Adnan Binyazar

Onuncu Yıl Nutku

29 Ekim 2021 Cuma

Cumhuriyet Bayramları yaklaştıkça her yerde Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku’ndaki sesinin yankısını duyar, düşünce dünyamda sorular üretirim: 

“Halka yönelik konuşurken kültür konularına öncelik tanıyan başka lider var mıdır?”   

Sordukça, o gür ses, içime işler:   

“Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Buradaki başarıyı Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak kesin kararlı yürümesine borçluyuz.”

DAHA...  

Mustafa Kemal ulaştığı yerde durmamış, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirindeki gibi, “Daha... Daha...” diyerek aydınlığa koşmuştur:   

Mustafa Kemal’i gördüm düşümde, / Daha, diyordu. Uğruna şehit olasım geldi hemen, / Sabaha diyordu.  Al bir kalpak giymişti, al, / Al bir ata binmişti, al, / Zafer ırak mı dedim, / Aha diyordu. 

Kurtuluş Savaşı’nda, ulusla orduyu bu “daha”larla birbirine kenetlemiş, işgale uğrayan ülkemizi bağımsız kılmayı başarmıştır:     

“Yaptıklarımızı asla yeterli göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunda ve kararındayız.”

Hedefi belirtirken sesi evreni sarar:       

“Yurdumuzu en bayındır ve en uygar ülkelerin düzeyine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah olanak ve kaynaklarına sahip kılacağız. Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız.” 

Safsatalara karşı çıkarken damarlarındaki aklın-bilimin-sanatın kanı daha hızlı dolaşır: 

“Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet bilimdir. Türk milletinin tarihsel bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, yaradılıştan gelen zekâsını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik duygusunu sürekli ve her türlü araç ve önlemlerle besleyerek geliştirmek ulusal ülkümüzdür.” 

ZAMAN

Askerliği, savaştaki başarıları, çağdaşlık yolundaki atılımlarıyla tam bir “zaman devrimcisi”dir Mustafa Kemal! Aklından geçeni hemen dile getirmez, zamanı gelince açığa vurur. Onuncu Yıl Nutku’nun girişinde, zaman kavramına öncelik tanıması onun devrimci karakterinin gereğidir: 

“Bizce zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici anlayışına göre değil, yüzyılımızın sürat ve hareket kavramına göre düşünülmelidir. Geçen zamana oranla daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler yapacağız. Bunda da başarılı olacağımızdan kuşkum yoktur.” 

KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ!

Atatürk’ün, adını verdiği Cumhuriyet gazetesi, Osmanlı özlemcilerinin örgütlenmelerini anında açığa vuruyor: 

- “Osmanlı özlemciliği ve hanedanlık seviciliğiyle örülü din-vicdan sömürüsü iliklerine işlemiş bir kadronun örgütlenme yöntemi, öteden beri vakıflar üzerinden olmuştu.” (Işık Kansu, Cumhuriyet, 23.10.21)     

- “Meclis’te SADAT hakkında konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, SADAT’ın anayasa taslağında ‘Egemenlik şeriatındır’ dediğine dikkat çekerek, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ onu kaldırmaya kimsenin gücü yetmez! dedi.” (Cumhuriyet, 23.10.21)

Atatürk, Türkiye’nin geleceğini gençlere emanet ettikten sonra onlara görevlerini de bildirmiştir:

“Ey Türk Gençliği! Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni sonsuza değin korumak ve savunmaktır. Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları