Engin Cezzar da yok artık!

Engin Cezzar da yok artık!

30.01.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumartesiyi pazara bağlayan gece, sevgili öğrencim Selami’den gelen bir mesaj. “Bilmem duydunuz mu?” diye başlıyor.
Duydum. Engin Cezzar da yokmuş artık.
Epey uzun bir süredir kimi ölümlerin bir anlama daha geldiğinin farkındayım. Böyle ölümlerin her biri benim için yeni bir tenhalaşma. Hem de artık kalabalıklaşması olmayan bir tenhalaşma.
Haberi televizyondan duymamın hemen ardından anılar yağmuru da başlıyor. İlk kapımı çalan, dostların dostu Erdal Öz’ün birinci ölüm yıldönümünde mezarlık ziyaretinden sonra Öz’lerin Şile’deki evlerinin bahçesinde geçirdiğimiz saatlerin anıları. Öğlen yemeği için Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Cüneyt Türel ve daha birkaç dostla birlikte kafamıza göre bir masa oluşturmuştuk. Neşemizle ve esprilerle, sanki Erdal’ın ölmüşlüğüne meydan okumuştuk.
Bunun ardından, çok daha eskiye ait bir anılar tutamının içine düşüyorum.
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’de yarattığı uygarlık ve aydınlanma anıtı Anadolu Ünversitesi’nde, Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ndeki ilk yıllarım. “Dünya Tiyatro Tarihi” derslerinin yanı sıra, o yıl konservatuvar müdürü Prof. Dr. Zühtü Altan’ın ricasını kırmayarak son sınıfın programındaki “Çağdaş Tiyatro” derslerini de üstlenmişim. Ama bu işin üstesinden gelebileceğimden pek emin değilim. O yıl konservatuvar öğrencileri ile bir oyun hazırlamak üzere Engin Cezzar da Eskişehir’de. Bir gün bana: “Bu çarşamba vaktim var, senin Çağdaş Tiyatro dersinin ilk saatine konuk olarak geleceğim!” diyor.
Tiyatronun Olimpos Dağı’ndan benim dersime bir konuk! İlk saatten sonra bir şey söylemiyor. “İkinci derse de kalıyorum” diyor. İkinci dersin bitiminde ayağa kalkıp öğrencilerime şöyle diyor: “Kısa konuşacağım. Ahmet Cemal gibi bir hocanız olduğu için çok şanslısınız. Doğrusu yerinizde olmak isterdim!
Engin Cezzar’ın bu kendinden son derece emin yüreklendirmesi olmasaydı, sonraki yıllarda Eskişehir’de ve ardından İstanbul’daki konservatuvarlarda tiyatro dersleri vermeye onca hevesli olur muydum, gerçekten bilemiyorum.
Engin Cezzar’ın Eskişehir’de geçirdiği zamanlar boyunca o tadına doyulmaz akşam sohbetlerimizin bana kazandırdığı zenginlikleri sonradan hep öğrencilerime de aktarmaya çalıştım. Bu kazanımlarımı “zenginlik” diye nitelendiriyorum, çünkü Engin Cezzar, her şeyden önce katıksız bir “Tiyatro İnsanı”ydı, bundan ötürü de hayatı boyunca tiyatro alanındaki bütün etkinliklerini bir “Tiyatro İnsanı” kimliğiyle sahip bulunduğu, eşine ender rastlanır bir tiyatro kültürü zemininde inşa etti.
Böyle bir kimliğe ve o kimliği oluşturan kültüre sonradan Beklan Algan, Ayla Algan ve Erol Keskin’de rastlayacaktım.
Engin Cezzar’ın Türkiye’ye döndükten sonra sergilediği o efsanevi “Hamlet”ini seyretmenin mutluluğuna da ermiş biri olarak, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Yazarın Son Yazıları

Papa Francis’in yeni misyonu…

Papa Francis’in yeni misyonu…

Devamını Oku
12.06.2017
‘ne garip federico adında olmak…’

‘ne garip federico adında olmak…’

Devamını Oku
05.06.2017
‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

Devamını Oku
08.05.2017
Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Devamını Oku
01.05.2017
Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Devamını Oku
24.04.2017
Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Devamını Oku
17.04.2017
‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

Devamını Oku
10.04.2017
Bir tiyatro açmak…

Bir tiyatro açmak…

Devamını Oku
03.04.2017
Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Devamını Oku
27.03.2017
‘Acil’de sabah saatleri…

‘Acil’de sabah saatleri…

Devamını Oku
20.03.2017
‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

Devamını Oku
13.03.2017
Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Devamını Oku
27.02.2017
Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Devamını Oku
20.02.2017
Kediler tekin değildir…

Kediler tekin değildir…

Devamını Oku
13.02.2017
Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Devamını Oku
06.02.2017
Engin Cezzar da yok artık!

Engin Cezzar da yok artık!

Devamını Oku
30.01.2017
Çevirmenin yalnızlığı…

Çevirmenin yalnızlığı…

Devamını Oku
23.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Devamını Oku
16.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Devamını Oku
09.01.2017
Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Devamını Oku
02.01.2017
Bir aydın: Bertan Onaran

Bir aydın: Bertan Onaran

Devamını Oku
26.12.2016
İçimden yine tarih yazmak geldi de…

İçimden yine tarih yazmak geldi de…

Devamını Oku
19.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu (2)

‘Ben’in sorumluluğu (2)

Devamını Oku
12.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu -1

‘Ben’in sorumluluğu -1

Devamını Oku
05.12.2016
Bendeki Fidel Castro…

Bendeki Fidel Castro…

Devamını Oku
28.11.2016
Ataol’un çocukları...

Ataol’un çocukları...

Devamını Oku
21.11.2016
Cumhuriyetin çizgileri…

Cumhuriyetin çizgileri…

Devamını Oku
14.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Devamını Oku
07.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Devamını Oku
31.10.2016
‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

Devamını Oku
24.10.2016
Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Devamını Oku
17.10.2016
Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Devamını Oku
10.10.2016
‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

Devamını Oku
03.10.2016
Deneme üzerine birkaç not…

Deneme üzerine birkaç not…

Devamını Oku
26.09.2016
Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Devamını Oku
19.09.2016
Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Devamını Oku
12.09.2016
‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

Devamını Oku
05.09.2016
Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Devamını Oku
29.08.2016
Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Devamını Oku
22.08.2016
Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Devamını Oku
15.08.2016