplık
YENİDEN AYVALIK:
\n\n\n\n\n\n
Ayvalık günlerim çoktan sona erdi ama içimdeki Ayvalık tutkusu henüz bitmedi. Ayvalık rüzgârları, nerede olursam olayım gelip beni bulmaya devam ediyor...
\nGeçen hafta Ayvalık’taki AIMA-Uluslararası Müzik Akademisi yazım üzerine, okurlardan sayısız tepki geldi. Anımsayacaksınız “mucize” diye adlandırdığım, her yaz genç müzisyenlere ustalık, nitelik, incelik ve derinlik kazandıran “ustalık sınıfları”nın artık bir markaya dönüştüğünü ve devam edebilmesi için bir ana sponsor arandığını belirtmiştim. Gelen tepkiler hep benim sponsor arayış çağrımı çoğaltmak, daha da yaygınlaştırmak gayreti içinde. Dilerim olumlu bir sonuç alabiliriz…
\nBu arada, yıl sonunda kesilecek olan Nejat Eczacıbaşı Vakfı’nın sponsorluğuna ilişkin de nedenini henüz öğrenemediğimi belirtmiştim… Bülent Eczacıbaşı telefon edip “Neden sonlandırdığımızı sorgulamadan önce, neden başladığımızı sorgulasaydın keşke” deyince gülümsedim. Çünkü yerden göğe kadar haklıydı! Onunla konuşunca şunları öğrendim:
\nHer şeyden önce N. Eczacıbaşı Vakfı’nın buraya katkısı, sadece ve sadece o üç katlı koca evin Haluk Barutcuoğlu evinin AIMA’ya bağışlanmasını sağlamakla başlamış. 2003 yılında. Orada başlayıp orada bitecekken koskoca yapının restorasyonunu da üstlenmişler. Yıl olmuş 2005. Çağdaş ve nitelikli çalışmaları görüp, hadi hiç olmazsa kendi ayakları üzerinde durabilmesi için vakıf kurulana dek devam demişler. Ve yıl olmuş 2011.
\nBülent Eczacıbaşı’yla konuşurken aklıma bu ailenin Ayvalık’la hiçbir ilgisi olmadığı geliyor. Oysa Ayvalık’la içli dışlı olan çok bildik Madra, Komili, Cömert, Gülören, Güren gibi soyadları ve daha nice nice zeytin ve zeytinyağı markaları aklıma geliyor… Yaşamlarını, gelirlerini Ayvalık nimetlerine, Ayvalık zeytin ağaçlarına borçlu olanlar geliyor…
\nN. Eczacıbaşı Vakfı’nın İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’ndan başlayıp arada nice “duraklardan” geçip İstanbul Modern’e uzanan sponsorluklarını bildiğimden Bülent Eczacıbaşı’na bugüne dek AIMA’ya katkıları için teşekkür edip arayışı sürdürüyorum.
\n(Sevgili okurlar bu konuda bundan sonra bana değil, doğrudan AIMA’ya yazabilirsiniz. Ayrıca geçen hafta sonu bilgisayarım “çöktüğünden” bu konuda gelen birçok mektubu yanıtlayamadım. Onları da AIMA’ya yönlendirebilirsiniz)
\nSevim ve Necdet \t\tKent Kitaplığı
\nNe zamandır duyuyordum, bu kez ziyaret etmek nasip oldu. Ayvalık’taki Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı’ndan söz ediyorum. Muhtar Kent, annesi ve babasının adını verdiği bu kütüphaneyi kurduğundan beri görmek istiyordum. Ancak şimdi fırsat buldum.
\nYarımadaya, çevre adalara, uçsuz bucaksız yemyeşil bitki örtüsüne ve sanki yeryüzündeki tüm zeytin ağaçlarına hükmeden bir tepede kurulu. Rüzgâr her yandan esiyor, deniz gözlerinizden içeri doluyor.
\nBir zamanlar İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlanan manastırın ana kilisesinin kuzeyinde minik bir şapel ve bir değirmenden oluşuyor. 1800’lerden sonra burası zengin bir kitaplıkmış… Dini ve hukuki kitapları barındırmakla ün salmış… 1924 mübadelesinden sonra da boşalmış ve zamanla tahrip olmuş…
\nAyvalık tahrip olmuş yapılarla dolu. 4000 kadar evin 1800’ü tescilli, bilgisini almıştım belediyeden… Rahmi Koç kültür varlığı olan eski yapıların kurtarılmasına yönelik çalışmalar başlatmış. Restore ettirdiği bu şapel ve değirmendeki kitaplık “Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı” bünyesinde hizmet veriyor. Hem kitaplığın bulunduğu şapel, hem de ofis ve idarenin bulunduğu değirmen, küçük birer mücevher değerinde bence. Tam önünde uzanan “Nostalji Kahvesi” ise günün her saati cıvıl cıvıl dolup taşıyor.
\nMuhtar Kent’in emekli büyükelçi babası ileri yaşında “Göremediğime değil, okuyamadığıma üzülüyorum” dermiş… Oğul Kent, babasından kalan bin beş yüz kadar kitabı buraya armağan etmiş…
\nKitapları incelediğimde, içimden ah keşke dedim… Keşke burası sadece belli bir konudaki kitaplara ayrılsa… Kendine bir uzmanlık alanı seçse… (Dünyanın her dilinden zeytinyağı üzerine, Ege ya da Ayvalık vb. üzerine olabilir…) Ancak o zaman hem Türkiye’den, hem yurtdışından işin uzmanları gelir, buradan yararlanabilir… Ancak o zaman sadece konumu ve görüntüsüyle değil, içeriği ile de eşsiz olabilir…
\nŞimdiki durumda biraz karman çorman duygusunu uyandırmıyor değil.
\nDerler ki yeryüzünün en eski iki ağacı, incir ve zeytindir… İncir gerçek ağacıdır, zeytin ise hayat ağacı… Dilerim hiç eksilmesin, hep çoğalsın!
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu