Hükümet, bugüne dek, susturulmasını istediği kişilerin telefon veya özel konuşmaları internete düştüğü zaman ses çıkarmadı.

Tutuklamalar başlayınca, mutluluktan

dört köşe, dut yemiş bülbül örneği sustu.

Belge dedikleri yalan mı yanlış mı, bir tertip eseri mi, kimi gizli amaçların marifeti mi? Soruşturmaya gerek görmedi. Mutluluktan dört köşe ellerini ovuşturdu.

Başbakanlık müsteşar yardımcılığından MİT’e müsteşar atadığı Hakan Fidan’la, MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’in; PKK’nin önde gidenleri Mustafa Karasu, Sabri Ok, Zübeyir Aydar arasındaki görüşmeler internet sayfasına düştü.

Daha önceki uydurma, hatta bazılarının sahte olduğu iddia edilen ama savcılıklardan mahkemelere “belge” diye sunulan kâğıtların gerçekliğinden kuşkusu olmadığını söyleyen iktidar panikledi.

Neden etme bulma dünyası bu... Men dakka dukka!

Bugün bana, yarın sana.

Nitekim aynı silah bumerang gibi döndü dolaştı RTE’nin başında patladı...

***

Şimdi yalandır, düzmecedir, PKK organı Dicle Haber Ajansı’nın sitesine “meçhul kişilerin yaptığı saldırı sonucu girdi” gibi; görüşme metninin uydurma olduğunu yutturma çabaları başladı.

Oysa, gündemi allak bullak eden MİT-PKK görüşmelerini ayrıntılarıyla internet sayfasına düşüren belge...

…şu Allah’ın hikmetine bakın: İkide bir Allah’a şükranlarını bildiren RTE Beyefendi’yi can evinden vurdu.

Öylesine vurdu ki; RTE’nin, İmralı’daki cani ile, daha da ileri giderek terör örgütünün ele başlarıyla MİT Müsteşarı’nı görüşmekle görevlendirdiği artık yadsınması olanaksız biçimde oraya çıktı.

Üzüm yerken bağcıyı (MİT yetkililerini) suçlamayalım.

Suçlanması gereken, daha önceki açıklamalarıyla kamuoyunu yanlış yönlendiren tek sorumlu Başbakan’dır.

***

Hâlâ bütün canlılığıyla belleklerde, gazete koleksiyonlarında yaşayan örnekler bu yargıyı kanıtlayacak değerdedir.

MHP lideri Bahçeli, hükümetin (Başbakan’ın) İmralı’daki ile görüşmeler yaptığını söyleyince; RTE, tam gaz hışımla, hiddetli cümlelerle Bahçeli’nin üzerine gitti ve… “İmralı ile görüştüğümüzü söyleyen bu iddiasını ispat edemezse şerefsizdir” demedi mi?

Dedi ama şimdi: Oslo’da, üstelik kendisini temsil etmekle görevlendirdiği, sonradan MİT Müsteşarlığı’na getirdiği Hakan Fidan’ı; İmralı’da saatler boyu görüştürdüğü ve Oslo’da sayısı 6’ya varan PKK ile pazarlığa oturttuğu ortaya çıktı.

İmralı ile görüşmelerde bir protokol imzalandığına dair haberler üzerine ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu; bu görüşmeleri ve protokolleri açıklamasını istediğinde Başbakan, “Devletin bazı kurumları bizden önce de bu görüşmeleri yapıyorlardı” diye, hükümetin doğrudan örgütle, İmralı ile temas kurmadığını içeren yandan çarklı yanıtlar vermedi mi?

Verdi ama şimdi; İmralı ile emri üzerine MİT Müsteşarı’nın PKK ile pazarlığa oturduğunu gösteren, internete düşen belge; RTE’nin kaçamak yanıtlarını yalanlıyor. PKK ile doğrudan pazarlığa oturduğu kanıtlanıyor.

***

Bu belgedeki konuşmalar, daha önce izlediğimiz kimi olayları, örneğin Habur rezaletini, örgütle birlikte -tabii hükümetten olur alarak- gizli servisin kotardığını ortaya koyuyor...

Dünyanın her devletinde gizli örgütler; ABD’de CIA, İngiltere’de MI6, Rusya’da eski adıyla KGB, hükümetten aldıkları emirle kimi zaman “kirli işler” tezgâhlar.

Ama bu tezgâhların gerçek sorumlusu, emir veren ve hesap vermesi gereken, hükümetlerdir.

Bizde de MİT’e, PKK ile görüşme, uzlaşma emrini veren Başbakan RTE’dir.

Terör örgütü Başbakan’a ne yapması gerektiğini söylüyor. PKK temsilcisi “Artık esas konulara girmemiz gerekiyor” diyor. Biz ateş kesiyoruz, tek taraflı eylemsizlik kararı alıyoruz. Kürt sorununda bir şeyler yapılacak deniliyor ama hiçbir şey yapılmıyor diye yakınıyor.

Dayatmalarını da sıralıyor: “Öcalan meşrulaştırılmalı, muhatap alınmalı. Seçim barajı indirilmeli.”

PKK’ye “Daha sistematik, daha yoğun bir müzakere ve görüşme sürecinin devam ettirilmesinden yanayız” diye güvence veriliyor ve…

…gizli kapaklı, hatta hükümet üyelerinin tümünün bilgisi olup olmadığı kuşkulu görüşmelere umut bağlanmışken… birden örgütle pazarlık içerikli görüşmelerin metni ortalığı karıştırıyor. Pişmekte olan aşa soğuk su katıyor!

***

Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da demokrasi havarisi, Arap ülkelerinin lideri havasıyla konuşurken RTE; vakit buldukça elinde sürekli telefon, inkâr ettiği ve açığa çıkan, PKK ile görüşmelere nasıl bir kılıf uyduracağını araştırıyor olmalı.

Bir kez olsun, “evet, açıklanan sözler benimdir” diyen bir önceki Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in mert davranışını örnek alsın...

Kıvırmadan, “PKK ile gizli görüşmeleri ve pazarlık yapılmasını ben emrettim” deyiversin de...

...bir kere olsun Kasımpaşalılığını görelim, görsün millet!

\n\n