Ahmet İnsel

Seçmen Erdoğan’a ‘Yeter!’ dedi

09 Haziran 2015 Salı

7 Haziran 2015 Türkiye siyasal tarihine seçmen çoğunluğunun, ülkeyi bir şirket, kendini de onun patronu olarak gören ve ülkeyi böyle yönetmek isteyen bir otokrat olarak Tayyip Erdoğan’a “yeter!” dediği gün olarak geçecek. Hatırlanırsa, 1950 seçimlerinde uzun yıllar sürmüş tek parti iktidarının sona ermesini simgeleyen slogan “Yeter, söz milletindir!” olmuştu. 65 yıl sonra Türkiye’de seçmenler bir kez daha otoriter lidere “yeter!” dediler.
Bu seçimlerin önde gelen sloganı, HDP eş genel başkanlarının seçim kampanyasının açılışında ilan ettikleri hedefti: “Seni başkan yaptırmayacağız!” Bu, aynı zamanda, iktidar baş dönmesinin tüm arazlarını sergileyen Erdoğan’a ve etrafında kümelenen, zıvanadan çıkmış hınk deyici güruhuna karşı davranma, harekete geçme çağrısıydı. 7 Haziran’da Türkiye toplumu 2002’den beri ilk kez bir seçim akşamında muktedirin tok ve kibirli sesini duymadı. Onun yerine, bir ortaokul müsameresi hamasetinin sergilendiği, muktedirin kötü bir taklidi olan bir balkon konuşmasını dinledik. Bir devrin kapanmasını simgeleyen bir müsamere ancak böyle olabilirdi.
Bu seçimlerin en büyük galibi HDP’dir. HDP’nin seçim kampanyasının motoru olan eş genel başkanları ve özellikle Demirtaş’tır. En büyük kaybedeni ise görünüşte Ahmet Davutoğlu olmakla birlikte, aslında Erdoğan’dır. Sessizliğini bu kez korumak zorunda kalan Erdoğan’ın yerine, onun hınk deyici çevresinin büyük bir endişe ve telaş içinde sergiledikleri küstah ve saldırgan seçim sonrası tavırlarıyla AKP’nin sorumluluğunu sırtlarında taşıyanların sakin ve düşünceli tavırları arasındaki çarpıcı fark, bu cephede taşların yerinden oynayacağına işaret ediyor. Eylül ayında yapılacak AKP genel kongresi 7 Haziran seçimlerinin AKP içinde ikinci turu olacak.

‘Ben ya da kaos’
Elbette Tayyip Erdoğan’ın siyaset oyunu dışında kaldığını söylemek için çok erken. Anayasanın ona verdiği imkânlarla oyunu kendi lehine çevirmek için yapacağı geniş bir hamle yelpazesi var. Anayasayı ihlal ederek yürüttüğü seçim kampanyasında işlediği “ben ya da kaos” temasını diline dolayacağı önemli fırsatlar onu bekliyor. Bu kaosu teşvik ederek orta sınıfları yeniden yanına çekmeye çalışması da beklenir. Dün akşamdan beri yandaş medyası “işte başkanlık rejimi bunun için gereklidir” temasını işlemeye başladı.
Bir devrin kapandığı ama yeni bir devrin daha tam başlamadığı bir araftayız. Bu demokratik bir Türkiye geleceğinin bekleme odası olabilir. HDP bu hedefin tetikleyici siyasal gücüne dönüşebilir. CHP’yi de çok daha fazla bu yönde adım atmaya, kadim korkularından kurtulup kabuğunu kırmaya teşvik edebilir. 8 Haziran’dan itibaren Türkiye’nin tüm özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi insanlarının omuzlarında daha büyük bir sorumluluk var. Muktedir sendeledi ama düşmedi. Siyaset bir türbülans bölgesine girdi. Şimdi bu türbülans ortamında kısa vadede yönetim hâkimiyetini kaybetmemeyi ama uzun vadedeki asli hedefin rotasından şaşmamayı sağlayacak siyasal beceri ve akıl gerekiyor. Elbette bu büyük başarıyı kutlamayı, bu başarıda payı olan herkesi -ki Demirtaş hepsini neredeyse eksiksiz saydı ve teşekkür etti- tebrik etmeyi unutmadan.
Türkiye toplumunun çoğunluğu 8 Haziran sabahı rahat bir nefes alarak uyandı. Önümüzdeki zor günlerde bu daha umutlu ve huzurlu bir Türkiye sabahına uyanmamızı sağlayan koşulların ne olduğunun bilincinde davranılırsa türbülanstan daha güçlü çıkabiliriz. HDP çok iyi bir muhalefet partisi olma başarısını gösterdi. Şimdi bunu hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve demokratik parlamenter sistemin yeniden tesisi yolunda serinkanlı ve dikkatli bir çabayla taçlandırma zamanıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları