Gazete manşetindeki suskun kadın
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Gazete manşetindeki suskun kadın

18.04.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Karşımda genç bir kadın. Hatırladıkça titriyor. Gözünden akan yaşların arasında, geçmişi anlatmaya çalışıyor. Hatırlamak mı, unutmak mı zor? Bunu ben de bilmiyorum.

Cuma günü Hürriyet gazetesinin manşetiydi: “Festivalde Me Too Vetosu”

İKSV, İstanbul Film Festivali’nde yarışmaya kabul edilen “Yeni Bir Dünya Doğuyor” filmini, yönetmeni Serhat Yüksekbağ hakkındaki “kadına yönelik şiddet” iddialarının ardından festival listesinden çıkardı. İKSV, kadına şiddet konusunda duyarlılığını gösteren bir açıklama da yayımladı. Öte yandan Hürriyet, şiddet iddialarının odağındaki yönetmene de mikrofon uzattı. Yönetmen, Hürriyet’e “Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.

Haberde bence bir şey eksikti. Evet, 2019 yılında Yüksekbağ’ın şiddetine uğradığını açıklayan kadının, haberdeki haliyle Gamze K’nin, o günlerde yayımladığı mesajlar vardı. Ama bugün, “Ne diyorsun” diye kimse ona sormamıştı.

İşte Cumartesi sabahı, karşımda ağlayan o kadın, Gamze K’ydi.

BOĞAZA DAYANAN BIÇAK

Peki şiddet, “kadının beyanı” diye tırnak içine alınmak durumunda mı? Fail reddedince, “iddia” denilip bırakılmalı mı? Bunun bir adım ötesi yok mu?

Gamze K’nin anlattıklarıyla eksik olan tamamlanmaya başladı:

“2017 yılının eylül ayında tanıştık. 2018 yılının haziran ayında ondan ayrılmaya çalışıyordum. Telefonlarına çıkmıyor, mesajlarına cevap vermiyordum. Şiddetin yaşandığı gün izinliydim. Habersizce evime geldi. Evde başka bir arkadaşımı gördü. Gitmesini istedi. Ben de olay büyümesin diye arkadaşım E’ye ‘git’ dedim. Onun ardından pencereleri kapattı. Telefonuma el koydu. Tekmeler ve yumruklarla beni dövmeye başladı. O kadar vurdu ki kusmaya başladım. Kafamdan su döktü. Kendime geldiğimde yeniden vurdu.

Üstünde bıçak vardı. Boğazıma dayadı, ölümle tehdit etti. ‘Babanı arayıp senin o... olduğunu söyleyeceğim’ diyordu. Evdeki eşyaları parçaladı. Üç saate yakın sürdü.”

Karşımdaki Gamze K., o gün o evde, basit darbın ötesinde, işkence gördüğünü anlatıyordu. Yaşananların ardından, evden giden arkadaşını arayan Gamze K.’yi ilk gören de olaydan sonra geri dönen arkadaşı E. olmuş.

BİR HATA: ‘ŞANS VERMEK’

Gamze K’nin kendisinin de kabul ettiği iki hatası var. Birincisi, o gün darp raporu alıp hemen şikâyetçi olmaması. İkincisi ise daha kötü. Pişmanlık ve özürden sonra Serhat Yüksekbağ ile barışması ve ona “bir şans daha” vermesi.

Anlattığına göre, ikinci döneminde, telefonunu kırmaya varan ve adına kıskançlık denen psikolojik şiddetin ardından, 2019 Şubat’ında tekrar ayrılmışlardı.

Gelgelelim bununla da kalmamıştı...

Oturduğu yerin önünden defalarca geçmeler, çevresi aracılığıyla rahatsız etmeler bir kez daha şiddete dönüştü.

2019 yılının eylül ayında, yeni sevgilisiyle Gamze K., Yüksekbağ ve bir arkadaşıyla denk geldi. Yüksekbağ’ın arkadaşı bir süre sonra Gamze K’nin masasına gelip rahatsız olduklarını, mekânı terk etmelerini istedi. Reddedilince kavga çıktı. Bu kez neyse ki darp raporu aldı. (13 Eylül 2019 tarihli darp raporu bunu doğruluyor).

Ya ifşası?

Hürriyet, sanat camiasında kadınların başlattığı “me too” hareketine atıf yapmıştı. Ancak Gamze K’nin anlattığına göre onunki bir anlık cesaretle oldu.

2019 yılının aralık ayında, oturduğu kafede, önünden birkaç kez Serhat Yüksekbağ geçince, “yeter” demişti. Bilgisayarından Twitter’ı açıp uğradığı şiddeti tüm Türkiye’ye duyurmuştu. Gamze K., dört yıl sonra bile, halen korkuyu yaşıyordu. İşyerinde çalışan bir arkadaşının kolundan tutup götürmesiyle savcılığa uzaklaştırma kararı için başvurdu. 

ÖLÜMÜNE DAYAĞIN DELİLLERİ

Peki anlattıkları gerçek mi?

İşte belki de bütün şiddet hikâyelerinde asıl mesele buradan sonra başlıyor. Zira failler, çoğu kez “yalan” diyerek reddediyor.

Önce o gün evden çıkarılan, sonra da ilk kez Gamze K’yi gören arkadaşı E’yi buldum. Anlatılanları doğruladı. Olay büyümesin diye Gamze K. onun evden çıkmasını istemişti. Ayrıldıktan sonra defalarca telefon etmesine rağmen Gamze K. telefonu açamamıştı. Gamze K. arayıp gelmesini istediğinde ise dövülmüş bir kadınla karşılaşmıştı. Vücudunda, boynunda darp izleri vardı. Ev dağılmıştı. E., Gamze K’nin şiddet gördüğünü tartışmasız bir şekilde somutluyordu. (Farklı anlattığı tek detay var. E’ye göre şiddet üç değil, bir saat sürmüş olmalıydı.)

Gamze K. ilk şiddet olayının ardından işe gidememişti. O günkü işyerinin müdürü D’yi aradım. D., Gamze K.’nin yaşadıklarını duyunca iki çalışanı yanına destek için gönderdiğini anlattı. Onlar da Gamze K’nin darp izlerini görmüştü. Ertesi gün D., kendisi de Gamze K’yi gördüğünü, hem fiziksel hem psikolojik olarak kötü durumda olduğunu söyledi. Darp izlerini fark edince izin verdiğini anlatıyordu.

Koruma kararı alması için onu adliyeye götüren iş arkadaşı Ö’ye ulaştım. O da Gamze K’nin ruh haline tanık olduğunu, “başıma bir şey gelecek” korkusu yaşadığını, birlikte savcılığa giderek koruma kararı aldırdıklarını anlatıyordu.

Bir şey daha...

Gamze K’nin uğradığı şiddetin ardından, Gamze K’nin arkadaşları, Yüksekbağ ile “Gamze K’den uzak dur” demek için buluşmuşlardı. Onlar da o günkü buluşmada, Yüksebağ’ın şiddeti kabul ettiğini, bir daha yapmama sözü verdiğini aktarıyordu.

O MESAJI SİLDİ

Deliller bu kadar değil...

Cuma günü Hürriyet’e, “2019’da Twitter’da yazıldığında da iddiaları kabul etmemiştim” diyen Serhat Yüksekbağ, üç yıl önce Gamze K’nin anlattıklarının ardından sosyal medyada bir açıklama yapmak zorunda kalmıştı. O gün, şiddeti kabul etmiş, “bu olaydan büyük bir pişmanlık duyduğumu, kendisinden defalarca özür dilediğimi hatırlatmak isterim” demişti. (Bu yazı yazılırken Yüksekbağ üç yıl önceki o mesajını sildi).

Kısacası kadına şiddet, çoğu zaman failler tarafından reddedildiği için “iddia” olarak kalıyor. Aslında “kadının beyanı” denilen şey; tanıklarla, delillerle, maddi raporlarla kanıtlanabilir. Yeter ki kadınlar yüzleşmek istesin, yeter ki şiddet uygulayanlarla bir gelecek kurulmayacağını bilsin, yeter ki devlet ve yargısı üstüne gitsin!

Bir detay daha var ki klasik bir Türkiye hikâyesi. Gamze K’ye verilen tepkilere baktım. Bazı kişiler, “Şimdi sırası mı” diyordu. Sebebi, Serhat Yüksekbağ’ın filminin, sol camianın içinden çıkmasıydı. Afişinin altında, çeşitli solcu kurumların sponsor olarak imzası vardı. Haliyle, cemaatçiliğin sol versiyonundaki suskunluk yasaları devreye girmişti.

Gazete manşetinde okuduğumuz bir kadının öyküsü, aslında bütün kadınların yaşadıklarının özünü içinde taşıyor. “Ama o da...” diye başlayan cümleleri unuttuğumuz gün, hatırlamaktan yorulduklarımız da olmayacak.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025