Sahi, ne demek İstedi?

25 Mart 2021 Perşembe

11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oybirliğiyle kabul edilmiş İstanbul Sözleşmesi’ni, Recep Tayyip Erdoğan bir gecede “feshettim” deyip üç satırın altına imza atarak Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yok etti. Sözleşmeden çekildi. 

Böylece aylardır kadın korkusuyla çıldıran, kadın aşağılık kompleksinden mustarip yaratıkların, kadının fıtratına karar veren gericilerin, cemaatlerin, “terörist” diye nitelediği FETÖ’cülerin, şeyhlerin, yobaz takımlarının, cahil bırakılan güruhların, takdirini, “hamd olsun” alkışlarını, muhtemelen ileriye dönük oy potansiyelini kazandığına inandı. 

Bugüne dek İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir çok anlatmaya çalıştık. Bugün, bu yukarıda saydıklarımın anlayacağı biçimde Erdoğan’ın ne demek istediğini, dünyaya ne mesaj vermeye çalıştığını anlatmaya çalışayım. 

KADINLARA  

- Haddinizi bilin, itaatkâr olun, sesinizi kısın. Geçen yıl öldürülen 300’ü aşkın kadın ağızlarını açtığı için öldürüldü.  

- Önemli olan ailedir. Geberseniz de cinayetlerin yüzde 66’sı ev içinde yer alsa da bilin ki fıtratınızda bu var. 

- Mağdursanız, hak ettiğiniz için mağdursunuz! Geçen yıl koruma isteyen kadınların yüzde sadece 8’ine koruma sağlandı, gerisi öldürüldü! Bunu bilin, devletten yardım beklemeyin! 

- Bir de utanmadan İstanbul Sözleşmesi’ni gerçekten uygulamamı istediniz! Çıldırmış olmalısınız! 

Erdoğan, 19 yıldan beri kadınlara ve toplumsal cinsiyete ilişkin söylemini hiç değiştirmedi. Hakkını verelim hiç olmazsa bu konuda istikrarlı! Onun için uzatmama gerek yok!  

ERKEKLERE

 - Hodri Meydan! Elinizi tutan yok! Bu iyiliğimi unutmayın! 

- Bundan sonra “iyi halden”, “kravat takmaktan”, “adreste bulunamamaktan”, “zamanaşımından”, “namusu korumaktan”, “aşırı tahrik olmaktan” daha kolay yırtarsınız! Yeter ki bana biat etmeyi sürdürün. 

- Ekonomik durumu, yüksek faizi, işsizliği, dış politikadaki çıkmazları, bunları bir yana bırakın; sözleşmeyi feshettim ya daha ne istiyorsunuz! Biat etmeye devam! 

Keşke İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmekle sadece kadınlara ve erkeklere seslenmiş olsa… Hayır, bunlardan çok daha vahim sesleniş Türkiye ve dünyaya oldu… 

“İstanbul Sözleşmesi”nden (şimdilik) geri çekilmemiz, hem Türkiye hem de dünyada sayısız tepkilere yol açarken acaba Erdoğan ne demek istedi? 

TÜRKİYE VE DÜNYAYA  

- Haberiniz olsun ben o demokrasi tramvayından çoktan indim! 

- Artık alışın. TBMM yok hükmündedir. Meclis’in aldığı her kararı ben iptal edebilirim. 

- Anayasa bana vız gelir. Uymak zorunda değilim. Bundan böyle anayasa, hak hukuk, adalet, bilumum yasalar Ben, benim şahsım demek.  

- İstersem hilafeti de getiririm; şeriatı da... Değişmez sandığınız tüm Cumhuriyet ilkelerini değiştirebilir, başta laiklik olmak üzere devrim ilkelerini yok sayabilirim.   

- Türkiye’nin “muasır medeniyete”, çağdaş, evrensel, hele hele Batı değerlerine dönmek gibi bir derdi, bir tasası yoktur. Bu böyle biline.

- Batı dünyasına: Sizin için milyonlarca mülteciyi, göçmeni sınırlarımın içinde tutuyorum, siz de yok demokrasi, yok insan hakları diye gıcıklık etmeyin! Anlaşmayı bozmayın! 

Sevgili okurlar, böylesine kaba saba yazdığım için sizlerden özür dilerim. Ama bunu yaparak tek amacım vardı: 

Eyyyy tüm MUHALEFET! Daha ne bekliyorsun! Bir araya gelmek için, güç birliği yapmak için daha ne bekliyorsun! Hangi düşünceden, görüşten, inançtan olursan ol, bu korkunç gidişata DUR DEMEK için daha neleri yitirmemizi bekleyeceksin?! Kenetlenmek için, ortak söylem, ortak eylem için ne bekliyorsun!?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları