Devletin Faili Meşhur CD'cileri!

03 Ağustos 2012 Cuma

Allahın sopası yok ki...

Tanrının, hakkaniyet ve adaleti insanlar gibi değil de, kendi yöntemleriyle göstereceğini belirten, Türkçemizin en güzel deyimlerinden!

Allahın sopasbı yoktur!

O sopayı Amerikan Başkanının eline tutuşturur!

Ve seninle konuşma pozu diye dünya âleme gösterir!

Ve merhum Bülent Ecevite yaptığın haksızlığın vebali de böylece ödenmiş olur!

Ecevitin, nezaketi gibi, Türkiyenin ulusal onuruna düşkünlüğünü de tüm dünya bilir.

Başkan bile olsalar Amerikalıların hödük olabileceği de herkesin malumudur!

Kendi sekreteriyle bile ceketi ilikli konuşan Ecevitin, poposu koltuğa dayalı Bill Clintonla çekilen fotoğrafını yıllarca istismar edenlere bir yanıttır, Obamanın sopalı fotoğrafı!

Allahın sopası yoktur.

Ama Obamanın vardır!

CHPli Umut Oran TBMM Başkanı aracılığıyla Başbakana önerge ile sormuş:

O sopalı resmin anlamı ve mesajı nedir?

Başbakandan yanıt gelmeyecektir!

Çünkü, büyük olasılıkla TBMM Başkanı Cemil Çiçek önergeyi işleme koymayacaktır!

Gerekçesi de hazırdır: İçtüzüğe göre, soru önergeleri yorum ve kişisel görüş taşıyamaz. Taşırsa işleme alınmaz!

Aslında sopa mesajını Profesör Dışişleri Bakanı Davutoğluna sormak gerekir.

Çünkü, sopadiplomatik bir deyimdir, ama havuçile birlikte, stick and carrotyaklaşımı diye, birlikte kullanılır.

Siyaset sembollerle yapılır.

Amerikan siyasetindeeşekmübarek bir hayvandır.

Demokrat Obamanın partisinin amblemi eşektir.

Diplomaside de bir ülkeye bir iş yaptırılacaksa, eşeğin önünden bir havuç sarkıtılır.

Havuca uzandıkta eşek hareket eder. Ama havuca da bir türlü ulaşamaz.

Bu yüzden duraklarsa, bu kez sopayı yer!

Daha milletvekili bile seçilmeden Amerikan başkanlarıyla samimiyet kuran Tayyip Erdoğanahavuçolarak ne gösterilmiştir?

Bunu Abdullah Gül dışında bilen bir tek Allahın kulu yoktur.

Ama sopanın ne olduğu cümle âlemin malumudur.

Sopa zamana, zemine göre değişir!

Çoğu zaman PKKdir...

Bazen Fethullah Gülen olur....

Ekseriyetle de ekonomik krizdir!

Obamanın elindesopavar, ama havuçgörünmüyor!

Havuç belli ki masadaki çekmecelerden birindedir.

Ama Tayyip Beyin kulağına fısıldandığı da kesindir!

Sağlık Bakanlığı, piyasadaki damacana suların sağlığa aykırı olduğunu açıkladı.

Hangi firmaların pis ve mikroplu su sattığını ilan etmeyi de bugüne bıraktı.

Bir hafta boyunca halkımız bu suları satın alıp içmeye devam etti.

Kenara çekildi.

Sadece İstanbulda günde 1 milyon adet damacana su satılıyormuş.

Tüm yurtta yılda kaç milyon adet damacana su satıldığını Maliye bile bilmiyor.

Çünkü biri kapanıyor, yenileri yeni isimle piyasaya çıkıyor.

Sudan para kazanmak elbette çok güzel.

Ve su piyasası giderek genişliyor.

Kimin sayesinde? Evde musluktan akan suyu içilemez halde tutan belediyeler sayesinde!

Musluk suyu içilemiyor!

Ama halkımız o içilemezsu için her ay tonla para ödüyor!

Ankara, İstanbul belediye başkanları sabah akşam Avrupa kenti olmakla

övünüyorlar.

Ama evlereiçilemezsu satmaktan da hicap duymuyorlar.

Paristen Londraya, Romadan Osloya tüm Avrupa, evindeki musluktan akan suyu içiyor.

Bizimkilere ise damacana su şirketlerini zengin etmek düşüyor.

Belediyelerin bu firmalarla gönül bağı mı var, yoksa para bağı mı?

Her iki üç yılda bir kaldırım taşı yenileyerek, kavun karpuz festivali düzenleyerek, statlara, meydanlara iftar sofrası kurarak vatandaşın gözüne girmeye çabalamak yerine...

Kentlerde şebeke suyunu içilebilir hale getirseler...

Hem daha çok oy hem daha fazla sevap kazanacaklar.

Ama...

Musluk suyunu içilemez halde tutmak...

Damacana piyasasınıdesteklemek belli ki daha kazançlı!

Elbette Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin niyeti Devlet kimsenin cebine esrar koymaz!diye temenni bildiren eski TBMM Başkanımız Hüsamettin Cindoruku yalanlalamak olamaz!

Zaten devlet de Binbaşı Temel Karslıoğlunun evine esrar koymamış.

Sadece çocuk pornosuCDsi koymuş.

Böylece Silivride, aylardır haykırılan bir gerçek ilk kez mahkeme kararınadönüşmüş oldu.

Kötü niyetli kişi ya da kurumlarınsanığı kararlamak için evine CD koymuş olacağı kararı, kendi çapında bir devrimdir.

Ama asıl devrim, bu kişi veya kurumların kimler olduğununaraştırılmasına karar verilmesi, bulunması ve en ağır cezalara çaptırılmasıdır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları