Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kurban Bayramı ve Silivri Tutsakları...

08 Kasım 2011 Salı
\n\n\n

Geçen cuma günü 1. Ergenekon davasını izlemek üzere yurtsever arkadaşlarla beraber, yine Silivriye gittik. İstanbuldan 100 km uzağa atılan o soğuk yığma binalar, tarihimize demokrasimizin yüz akı olarak geçmeyecekler. Büyük ihtimalle ileriki dönemlerde, içindedemokrasi ve özgürlük panellerinin yapılacağı acı bir anı binası olarak saklanacaklar. Bu cezaevi kampusuileride geliştirilerek bir üniversiteye dönüştürülür mü bilemem; keşke o günleri de görebilsek!\n

\n

Pardon, unuttum! Aman anneciğim kızmasın! Öncelikle değerli okurlarımın bayramını kutlarım. Umarım Türkiyenin bir türlü erişemediği o huzur ve barış dolu günlere her vatandaşımız kendi dünyasında ulaşmaya çalışıyordur. Deneyin barış halkanızı genişletmeyi. Gidin, sorunlarınızı konuşamadığınız bir akrabanız veya dostunuzu arayın, korkmadan konuşun. Ayrıca şu basit cümlenin değerini bilin. Bakın gidindiyorum, çünkü istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ama herkes aynı durumda değil. Mesela Doğu Perinçek, Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Soner Yalçın, Hikmet Çiçek, Ergün Poyraz, Nedim Şener ve Ahmet Şık da her yere gitmek ister ama en çok havalandırmaya çıkabilecekler yine. OnlarNeden biz içerideyiz, bunu bilen ve bize anlatabilecek tek Allahın kulu var mı?” diye makale ve kitaplarında haklı olarak yakınmaya devam ederken bizim bayramda yaşayabileceğimiz gerçekten mutlu bir an olabilir mi? Ben insanım diyen herkes, bugünleri tüm ağırlığı ve dramını içselleştirerek geri kalan günlük hayatı yaşamaya mecburİki saat boyunca bir sinema salonunda sıkıldığında duvarlara tırmanmak isteyenlere sorarım: Dört yıl içeride yatan siz olsaydınız, ne hissederdiniz? Özel hayatınız, iş hayatınız ne olurdu\n

\n

Yaşamının hatırı sayılır bir kısmını içeridebu akıl almaz nahoş şartlarda geçirirken makale, kitap yazmaya, dik durmaya devam eden her aydın tarihe ayrı bir statüde geçiyor, dosta düşmana parmak ısırtıyor. Mesela Doğu Perinçek. O yaşında cezaevinde Cumhuriyet nöbeti tutarken bir insan nasıl gündemi bu kadar yakından, neredeyse kendi belirleyecek kadar takip edebilir? Bu nasıl bir özgüven ve örnek öncü duruşudur! Uğradığım saldırıdan sonra kendisini ilk defa görmeye gidebildim. Hasretle sarılamadık belki, ama o sıcak sözler ve dostça bakışlarla aradaki 11 metreyi, yanibir penaltılıkmesafeyi eritebildik. Evet, bir örgüt var, ama Türkiyeyi parçalayan, tasfiye eden, Amerikan vesayeti altına götüren bir örgüt var. Türk milleti kesinlikle bu komployu yıkacak, tarihe gömecekdiye haykırıyor Perinçek ve hâkimlere soruyor:Siz bu davanın neresindesiniz? Aleyhinde delil yokken, suçsuz insanlar daha ne kadar içeride kalacaklar? Bu davanın artık son aşamasına gelindi, tarihe karşı sorumluluğunuz var!”\n

\n

Yalnız Perinçek mi? Her biri, Hikmet Çiçekle başlayarak sırayla tarihi konuşmalar yapıyorlar. Çiçek, emniyette Ergenekon adlı hiçbir örgüt izine rastlanılmadığı raporunu hatırlattıktan sonra, 40 yıldır Gladyo ile mücadele eden insanları hapse tıkarak bu örgütle mücadele edemezsinizdiyor. Düzenledikleri Susurluk Sempozyumuna konuşmacı olarak katılan yedi kişinin nasıl olup da Silivride yargılandığını soruyor! Mehmet Demirtaş ise hâkime şunları söylüyor: Sayın hâkim, 3 Ekimde konuşma hakkımızı 15 dakikaya indirdiniz. Aslında 5 dakikaya indirin derim. Bu davada 15 dakikalık anlatılacak bir şey kalmamıştır. 5 yıldır içerdeyim ve davaya bir açıklama bulamıyorum. Dava Matruşka bebeklere döndü. Devşirmelerin iftiraları, Danıştay davası, molotof davası derken sürüyor. Polis bana bomba verdi diyenler kimsenin hoşuna gitmiyor. Kazanın doğduğuna inanıp, öldüğüne inanmayanlar var. Abim intihar etti, annem beyin felci geçirdi.”\n

\n

Başka neler mi oldu? Kerinçsiz, Muzaffer Tekin, Veli Küçük konuştu. Onları dinlerken, liberal basında yerden yere vurulan, imajı paramparça edilen bu insanlarla 2. Cumhuriyetçi kaç yazarın, bir açık oturumda karşı karşıya gelmeye cesaret edeceğini merak ettim. Yoksa bunu merak etmem de mi yasak?” diye acı acı gülümsedim. Bu ülkede demokrasinin o kadar çok ucube(!) tarifi var ki! Sonra duruşma salonunun karşısındaki demokrat insanların mertçe direnişini taşıyan çadırlara uğradık. Dost insanlarla birbirimize moral verip, fotoğraf çektirdik. Bu kurban bayramının, Aydınlanmacı insanların kurbanyerine kondukları son acı bayram olmasını diledik hep beraber

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kâbus gibi bir kasım... 28 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları