Diklenerek eğilmek

Diklenerek eğilmek

30.07.2018 06:05
Güncellenme:
Takip Et:

• İktidar kriz çözemediği gibi, krizleri saklamakta da zorlanıyor mu?
AKP iktidarı, beklentileri karşılamak, insanların hayatını iyileştirecek düzenlemeler yapmak, sorun çözme kapasitesini artırmak gibi öncelikleri bırakalı çok oldu. İktidar, yaptıkları veya yapacaklarını iyileştirme vaadinden çok, yaptıkları veya yapamadıkları için bahanelere inandırarak destek sağlıyor. Son beş yılda atılan adımlar da, iddia edildiği gibi şahlanış hazırlığından çok, sarsıntılara önlem almaya dönük. Yapılan tahkimatlar da, atılımdan çok savunma ve kontrol amaçlı.
Erdoğan’ın belki de süreç içinde öğrendiği veya mükemmelleştirdiği bir “yönetme” enstrümanı var: Yönetilebilir kriz veya krizi imkâna çevirmek. Halledilememiş meseleleri, hatta başarısızlıkları dış ve iç düşmanların varlığına yüklemek, bununla ilgili yüksek bir ikna edicilik sağlamak ve bu konuda ortaklarını artırmak. Bazen çıkan krizler hemen bu amaca uygun bir dille yeniden tarif ediliyor, bazen de amaca uygun krizler tasarlanıyor, imal ediliyor.
• Krizlerin görünürlüğü iktidarın aleyhine mi lehine mi işliyor?
Genel olarak, krizlerin görünürlüğü, sorunların fazla konuşulması bütün iktidarlar açısından önemli bir meseledir. Otoriter iktidarlar da, medyanın sorunları gösterme ve itirazları taşıma fonksiyonunu sınırlandırmaya hatta ortadan kaldırmaya çalışır. Türkiye’de genel medya baskıları dışında, anlık gelişmelerde artık sıradan bir uygulama haline gelen yayın yasakları bunun en uç örnekleri. Bırakın yaşananları eleştirmeyi, aktarılmasından bile rahatsızlık duyuluyor.
Ancak, birbirinin aynı ve ulaştığı izleyicisi sınırlı olsa da çok sayıda yandaş medya organına sahip olmanın ve hep daha fazlasını istemenin önemli bir gerekçesi var: Krizlerin nasıl konuşulması gerektiğini belirlemek. Krizleri ve hatta eleştirileri bile avantaja çevirebilmek için, onların hiç konuşulmaması yerine nasıl konulacağını belirlemek daha yararlı olabiliyor. Bu örtülü baskı, sadece kamuoyunu değil başkalarının da konuşma biçimini belirliyor.
• Rahip Brunson krizi iktidarı sıkıştıran bir süreç yaratabilir mi?
ABD ile yaşanan krizin öncesi, gelişimi konusunda çok farklı iddialar ortaya atılıyor, medyadan, diplomasi kulislerinden çeşitli hikâyeler geliyor. Krizi çıkaranı da, ifşa edeni de, göründüğü kadarıyla biliyoruz. Erdoğan’ın “Brunson’ı pazarlık konusu yapmadık” sözü de, kendi söylediği “Ver papazı, al papazı” lafına ve daha önce yaşanmış pazarlıklara bakılınca inandırıcı gelmiyor. Erdoğan, pazarlık yapmayan değil de, “iyi pazarlık yapan” olma iddiasında gibi.
Dış politika ve bazı ekonomi meselelerinde bizzat Erdoğan’ın başrolde olduğu krizler daha önce de yaşandı. Bu krizlerin ortaya çıkışları, yaşanma biçimleri ve sonuçları da çoğunlukla “iyi” olmadı ama yönetilebildi. AKP iktidarı ve (bazen hükümetten kendini de soyutlayarak) Erdoğan, bu kriz ve sorun alanlarından hep bir “fayda” yarattı. Çok kolay eğilip büküldüğünde de, anlamsız inatlarla şartları zorladığında da, aynı desteği sağlayabildi.
• ABD ile yaşanan krizin yine bir avantaja çevrilmesi mümkün mü?
Ay’a gidecek yol yapacağına seçmenini inandırabileceğine güvenmek, birbirine zıt iddiaları kolayca dile getirme rahatlığını sağlar elbette. Ancak, krizler ve sorunların aleyhteki etkilerini bu kadar kolay yönetebilmenin, krizin diğer muhataplarıyla da yakın bir ilgisi var. Fırsatçılık, fütursuzluk konusunda herkesin yarış içinde olduğu bir zeminde, “domuzdan kıl koparma” haklılığı kazanmak daha kolay, ilkesizlik ve tutarsızlıkta yalnız olmamak önemli imkân.
Dış politika konusunda uzman isimler, ABD ile yaşanan bu krizin fazla hafife alınmaması gerektiğini söylüyorlar. Verilen tepkilerin yüksek olmaması ve bir süredir pazarlık işlerinde öne çıkan İbrahim Kalın’ın “halledilebilir bir mesele” sözleri, konunun ciddi olduğunu düşündürüyor. Fakat şimdiye kadar yaşananlardan çıkan ilk sonuçlar, bu krizin de iktidarın uyguladığı baş etme stratejisi kalıplarına uydurulmaya şimdilik müsait seyrettiğini gösteriyor.
• ABD krizine muhalefet aktörlerinin yaklaşımı nasıl etki yaratıyor?
Medya ve bazı muhalefet sözcüleri, ABD’nin çıkışına cevap olarak rahip Buronson’ı yeniden hapse atmaya kadar varacak tepkiler dile getirdiler. Bu tavrın dışına çıkma cesareti gösterenler de hemen “yerli - milli” kuşatmasına alınarak eleştirildi. Biliyoruz ve defalarca gördük ki; milliyetçi reflekslerle verilen tepkiler ile tutarlı bir anti emperyalist direnç aynı şey değil. İktidarın dış krizlerle baş etme stratejisi de, muhalefeti yönetme becerisi de bu çelişki üzerine kurulu.
“Biz bu filmi daha önce Deniz Yücel olayında gördük” diye tweet atan Muharrem İnce’ye Deniz Yücel’in verdiği cevap açıklayıcı: “Türkiye, başkalarının şantajına maruz kalan bir devlet değil, başka ülkelerin vatandaşlarını rehin alarak şantaj yapmaya çalışıyor.” Hatta Osman Kavala örneği düşünülürse, Türkiye’nin kendi vatandaşlarına bile rehine muamelesi yapabildiği ortada. Dolayısıyla muhalefet, dışarıdan gelene değil, içeride olana tepkiyi öne çıkarmadıkça krizler hep kolay yönetilecek.

Yazarın Son Yazıları

Eyvallah

Eyvallah

Devamını Oku
10.09.2018
Ödenmemiş fatura yığını

Ödenmemiş fatura yığını

Devamını Oku
07.09.2018
Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Devamını Oku
03.09.2018
Lütufla başlamayan yasakla bitmez

Türkiye kaybedilenlerin açık seçik göründüğü, kazanılması gerekenlerin berraklaştığı günlerden geçiyor. Dünkü Cumhuriyet’in 1. sayfası, özellikle de Vedat Arık, Hayri Tunç ve Ahmet Şık fotoğrafları bunun özeti gibiydi: “Bitmeyen zulüm” ve bitmemesi gereken direniş.

Devamını Oku
27.08.2018
Partilerin yerel seçim ufku

Partilerin yerel seçim ufku

Devamını Oku
24.08.2018
Lütuf düzeni

Lütuf düzeni

Devamını Oku
20.08.2018
Kayıp bölüştürmek

Kayıp bölüştürmek

Devamını Oku
17.08.2018
Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Devamını Oku
14.08.2018
Krizi karşılama stratejisi

Krizi karşılama stratejisi

Devamını Oku
13.08.2018
Her şey algıdan

Her şey algıdan

Devamını Oku
10.08.2018
Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Devamını Oku
06.08.2018
Kim kimi idare ediyor?

Kim kimi idare ediyor?

Devamını Oku
03.08.2018
Diklenerek eğilmek

Diklenerek eğilmek

Devamını Oku
30.07.2018
Akşener gerçekten dönmezse?

Akşener gerçekten dönmezse?

Devamını Oku
27.07.2018
İyi Parti’de ne olacak?

İyi Parti’de ne olacak?

Devamını Oku
24.07.2018
Ne yaptınız da yoruldunuz?

Ne yaptınız da yoruldunuz?

Devamını Oku
23.07.2018
Sarsıntı kaçınılmazdı

Sarsıntı kaçınılmazdı

Devamını Oku
23.07.2018
‘Dağılma’ hevesi

‘Dağılma’ hevesi

Devamını Oku
16.07.2018
Kötü siyaset iyisini kovar

Kötü siyaset iyisini kovar

Devamını Oku
13.07.2018
Başkanın adamları

Başkanın adamları

Devamını Oku
10.07.2018
Yeni dönem başlarken

Yeni dönem başlarken

Devamını Oku
09.07.2018
Muhalefet neden dağıldı?

Muhalefet niçin dağıldı?

Devamını Oku
06.07.2018
Soruları bitmeyen seçim

Soruları bitmeyen seçim

Devamını Oku
02.07.2018
Değişim bir tercih değil

Değişim bir tercih değil

Devamını Oku
29.06.2018
MHP oylarının anlamı

MHP oylarının anlamı

Devamını Oku
26.06.2018
24 Haziran’ın iktidar tablosu

24 Haziran’ın iktidar tablosu

Devamını Oku
25.06.2018
Tek adamlık artık zor

Tek adamlık artık zor

Devamını Oku
25.06.2018
Bozgun görüntüsü

Bozgun görüntüsü

Devamını Oku
22.06.2018
Son düzlük notları

Son düzlük notları

Devamını Oku
18.06.2018
İttifaklar tablosu

İttifaklar tablosu

Devamını Oku
11.06.2018
Metal paslanması

Metal paslanması

Devamını Oku
08.06.2018
Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Devamını Oku
04.06.2018
Münafık dinamiği

Münafık dinamiği

Devamını Oku
01.06.2018
Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Devamını Oku
28.05.2018
Görev erteleme beyannamesi

Görev erteleme beyannamesi

Devamını Oku
25.05.2018
Seçimin arka plan senaryoları

Seçimin arka plan senaryoları

Devamını Oku
21.05.2018
Görev, ihtiyat, sürpriz

Görev, ihtiyat, sürpriz

Devamını Oku
18.05.2018
İyimserlik ve kötümserlik

İyimserlik ve kötümserlik

Devamını Oku
14.05.2018
AKP artık ‘eski Türkiye’

AKP artık ‘eski Türkiye’

Devamını Oku
11.05.2018
Muhalefete hediye

Muhalefete hediye

Devamını Oku
09.05.2018