Adnan Dinçer

Duruş!

01 Ekim 2019 Salı

Oscar Wilde’in bir hatırlatması var: “Hiç kimse, geçmişini satın alabilecek kadar zengin değildir”. Sorun burada yatıyor! Abdullah Avcı’ya küçük gelen forma değil, sahadaki futbolculuk ruhunun yetersizliğidir. Yani kadron, kulübün ruhunu taşıyamıyorsa başarı şansın yok. Dünyanın birçok futbol ülkesinde de duvara toslamak vardır. Eğer yeniden doğuş için geçmişin başarı anahtarını kaybettiysen işin bitiktir. Mental çalışma yeniden yetenekle birlikte işlenirken futbolcu için giydiği formanın ruh ve bedenle bütünleşmesi, kaliteyle kazanılması mümkündür. Kalite asla ruhunu teslim etmez. İniş çıkışlar yaşayabilir ama kendisini kişi yapan varlık nedenini terketmez! Endüstriyel futbol sadece para işi değildir. Ayrıca gördüğümüz kadarıyla Beşiktaş bu anlamda da sınıfta kaldı! Bir yıl önce bu gerçeği sezen ve yeniden önlem için yola çıkmak isteyen kişiler yönetimde yoklar. Her değişim aslında bir direğin yıkılışı olmuştur! Beşiktaş, Trabzonspor ve ezeli rakipleriyle bir anda mücadelede bu kadar geri kalıyorsa gerçek ortadadır. Ezeli rekabeti bu kadro kaldırmaz! Gidenlerin yerine gelenlerin bu formanın gediklisi olma şansı olmadığı gibi ekonomik katkıda da bulunamazlar Beşiktaş’a! Bu anlamda Abdullah Avcı söylemese de ben adına açıklayabilirim geçmişteki teknik direktörü olarak. Ünal Karaman başarılı karşılaşmadan sonra kimsenin beklemediği açıklamayı yaparken değer kıstasının yetersizliğini de hayalcilere hatırlattı!
Takımlarına en iyi diye alınan futbolcular öncekileri dahi aratıyorsa burada hata var demektir! Medyadaki yorumlarda daha çok diziliş, sayısal taktik, sistemler ve pas trafiği gibi unsurlar öne çıkıp sahada oynayan futbolcuların robot değil insan oldukları unutuluyorsa hatırlatmak şart! Oyunun gerçeği ruh ve inançta yatıyor. Kalite, güç, reaksiyon, teknik unutuluyor. Oyunda top bir tanedir. Onu rakipten kapmak ve karşı takımı aşıp gol yapmak için oynanmalı. Aşırı pas ile bunu aşmak genelde çok zor bir yoldur. Kaptırdığınız her pas kalenize tehlikedir! Bunu yapmak çok beceri ve sabır ister. Guardiola, Barcelona’da yaptı ve o kadro yok artık! Bu bir futbol felsefesidir ki başarı dahi eleştirildi bu anlamda! Takım oyununun öne çıktığı süreçte artık savunma en uçta başlamıştır. Bu tarzı yaratacak kişi de teknik adamdır! Yıldız futbolcu olmalıdır ama sayısı çok olursa başarı yetersiz kalır! Atak-savunma değişimini topun konumuna göre çabuk yapan, güçlü iradeli futbolcularla iyi takım oluşur. Bu gerçeği ve şablonu da teknik direktör yapar. Bu nedenle her futbolcu her takıma uymaz! Yöneticiler bu anlamda uygun buldukları teknik adamın arkasında dururlar ve laf ebeliği yapmaz ya da başkalarına devretmezler. Futbol bir heves oyunu değil devamlılık isteyen gerçektir. Sabır işin içinde olup sosyolojik ortamdan uzak sahada gerçekleşen kendi tarzımız kazanır. Ayrıca yeni düzende kaleciler de diğer futbolcular kadar oyunda olup duruş ve tarzla topu kullanma anlamında takımda önemli. Onlar sadece topu kalelerinde elleri ile kurtarmaz, aklı ve becerileriyle gol pası da verebilir. Trabzonspor kalecisi Uğurcan’ın takımının 4. golündeki katkısı iyi bir örnektir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Rol çalıyorlar! 10 Aralık 2024
İddiasız derbi! 8 Aralık 2024
Temizlenme şart 6 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları