Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bizi yaşatanlar ve öldürenler...
Yıllar önce okuduğum, yabancı bir radyo oyununun adıydı yukarıdaki başlık. Kimi zaman bir başlık, kendini sonradan zorla yineletecek kadar inatla yerleşir belleğime. Yukarıdaki de onlardan biriydi. Yıllar sonra yeniden anımsayışıma, Elias Canetti’nin “Notlar”ında rastladığım şu satırlar neden olmuştu: “Bir insanın sevgisini yıkmak için yıllar gereklidir; ama hiçbir yaşam, bir cinayetten de beter olan bu cinayete yeterince yakınabilecek kadar uzun değildir.”
İki insan arasındaki sevgiyi yıkmanın basit bir cinayetten çok öte bir şey olduğunu, belki ancak bir insanlık suçuyla eşanlamlı sayılabileceğini yaşadığım yıllar boyunca çok iyi öğrendim. Epey eski bir şiirimde, belki de aldığım bu hüzünlü dersin etkisiyle, şu dizelere yer vermiştim: “Kaç kişi kalmış, bir düşün / dünya yüzünde bir sevgiyi öldürmemiş / ve kaç birliktelik, / başkalarının yıkmak istemediği!”
Geriye kalan
Bu kez aynı başlığı sanırım üçüncü kez kullanıyorum. Ama farklı bir anlamda. Çünkü şimdi kafamı uzun bir zamandan bu yana kurcalayan soru, bu ülkede peşpeşe yaşanan kitlesel ölümlerin ardından o ölümlerde sevdiklerini yitirenlerin yaşamak için neye tutunabildikleri.
Başka deyişle, onları neyin yaşatabileceği.
“Ölmek, bu mesleklerin fıtratında vardır…” deyip geçemiyorum.
Ya da geride kalanların resimlerine bakıp: “Ne mutlu sizlere ki artık şehitleriniz var!” deyip kendimi avutamıyorum.
Aklıma yine Canetti’nin bu kez daha farklı, ama acımasızlıkta ilkini aratmayan bir başka sözü takılıyor: “Ölmüş bir insanın görüntüsü, onun ölümünden başka hiçbir şeyin kanıtı değildir…”
Evet, ne tuhaftır ki, öldürülen sevilenlerden geriye kalan, hep aynı şey. Bir sessizlik, tuhaf bir suskunluk – o kadar.
İnsanların sevgisine katlanamayanlar
Hele sizden sevdikleriniz almış olanların cinayetleri sürüp gidiyorsa eğer, o zaman bu sessizlik ve suskunluk daha bir ezici biçimde algılanır. Çünkü Biliyorsunuz ki onlar, artık bilirsiniz ki, sizin sevdiklerinize kast etmiş olanlar, cinayetlerini her an yineleyebilirler. Çünkü onlar, cinayeti bir kez işleyebilmişlerdir. Çünkü onlar, insanların birbirlerini, hangi sıfatla olursa olsun, gerçek anlamda sevmesine asla katlanamayanlardır. İşte o zaman, artık bilirsiniz ki, onlar öldürdükçe sizin sevdikleriniz de her defasında yeniden öleceklerdir ve bunu bilmenizden kaynaklanan karabasanların son bulmasına asla izin yoktur. Biraz yukarıda sözünü ettiğim o umarsız sessizlik, varlığını her yeni cinayetle daha da yoğunlaştırarak sürdürecektir.
Sevdiğinizi, sevdiklerinizi doğal bir ölümle yitirdiyseniz eğer, zamanla kendinizi onarabilirsiniz. Bir yara izi kalsa bile, bunu taşıyabilirsiniz. Ama kitlesel bir cinayet sevdiklerinizi en beklemediğiniz anda sizden koparıp almışsa, o zaman durum çok farklıdır.
Çünkü o zaman bilirsiniz ki, üstelik çoğunlukla önlenebilecek olan böyle bir ölüm hiçbir mesleğin fıtratında yoktur.
O zaman böyle bir ölümün bundan böyle sizi yaşatabilecek her şeyi de bir anda yıkıp geçmesini hiçbir şahadetin onuru engelleyemez!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası