“Biraz geç kalmadın mı” derdi büyüklerimiz.
Galiba, dün geceki Galatasaray için biçilmiş kaftandı bu söz.
Niye mi?
Çünkü, Avrupa, Galatasaray’ın eviydi yıllardır, hele Şampiyonlar Ligi...
Ne kadar kötü olsalar bile, Edirne’nin dışındaki bir organizasyona adım attıklarında yeniden doğarlardı küllerinden...
Ama dün gece Galatasaray, Avrupalı kimliğini neredeyse 60 dakika unutunca ancak beraberliği zar zor kurtardı.
Evet, yoktu Avrupa Aslanı maçın neredeyse 1 saatlik bölümünde. Hem de eni-sonu genç bir Belçika takımı önünde kaybolmuştu anlı şanlı Galatasaray!
Yoktu dedik ya, gerçekten göremedik o saldıran, pres yapan, yılmayan Avrupalı Galatasaray’ı son 15-20 dakika hariç. O uyanış da sadece 1 puanı kurtarmaya yetti...
Gencecik Anderlecht yorulana kadar takır takır top oynadı. Hatta ilk 20 dakika soluk aldırmadılar. Araya da Conte ve Deschacht ile 3 pozisyon sığdırdılar, kaleci Muslera’da kalan. Hücumdayken 3’lü, defanstayken de 4’lü defans yapan Galatasaray ise bu yeni sistemini yadırganmıştı. Özellikle Tielemans’ın hızı tüm dengeleri alt üst etmişti.
2. yarının ilk dakikalarında da bu görüntü sürünce Belçikalılar faturayı Dennis Praet ile kesti. Golde transfer rekortmeni Tarık’ın yerine tercih edilen Veysel’in hatası vardı.
1-0 sonrası Anderlecht çekilince Galatasaray doğal olarak üstünlüğü ele aldı. Bruma’nın katılımı, Sneijder ile Melo’nun tempo yapması en azından hücum üretkenliğini getirmişti. Belki Burak biraz akıllı olsa, Bruma şut zamanlamasını ayarlasa skor erken renklendirdi ama kaçan fırsatlar Belçikalılara direnç kazandırıyordu. Son çare Umut Bulut ise 4-4-2’ye dönüş demekti ama uzun Anderlecht savunması muz ortaların hepsini zamanında kesti. Zorluyordu Galatasaray ama atamıyordu ki, gecenin en çok eleştirilen ismi Burak çıktı sahneye. Chedjou’nun pasına harika vurup geceyi kurtaran adam oldu. Gerçekten güzel goldü.
Evet hesapta olmayan bir sonuç ama alınan 1 puan bile sanıyorum ilk 60 dakikadaki silik futbol düşünülürse başarıdır.
Gel gelelim bundan sonrası artık çok daha zor geçer inanın..