Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Adam Gibi Solcu Bir MHP'li...
Özal’ın cumhurbaşkanı olduğu yıllar.
Çankaya Köşkü’ne rahatça girip çıkan birkaç kişiden biri de o.
Cumhurbaşkanı ile yakın ilişkisini kıskananlar onun için “solcu” diye konuşup duruyorlar.
ANAP’lılar ile Köşk’ün çekirdek muhafazakârları dedikoduları artırınca Özal kestirip atıyor:
“Adam gibi adamdır. İşini çok iyi yapıyor. Gerisi kimseyi ilgilendirmez!”
Daha sonra emekli oluyor.
Köşe yazarlığına başlıyor.
Yazdıkları dinci ve liberal çevrelerin tepkisini çekiyor.
Savunduğu ulusalcı ve bağımsızlıkçı tezlere kızanlar, “Bu nasıl solcu?” diye tepki gösteriyorlar.
O ise hep belgelere dayanarak yazıyor, konuşuyor.
Solcu olduğunu ise hiç saklamıyor.
Daha sonra MHP Lideri kendisini MHP’ye davet ediyor.
Çankaya’daki dedikodunun benzeri, bu kez MHP’de yineleniyor:
“Solcunun ülkücüler arasında ne işi var!”
Bahçeli aldırmıyor.
“O adam gibi adamdır!!” diyerek milletvekili adayı yapıyor.
MHP’den milletvekili seçiliyor.
Ama 1 yıl geçmiyor.
Türkiye bu adam gibi adamını kaybediyor.
Yukarıdaki satırlar gazeteci Soner Yalçın’ın.
Onun 2008’deki ölümü üzerine odatv’de yazdıklarıdır.
Peki, “adam gibi adam” kimdir?
Ve nasıl adam gibi adam olunur?
Bunu da adına basılan kitapta meslektaşları anlatıyor:
“Tutkuyla sevdiği ülkesinin en yaman savunucuydu.
Terör, Kıbrıs sorunu, asılsız soykırım suçlamaları gibi Türkiye’nin başına bela meselelere karşı yürütülen amansız mücadelenin hep içinde ve başında yer aldı.
Adımlarını hep doğru bellediği davalar yönlendirdi.
Yaratıcılığının kaynağı tutkuyla inandığı görüşlerdi.
Bilimsel dürüstlük ilkesine bağlılık ve bu konudaki inanç ve cesareti ile dost, düşman, çok geniş bir uluslararası çevrede yalnız kendisine değil temsil ettiği ülkesine de saygı ve hayranlık yarattı.
Türkiye gibi cücelerin boy göstermek için zıplayıp durduğu bir ortamda eleştirilmesi çok doğaldı.
Mesleğini göze girmek, hoşa gitmek için değil hizmet etmek üzere icra etti.”
Yukarıdaki satırlar da meslektaşları Büyükelçiler Özdem Sanberk, Yüksel Söylemez, Yaman Başkut’un.
Kurumlardaki eksik duygu
Kurumlarda vefa ve sadakat duygusu pek görülmez.
Bunların başında siyasal partiler ve bakanlıklar yer alır.
Siyasal konjonktür hele de kadrolar değişmiş ise buralarda çok uzun yıllar üst kademelerde görev yapmış olanlara bile vefa ve kadirşinaslık pek gösterilmez.
Elbette “şehit” olma hali dışında..
Geçen hafta bunun istisnasına tanık olduk.
Dışişleri Bakanlığı’nda bir anma töreni düzenlendi.
Ve “adam gibi adam”ın mesleki yaşamından küçük bir kesiti içeren bir kitabın tanıtımı yapıldı.
- Mesleğinin bir devrimcisiydi.
- Alışılagelmişin sınırlarını daha iyiyi daha doğruyu bulma adına hep zorladı.
Bakanlık Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu onu satırbaşlarıyla şöyle anlattı.
Aslında verdiği tanım bu mesleğe girecek gençler için de bir hizmet içi eğitim sayılabilirdi:
“Türk diplomasisine önemli katkılarda bulundu. ”
Diplomasi etiği, fikir zenginliği, sağduyusu, alçakgönüllüğü ve bilgi donanımıyla genç meslektaşları için kıymetli bir örnek oldu.
Onun dinamik ve sorgulayan tavrından diplomasi geleneğimiz geniş ölçüde istifade etti.
Çalışmaları geniş bir tarih, edebiyat okumasına, uluslar arası hukuktan siyaset biliminden psikoloji ve hafıza incelemelerine kadar çok disiplinli bir yaklaşıma dayanıyordu.
Diplomasinin özünü teşkil eden insan unsurunu ve aklı ön planda tuttu.
Çatışmaya karşı uzlaşının hoyratlığa karşı muhakemenin sesi oldu.
Bu meziyetleri ve insani değerlerden beslenen yurtseverliği sayesinde Türkiye’nin her zemindeki çıkarlarını en iyi şekilde korudu.
Sorunları hep çok boyutlu açıdan ve tüm katmanlarını göz önünde bulundurarak ele aldı.
Ortalama cevaplarla yetinmedi. Sorunun geçmişini ve ötesini üstün çalışma yeteneği ile şahsen araştırdı ve onlara gerekli yanıtları buldu. Bu anlayış içinde yeni sorular ve yöntemlere biçim verdi.”
Onun hayatı bir düşünce insanının şerefli ve kararlı mücadelesidir.
Bu sebepledir ki, fikir, tespit ve değerlendirmelerinin yeni kuşaklara aktarılması mutlaka yerine getirilmesi gereken bir vecibeydi.
Onu, istisnai kılan kültürel donanımı ile diplomasi araçlarına hâkimiyetiydi.
Vefa ve kadirşinaslık sadece kişilere özgün bir sıfat değil.
Kurumlar da bazen bu en insani özelliğe sahip olduklarını gösterebiliyorlar.
Bunun için de herhalde vefa ve kadirbilirliği hak etmek gerekiyor.
Dışişleri Bakanlığı belli ki \tBüyükelçi Gündüz Aktan’ın bunu çoktan hak ettiğine hükmetti.
“Söyledikleri ve Yazdıkları” kitabı sadece dış politikaya yönelecekler için değil, siyasete girecekler için de bir el kitabı.
Amaç uğruna sergilenen sabır ve sebatın ağırlığı, akıllılıkla birlikte iki katına çıkar.
T. Henry HUXLEY
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke