Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Analık duyarlılığı
Çocuk açısından ana baba ne ise ana baba için de çocuk odur. Orhan Veli Kanık’ın “Masal” adlı şiirinin özünde bu etkileşim dengesi yatıyor:
“Çocuk ruhum kaygılardan âzâde,/ Yüzlerde nûr, ekinlerde bereket.../ At üstünde mor kâküllü şehzâde,/ Unutmağa başladığım memleket...
Şakagˆımda annemin sıcak dizi,/ Kulağımda falcı kadının sözü,/ Göl başında pâdişâhın üç kızı,/ Alaylarla Kaf dağına hareket...”
OLAY
İstanbul Mustafa Pars Anaokulu yöneticileri, mezuniyet töreninde kaynaştırma öğrencisi olan otizmli Asil Ahmet Kurt’u sahneye çağırıp kutlamaya katmamışlar.
Takma bacaklılara spor gösterileri yaptırıldığı, takma ayaklıların yarışmalara sokulduğu, tekerlekli sandalyeye bağımlı olanların eltopu oynatıldığı, elleri ayakları olmayanların ağızlarına aldıkları fırçalarla resimler yaptığı, dili dönmeyenlerin şarkılar söylediği ortamlarda, engelli olanların etkinliklerden dışlanması çağdaş eğitim anlayışıyla bağdaşmaz.
Okulların giderek tekkeye dönüştürülerek öğrencilerin duyarlık köreltilmesine uğratıldığı bir dönemde, buna dışlanma da eklenmiş oluyor.
ANA YÜREĞİ
Hemen her gün, gazetelerde öğretmen-öğrenci arasında yazmaya utanılacak olayların geçtiği yazılar çıkıyor. Okulları çağdaş eğitim anlayışından yoksun bırakmanın acı sonucudur bu!
Ahmet’in anası Ezgi Desovalı’nın gösterdiği tepki, çocuğuna beslediği derin duyarlığın yarattığı başkaldırıdır:
“Yaşından dolayı oğlumun kaynaştırma öğrencisi sayılması son şansıydı. Rehabilitasyon kararı, onun okula devam etmesini öngörüyordu. Ben de öbür öğrencilerle kaynaşım içinde olsun diye yıl boyunca savaş verdim. Bıktım usandım artık ilgisizlikten, özel durumdaki çocukların yok sayılmasına artık dayanamıyorum!”
YAKINMA
Çocuk sahibi olmadım ama 50 yıllık öğretmenliğimde, binlerce çocuğun anasının babasının yüreğinin sesini duydum içimde.
Ananın, sinirsel gelişim bozukluğu olan otizmli oğlunun okul etkinliklerinden yoksun bırakılması karşısındaki tepkisi bir yürek patlamasıdır:
“Sınıfı öğleye kaydırıldı. Her gün oğlumun kaynaşmasını beklerken gerçeği anlayınca yıkıma uğradım. Bugün de oğlumun mezuniyet toplantısına gittim. Tüm sene onun adının bile öğrenilmediğinin ayrımına varınca hayal kırıklığına uğradım, gözümün yaşı kurudu!”
Oysa okul yönetimine ananın söylediklerini değerlendirmek düşerdi. Böylece öğretmen, görevini yerine getirmiş olur, çocuk “kaygılardan uzak” durur, dertli ana mutluluğa ererdi.
Oysa yöneticiler bu olasılıkları düşüneceğine, bakanlığın soruşturma açmasını ileri sürerek sorunu geçiştirmeye kalkıyorlar.
Eğitimde tüm olumsuz uygulamalar bakanlığın başının altından çıktığına göre bundan çözümlü bir karar çıkmayacağı kesindir. Duyarlı anaya da sorunu içine gömmek düşüyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası