Arif Kızılyalın

Mülteci cenneti!

05 Haziran 2024 Çarşamba

Birkaç yazar, bir iki kurum, 3-5 de siyasetçi dışında kimse gündeme getirmese de kontrollü ve kontrolsüz sığınmacı meselesi Türkiye’nin bir numaralı sorunu. Ülkedeki barınma krizinden, anlam verilemeyen hayat pahalılığına kadar tüm dengesizliği tetikliyor, resmi kayıtlara göre sayıları 4 milyon olan “beklenmedik konuk”lar. Düşünsenize Küçükçekmece’de bir bina yakılıyor, içinde yaşayanların yarısından fazlası yabancı. AVM’lerde, İstiklal Caddesi’nde, Nişantaşı’nda Türkçe konuşan sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Kayıt dışı sohbetlerde geçerli-geçersiz pasaportla Türkiye’de yaşayan, kayıtlı-kayıtsız yabancıların sayısının 10 milyon olduğu da söyleniyor. BM raporuna göre şu an dünyadaki sığınmacıların yüzde 20’si Türkiye’de. Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın,George Soros’un ulus devletleri bitirme projesi” olarak yorumladığı bu sorun yakında sosyal patlamalara neden olacak. Emniyet Genel Müdürlüğü bu konuda geniş bir rapor hazırlıyor, umarım kamuoyundan gizlenmez! Ancak kulağımıza geldiği kadarıyla son dönemde adi veya kapsamlı suça karışanların çoğunluğunu Suriye, İran yoluyla Türkiye’ye giriş yapanlar oluşturuyor. Asıl tehlike ise kuralsız, kontrolsüz vatandaşlaştırılacak bu kesimin, günün birinde demografik yapıya vereceği zarar. Belki barınma ve hayat pahalılığına çözüm bulunur ama ulus devlet bilincini yitiren bir coğrafyayı hiçbir güç kurtaramaz, o yüzden iktidar da muhalefet de “yabancı” kartını çok iyi oynamalı, “Arapça tabelalar” üzerinden siyaset yapmamalı.

ÖNSEÇİM GELECEK Mİ?

CHP ailesinin gözü eylül ayının ilk haftası yapılacak tüzük tadil kurultayında. Beklenti ise milletvekilinden belediye başkanına, meclis üyesinden, il genel meclisine kadar tüm kademelerin üyelerinin oylarıyla belirlenmesi. Aslında 4 Kasım 2023’teki kurultayda iki adayın da seçim vaadiydi, önseçim. O günlerde Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti, Özgür Özel kazandı ancak araya 31 Mart seçimleri girince tüzük değişikliği takvim sıkışıklığı gerekçesiyle “bir başka” bahara bırakıldı. Hangi üyeyle konuşsak, önseçim ve kadın-erkek eşitliğine dikkat çekiyor. Çünkü 100 yıllık dev çınar, bu iki konuda yıllardır sınıfta kalmış durumda. Özgür Özel yönetimi kadın belediye başkanları ile işi biraz dengeledi ama milletvekilliği ve meclis üyeliklerinde erkek-erkil yapı hâkim. Bu konuyu 200’ü aşkın delegesi bulunan İstanbul’un il başkanı Özgür Çelik’e sordum. “Elbette önseçim istiyorum” dedikten sonra her kademede üyelerin tercihlerinin ön plana çıkacağı bir model üzerinde çalışıldığını söyledi ve devam etti: “Henüz İstanbul delegasyonu ile konuşmadık, ancak önseçim önceliğimizdir. Elbette örneğin TBMM gibi oluşumlarda sektörel ağırlık ve konularında uzman akademisyenlerin de çatı altında yer alması gerekiyor. Mantıklı bir fermuar sistemiyle önseçim formülü tüm üyelerimizi memnun edecektir.”

İTHAL-ET!

Türkiye, et krizi yaşıyor. Geçenlerde İstanbul’un tanınan bir kasabı 1 kilo eti 1500 TL’den, “yerli besi” diye sattı. Alıcısı var, çünkü Türkiye’de sayıları 1 ile 5 milyon arasındaki yurttaş, o etin kilosu 10 bin TL de olsa alacak mali yapılanmaya sahip. Peki geriye kalan, sayıları kestirilemeyen mülteciler ile 100 milyon insan ne yiyececek derseniz, çözümü kolay; ithal et gelsin. Son iki haftada ülkeye 43 bin baş canlı hayvan girdi; Romanya, Hollanda, savaştaki Ukrayna ve Rusya ile Latin Amerika ülkeleri bayram etti. Tarım Bakanlığı dış ticaret açığının 9.9 milyar dolara çıkmasına bakmaksızın yüklendi dış alıma. Kimsenin de aklına yerli üreticinin desteklenmesi gelmedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) suskun, üretici küskün. Kusura bakmasınlar, KKTC’li üreticilerin ortaya koyduğu cesareti gösteremiyoruz. Türk gazetelerine fazla yansımadı ama geçenlerde Kıbrıslı Türk üreticiler Lefkoşa’da iktidarın kapısına dayandı, “Kıbrıslı et yiyemeyecek mi” eylemine işçisi, memuru, öğretmeni destek verdi. Çünkü onlar, “yerli-milli”liği iyi biliyor! Millilik bizdeki gibi lafta kalmıyor.

REKTÖRLERİ KİM SEÇECEK?

Anayasa Mahkemesi (AYM), rektörlerin cumhurbaşkanı tarafından atanmasını, kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesini iptal etti. Ve önümüzdeki aylarda çok sayıda üniversitede rektör ataması yapılacak. Eskisi gibi üniversitelerin kendi içlerinde seçecekleri altı ismin YÖK’e, YÖK’ün de Cumhurbaşkanlığı’na bildirmesi ile bu görevlendirmeler şekillenecek.12 aylık bekleme de bir başka handikap. Yasa bunu emrediyor ancak Beştepe ne karar verir kestirmek güç. O yüzden İTÜ başta olmak üzere ODTÜ, İstanbul ve Marmara üniversiteleri tam da dönem biterken iyice ısınır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları