Arzu Süzmen

Udine'de bir İtalyan düğünü

05 Temmuz 2015 Pazar

Geçmişe özlem, enteresan bir histir. Anların donduğu, kokuların burnumuza çalındığı vakit tam da direğinden yakaladığı bir zamanı anarken, onu ‘şu an’ ile harmanlamak…

Belli bir zaman mıdır özlenen, o zaman olduğumuz kişi midir bilinmez ama geçmiş, gün olur özlenir.

Dostlar özlenir, o dostlukların yaşandığı şehirler özlenir, umarsızca atılan kahkahalar, çocukluk, gençlik özlenir. Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağarmış ya hani, gerçekten de yağar.

Gerçek hislere özlem

Bit pazarına nurun en anlamlı yağdığı zamanlardan biri, Natalia Fijol ve Gianpietro Veronese’nin düğün günü olan 20 Haziran 2015 tarihidir: İtalya’nın eski bir Ortaçağ şehrinde eski dostları buluşturan, kadınların nostalji duygusuyla annelerinin giysilerine ve o dönemin ruhuna büründüğü düğün günü…

2006 yılında Şanghay’da başlayan aşk hikayesinin, 2015 yılının bir haziran gününde damadın memleketi  olan Udine’de mutlu sona ermesine tanıklık etmek için dünyanın dört bir yanından dostlarını bu şehirde buluşturan, günümüz insanının ‘gerçek’ hislere olan özlemi olsa gerek.

Başka hangi duygu Türkiye, İngiltere, Fransa, Belçika, Polonya, Hırvatistan, Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Cumhuriyeti, Kolombiya, Güney Kore’den bunca insanı bu kadar hevesle yollara dökebilir?

 

Udine diye bir yer

Beni de Udine’ya çağıran, tam da bu histi. Gerçek dostluğun, kahkanın, gözyaşının ve aşkın akıp, yolunu buluşuna tanıklık etme hissi… Erkek tarafı olarak, Şanghay’dan iş arkadaşım Gianpietro ve müstakbel eşi Natalia’nın düğünü için çıktığım yol, eskiye özlemin taşlarıyla döşenmişti.

Kuzeydoğu İtalya’da Friuli-Venezia Giulia Bölgesi’nde yer alan, Avusturya ve Slovenya ile sınır komşusu olan Udine; zamanın donduğu bir mekan olarak tam da hislerime tercüman olur halde beni beklemekteydi. İtalya’nın bu nispeten küçük ve fazla bilinmeyen şehrinin merkezindeki sessizlik, çığlık çığlığa Roma harabelerine ve Avusturya-Macaristan dönemi saraylarına sinmişti.

 

Yakınlardaki üzüm bağlarının romantizmi, Cividale’deki Şeytan Köprüsü’nde akan suyun yeşil tonu, köprünün üstünde flüt çalan sanatçının insanı Ortaçağ’a ışınlayan ezgisi, mekanın büyüsünü tamamlıyordu.

 
 Bir İtalyan Düğünü

Düğün günü aylar öncesinden başlayan hazırlıklar, özellikle de gelinin zarafeti bir yağmur sürpriziyle ıslanmak üzereyken, en yakın dostumla beraber annelerimizin genç kızlık elbiselerini yanımızda getirmemiz tesadüf olamaz. Belli ki modada da nostalji duygusuna kapılmışız.

Zira moda tekerrürden ibaretti ve tarihi referans alırdı. Çağdaş moda; geçmişteki giysi biçimlerini, kumaş tasarımlarını ve dokuları nostaljik bir anlayışla yeniden gündeme taşırdı.

Geçmişe olan özlem duygusunun modadaki yeri; Karl Lagerfeld, John Galliano, Martin Margiela, Alexander McQueen, Marc Jacobs, Rıfat Özbek, Nicolas Ghesquirre, Giorgio Armani, Gianni Versace, Valentino Garavani gibi tasarımcıların çocukluk düşlerinde gizliydi.

Makineleşmiş üretimin tekdüzeliğinden bıkan insanların doğallık arayışı modada etnik tasarımlara, makromelere, el işi süslemelere yönelmelerine neden olurken; gelin de annesinin elleriyle diktiği dantellerle süslü gelinliği belki de bu yüzden tercih etmişti.

Kadınlar mimar Raimondo Tommaso D'Aronco tarafından tasarlanan Palazzo d’Aronco Binası’nda eteklerini rahatça sürüsün diye olsa gerek, yağmur düğünden elini eteğini çekti. Gelin ve damat birbirlerine ‘evet’ derken, gözyaşlarımız bizden çoktan kopup gitmişti.

Sonrası, Udine Kalesi ve Alp Dağları’nın şahitliğinde bir gece. Sonrası, aşk dahil her duygunun gerçeğinin makbul olduğuna dair inancın pekişmesi. Kırk yıl önce annemin giydiği elbiseyi üzerimde taşırken hissettiğim şükran duygusu.

Sonrası iyilik, güzellik…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları