Bir Beşiktaş maçının daha sonucunu duran toplar belirledi. Lizbon’daki Benfica maçı, G.Saray derbisi derken, Dinamo Kiev önünde de aynı yazgıya razı oldu Siyah-Beyazlılar. Duran topla öne geçtiler, yine bir ölü topla altın değerindeki galibiyetten oldular. Atılan gol için fazla lafa gerek yok. Talisca olmasa, Quaresma çıkıyor sahneye. Dün, Şampiyonlar Ligi maçına ilk kez ev sahipliği yapan Vodafone Arena’nın deniz tarafındaki kalesinin tozu aldı 90’dan usta Portekizli. Rakibin kale önüne attığı düğümü kesiverdi tek vuruşla. Ne var ki, yenen gol için destan yazılır. Yan top zaafiyeti artık sağır sultan tarafından duyulan kaleci Fabri’den mi söze başlasak, özellikle kavisli ortalara yükselemeyen Tosic-Marcelo ikilisinden mi dem vursak, yoksa arka direkteki rakibi unutan (cumartesi günü Eren, dün Tsygankov) göbeğe mi kessek faturayı siz karar verin!
Dün akşam 66. dakikada yenen golde resmen adam paylaşımı yapamadılar. 1-1’den sonra da Şenol Güneş’in oyuna müdaheleleri 2-1’e yetmedi. Aslında ilk 11 ve başlangıç forması çok iyiydi. ‘Sen sakatsın’ denen Gökhan Gönül’ün formasını kapan Beck, sağ kanadı kapattı, Tolgay, Gökhan İnler’in yapamadığı yaratıcı pas organizasyonunu üstlendi, Caner de öldürücü kenar bindirmeler yaptı. Talisca Aboubakar’ın arkasında 9.5 numara gibi oynadı. Nitekim bu üretkenlik frikik golünü getirdi. Gel gelelim, 2. yarıda, yorgunluktan olsa gerek Beşiktaş oyundan düştü. Özellikle Caner’in geri dönememesi, Adriano’nun bitik görüntüsü, Beck’in sağ kenarda 70 metreyi tek başına kullanması galiba Beşiktaş’ın sorunlarıydı. Sonuçta 1-0 öndeyken 1-1’e yakalanmak belki kötü, ama, ikinci Şampiyonlar Ligi maçından üst üste puan çıkartmak hiç de fena değil bu seviyelerde.