Afrin’i konuşmanın ‘sınırları’

Afrin’i konuşmanın ‘sınırları’

12.02.2018 02:35
Güncellenme:
Takip Et:

Bir süredir baskın bir gündem maddesi olan Afrin, gelen çok üzücü haberlerle yeni bir evreye taşınıyor. Konuşmak zaten zordu, şimdi daha da güçleşiyor, imkânsız hale gelmesi riski yaklaşıyor. Slogan atmak, bağırmak, suçlamak ve “teslim olmak” dışındaki seçeneklere fazla alan kalmıyor.

Üzülme ve dua etme hakkı sadece birilerine mi ait?

* Kutuplaştırmanın vardığı noktada, “ortak acı” iddiasıyla hiç örtüşmeyen şeyler yaşanıyor, söyleniyor. Garip bir çelişki; daha baştan “bu çocuklar ölmesin” denmesi, onların toprağa düşmesinden sonra üzülme hakkını ortadan kaldırıyormuş gibi davranılıyor. “Üzüntüsü” sorgulananlar, yaşananlara neden olanlar değil de, itiraz edenler oluyor. Ülkenin acıda ortaklaşması engelleniyor; “ortak acı” yeni bir ayrıştırma unsuruna, “kıskançlık” kaynağına dönüşüyor.

* Oysa, askerlerin “hepimizin çocuğu” olması, soyut bir fikir değil, bir gerçek. Askere alınırken ve göreve gönderilirken kimsenin politik tercihi, ne düşündüğü sorulmuyor. Dolayısıyla, onların gönderildikleri görevler konusunda hemfikir olmamakla, onların ölümlerine üzülmek arasında doğrudan bir ilişki yok ve kurulamaz. Böyle bir ilişki varmış gibi davranmak, onların hayatını kaybetmesini bir “şeyin” kanıtı haline getirmek, mağduriyette veya üzüntüde “kıskanç” (öteleyici) olmak ortak alanı zehirliyor.

Askerin moralini bozma suçlaması kimleri hedef alıyor, kimler muaf?

* Afrin’de olup bitenler, yaşananlar, kayıplar konusunda konuşulmasını, gerekçeleri ve hedeflerinin tartışmaya açılmasını engellemek için, sık sık “askerin moralini bozmaya kimsenin hakkı yok” cümlesi kullanılıyor. Yaptıkları şeyin “anlamı” konusunda konuşulması, yaptıkları görev kadar kendilerinin de kıymetli olduğu fikri ve kendi güvenliklerinin de önemli bir gündem olarak konuşulması neden askerlerin moralini bozsun ki.

* Eğer moral bozulmasından bahsedilecekse, kayıpların “20-25 civarında” şeklinde belirsiz bir sayı olarak ifade edilmesi, şehit cenazelerinde tabuta dirsek yaslanarak nutuk çekilmesi, parti kongrelerinde dile getirilen “siyasi hedefler” için “olacak böyle şeyler” denilerek teferruat haline getirilmek askerler için çok daha üzücü olmalı. Moral tartışması yapanların kendi “moralleriyle” daha çok ilgilendikleri de pek saklanamıyor zaten.

“Savaş” tanımlamasına karşı çıkılmasının gerekçesi nedir?

* Afrin’in tartışılmasına ilişkin özellikle medya ve sosyal medyadaki “örgütlü” tepkilerde, sıkça harekâtın “savaş” şeklinde tanımlanamayacağı tespitine başvuruluyor: “Ortada bir savaş yoksa barış istemek de anlamsız” deniliyor. Ama aynı çevreler, “yedi düvele karşı savaş” söylemini ve harekâtın Afrin ve PYD ile sınırlı olmadığı fikrini öne sürmekten geri durmuyorlar. Savaş talebi “gerekçelere”, barış talebi “sonuçlara” odaklı olarak tanımlanıyor; İsimlendirme ise muhayyer.

* Yaşananlara savaş demenin, “terör örgütü” ile TSK’yi eşitleştirici bir tutum olduğu iddiası da sıkça dile getiriliyor. Ama aynı çevreler, barış ve insan hakları diyenleri, “neden örgütün yaptıklarını da dile getirmiyorsunuz” diye suçlarken çok daha sorunlu bir denklik kurmakta sıkıntı görmüyorlar. Oysa, vatandaşlar, meşru ve teorik olarak kendi müdahalelerine açık kurumlardan siyasi talepte bulunurlar, diğerlerini ancak protesto ederler.

Afrin’de anti-emperyalist savaş verildiği iddiası ne kadar doğru?

* Çeşitli araştırmalar, ABD’nin Türkiye’nin düşmanı olduğu, Batı’nın ülkeyi bölmek için seferber olduğu inancının şaşırtıcı seviyede güçlendiğini gösteriyor. Siyasilerce de beslenen bu algı, “Sevr sendromu”yla ve “Bizi kıskanıyorlar” avunmasıyla ilişkili. Fakat şimdi düşman ilan edilenlerin beş sene önce ısrarla bölgeye davet edilmiş olması ve hâlâ bundan pişman olunmadığının söylenmesi bu tabloya oturmuyor. Onların emperyalist olması, Türkiye’yi otomatik anti-emperyalist yapmıyor.

* Hâlâ, “onları bırak, bizimle ortak ol” denilen “gözden düşmüş müttefikle” yaşanan ihtilafın antiemperyalizm diye isimlendirilebilmesi için, diğer emperyalistlerle birlikte bölgeden çıkartılması gibi bir talep ve çabayla ilişkilenmiş olması lazım. “Mazlum halkların” emperyalizme karşı savunulmasının parçası olmak da, sorunlu başka ittifakları meşru sayan “milli çıkar” çerçevesinin dışında, daha tutarlı ve etik bir tutum gerektirir.

Söylemin giderek sertleşmesi nasıl bir sürece işaret ediyor?

* Alandan gelen acı haberler ve çatışmanın başka aktörlerin de dahil olduğu / olacağı bir safhaya ilerlemesi ve uzayacağının anlaşılması karşısında toplumdaki tepkilerin sertleşmesi, “intikam” söyleminin öne çıkması “gecici olmak” koşuluyla belki anlaşılabilir. Ancak “örgütlü” nefret söyleminin ve ölçüsüz “kırım” çağrılarının siyasi aktörlerce de desteklenmesi, hatta ileri götürülmesi, Bahçeli’nin yaptığı gibi “içerdeki düşman” kapsamının genişletilmesi sıkıntılı bir sürecin habercisi.

* Kutuplaştırmanın Afrin gündemiyle yükseltilen dozu, şimdiye kadar “Allah’ın lütfu” sayesinde yaşanmamış toplumsal çatışmaların zeminini oluşturabilir. Muhalefeti, estirilen “savaş” rüzgârına nefes vermek ile iktidarı yapmakta zorlanacağı düşünülen hamlelere kışkırtmak arasında kurmanın da bu zemini değiştirmek yerine besleyeceğine kuşku yok. Kavgaya cesaret etmek değil, konuşmaya cüret etmek bu döngüyü değiştirebilir. Bu yüzden barış daima daha büyük yürek istiyor.

Yazarın Son Yazıları

Eyvallah

Eyvallah

Devamını Oku
10.09.2018
Ödenmemiş fatura yığını

Ödenmemiş fatura yığını

Devamını Oku
07.09.2018
Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Devamını Oku
03.09.2018
Lütufla başlamayan yasakla bitmez

Türkiye kaybedilenlerin açık seçik göründüğü, kazanılması gerekenlerin berraklaştığı günlerden geçiyor. Dünkü Cumhuriyet’in 1. sayfası, özellikle de Vedat Arık, Hayri Tunç ve Ahmet Şık fotoğrafları bunun özeti gibiydi: “Bitmeyen zulüm” ve bitmemesi gereken direniş.

Devamını Oku
27.08.2018
Partilerin yerel seçim ufku

Partilerin yerel seçim ufku

Devamını Oku
24.08.2018
Lütuf düzeni

Lütuf düzeni

Devamını Oku
20.08.2018
Kayıp bölüştürmek

Kayıp bölüştürmek

Devamını Oku
17.08.2018
Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Devamını Oku
14.08.2018
Krizi karşılama stratejisi

Krizi karşılama stratejisi

Devamını Oku
13.08.2018
Her şey algıdan

Her şey algıdan

Devamını Oku
10.08.2018
Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Devamını Oku
06.08.2018
Kim kimi idare ediyor?

Kim kimi idare ediyor?

Devamını Oku
03.08.2018
Diklenerek eğilmek

Diklenerek eğilmek

Devamını Oku
30.07.2018
Akşener gerçekten dönmezse?

Akşener gerçekten dönmezse?

Devamını Oku
27.07.2018
İyi Parti’de ne olacak?

İyi Parti’de ne olacak?

Devamını Oku
24.07.2018
Ne yaptınız da yoruldunuz?

Ne yaptınız da yoruldunuz?

Devamını Oku
23.07.2018
Sarsıntı kaçınılmazdı

Sarsıntı kaçınılmazdı

Devamını Oku
23.07.2018
‘Dağılma’ hevesi

‘Dağılma’ hevesi

Devamını Oku
16.07.2018
Kötü siyaset iyisini kovar

Kötü siyaset iyisini kovar

Devamını Oku
13.07.2018
Başkanın adamları

Başkanın adamları

Devamını Oku
10.07.2018
Yeni dönem başlarken

Yeni dönem başlarken

Devamını Oku
09.07.2018
Muhalefet neden dağıldı?

Muhalefet niçin dağıldı?

Devamını Oku
06.07.2018
Soruları bitmeyen seçim

Soruları bitmeyen seçim

Devamını Oku
02.07.2018
Değişim bir tercih değil

Değişim bir tercih değil

Devamını Oku
29.06.2018
MHP oylarının anlamı

MHP oylarının anlamı

Devamını Oku
26.06.2018
24 Haziran’ın iktidar tablosu

24 Haziran’ın iktidar tablosu

Devamını Oku
25.06.2018
Tek adamlık artık zor

Tek adamlık artık zor

Devamını Oku
25.06.2018
Bozgun görüntüsü

Bozgun görüntüsü

Devamını Oku
22.06.2018
Son düzlük notları

Son düzlük notları

Devamını Oku
18.06.2018
İttifaklar tablosu

İttifaklar tablosu

Devamını Oku
11.06.2018
Metal paslanması

Metal paslanması

Devamını Oku
08.06.2018
Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Devamını Oku
04.06.2018
Münafık dinamiği

Münafık dinamiği

Devamını Oku
01.06.2018
Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Devamını Oku
28.05.2018
Görev erteleme beyannamesi

Görev erteleme beyannamesi

Devamını Oku
25.05.2018
Seçimin arka plan senaryoları

Seçimin arka plan senaryoları

Devamını Oku
21.05.2018
Görev, ihtiyat, sürpriz

Görev, ihtiyat, sürpriz

Devamını Oku
18.05.2018
İyimserlik ve kötümserlik

İyimserlik ve kötümserlik

Devamını Oku
14.05.2018
AKP artık ‘eski Türkiye’

AKP artık ‘eski Türkiye’

Devamını Oku
11.05.2018
Muhalefete hediye

Muhalefete hediye

Devamını Oku
09.05.2018