Bir diplomasi faciasının yıldönümü
Deniz Berktay
Son Köşe Yazıları

Bir diplomasi faciasının yıldönümü

11.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

BUGÜN, 1. Dünya Savaşı’ndaki son ateşkes anlaşmasının yıldönümü. Bildiğimiz üzere, 1. Dünya Savaşı’nda Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan’dan oluşan İttifak Devletleri, sayıları bir düzineyi geçen İtilaf Devletleri’ne karşı savaşmış, fakat 1918’in Eylül’ünden itibaren peş peşe çökmeye başlamıştı. Önce Bulgaristan, 30 Eylül’de mütareke imzalayıp savaştan çekilmiş, onun savaştan çekilmesiyle Trakya sınırına İtilaf Devletleri kuvvetlerinin dolması ve Almanya’yla kara bağlantısının kesilmesi üzerine Osmanlı tam bir ay sonra, 30 Ekim’de, Mondros Mütarekesi’yle savaştan çekilmişti. Osmanlı’dan sadece üç gün sonraysa, bünyesindeki halkların isyanlarıyla zaten dağılmanın eşiğine gelmiş olan Avusturya Macaristan İmparatorluğu havlu attı. Avusturya’nın mütareke imzalaması, Almanya’nın güneydoğu kanadını İtilaf Devletleri’ne açtığı için birkaç gün içinde Almanya, İtilaf Devletleri’nden ateşkes talep etmek ve 11 Kasım’da, Fransa’nın Compiegne Ormanı’nda mütarekeyi imzalamak zorunda kaldı. (Meselenin bize ilkokulda öğretildiği şekilde “Müttefiklerimiz yenilince biz de yenik sayıldık” cümlesiyle açıklanamayacağını Cumhuriyet okurları zaten biliyordur).

İşte bugün, Compiegne Ormanı’ndaki bu mütarekenin 107. yıldönümü. Uzun yıllardan beri Almanlara karşı bilenmiş olan Fransızlar, mütarekeyi deyim yerindeyse “tadını çıkara çıkara” imzalamış ve Almanya’yı küçük düşürmek için hiçbir fırsatı kaçırmamıştı. Alman delegeler, Compiegne’e vardıklarında, istasyonda Fransız mareşali Foch (“foş” okunur), Alman delegelerin karşısına çıkmış fakat onların tokalaşmak için uzattıkları eli havada bırakarak “Evet beyler, buraya niye geldiniz” diye sorar. Almanların, “Sizin mütareke teklifinizi duymaya geldik” demesi üzerine, “Yoo, bizim mütareke teklifimiz yok. Biz, savaştan gayet memnunuz” diye onları tersler. Süngüsü düşen Almanların, “Ama biz, memnun değiliz. Mütareke yapmak istiyoruz” demesi üzerine, “Aa, öyleyse siz bunu doğru ifade edin. Siz bizim mütareke teklifimizi değil, mütareke şartlarımızı öğrenmeye geldiniz” der ve elleri arkasında, yardımcısına seslenerek ona, Almanlara mütareke şartlarını okumasını söyler. Bunların hepsi çok ağır şartlardır. Ama o esnada ihtilallerle kaynamaya başlamış Almanya’yı temsil eden delegelerin bunları reddedecek hali yoktur.

Bu mütarekeler ve ardından gelen barış anlaşmaları, Almanya’da büyük tepkiye yol açacak ve II. Dünya Savaşı’na giden yolu hazırlayan etkenlerden biri olacaktır. İngiliz ve Fransızların, yenilen ülkelere hınçla davranması ve üzümü yemekten ziyade bağcıyı dövmeyi hedeflemeleri, Avrupa’yı çok daha bütyük çalkantılara sürükler.

Rusya’yla Ukrayna arasındaki savaşta tarafların tavırları, bana sürekli bu Compiegne Mütarekesi’ni hatırlatır.

Savaşın ilk aylarında Türkiye’nin arabuluculuğuyla çatışmalara son verme imkânı varken İngiltere’nin araya girmesi ve dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı Lizz Truss’ın “Putin’in imajını koruyacak hiçbir çözüm olmayacak” demesi, bu savaşın en az üç yıl uzamasına yol açan etkenlerden biri oldu.

Batı’nın Rusya’yı dünyanın diğer bölgelerinde yalnızlaştırma politikası da başarılı olmadığı gibi, Rusya’nın hem Çin’le hem de Hindistan’la ilişkilerinin bugünlerde daha da yoğunlaştığını görüyoruz. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik taleplerinin ağırlığı ve Putin’in açıkça Çarlık Rusyası’na özlem duyması da Avrupa’daki Rusya karşıtlarının elini kolaylaştırıyor. Sonuçta tarafların temelsiz talepleri aslında bütün tarafların kaybına yol açıyor. Umalım ki 2025’in sonuna yaklaştığımız bugünlerde taraflar 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcı ve sonundaki diplomasi hatalarından ders alsın.

İlgili Konular: #Rusya

Yazarın Son Yazıları

Batı ve Ukrayna savaşı

Ukrayna’da savaşın dördüncü yılı dolmak üzere ve her ne kadar taraflar savaşta yıpranmış olsa da savaşın yakın zamanda sona erme sinyalleri henüz güçlü değil.

Devamını Oku
23.12.2025
Balkanlar 30 yıl sonra hâlâ kırılgan

Bosna’daysa etnik grupların oranı dengedeydi. O nedenle buradaki savaş çok kanlı oldu. Bosna Müslümanları bizde zannedilenin aksine Türk değil, Osmanlı döneminde Müslümanlığı benimsemiş olan Slavlar idi (TBMM İnsan Hakları Komisyonu, 1992’de Bosna’ya giderken Boşnakları Türk zannettiği için, yanlarına tercüman almamış ve gerçek durumu anca Saraybosna Havalimanı’nda öğrenebilmişti!). Hırvat ve Sırpların arkasında Hırvatistan ve Sırbistan’ın olmasına karşılık Boşnakların yakın bir komşu desteğinden mahrum olması da onları mağdur etti.

Devamını Oku
16.12.2025
İbadete milli marşla başlamak

Bugüne gelirsek papanın İznik ziyaretinin kendisi de baştan aşağı dünya siyasetiyle ilgiliydi (bunu da geçen hafta yazmıştım).

Devamını Oku
09.12.2025
Papa ve Atatürk

PAPA XIV. Leo’nun gündemde epey yer kaplayan Türkiye ziyareti önceki gün sona erdi. Ne var ki gezinin gündemine ve yapılan açıklamalara bakacak olursak bu ziyaret, daha uzun bir süre gündemde kalacakmış gibi görünüyor.

Devamını Oku
02.12.2025
Papa, Türkiye’ye neden geliyor?

Ancak papanın gündeminde Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gibi konuların olduğu da basına yansıdı ki bu, ziyaretin yoğun siyasi nedenlerinin olduğunu ortaya koyuyor.

Devamını Oku
25.11.2025
Balkanlar yine rekabetin ortasında

Ukrayna’nın Karadeniz’deki liman şehri (ve de üçüncü büyük şehri) Odesa’yı görenler bilir: Bir zamanlar Osmanlı’nın Hacıbey Kalesi’nin olduğu fakat 1700’lerin sonunda Ruslar tarafından ele geçirildikten sonra tamamen yıkılıp yeni baştan inşa edilen Odesa’nın simgesi, limandan yukarı çıkan Potemkin Merdivenleri’dir.

Devamını Oku
18.11.2025
Bir diplomasi faciasının yıldönümü

Savaşın ilk aylarında Türkiye’nin arabuluculuğuyla çatışmalara son verme imkânı varken İngiltere’nin araya girmesi ve dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı Lizz Truss’ın “Putin’in imajını koruyacak hiçbir çözüm olmayacak” demesi, bu savaşın en az üç yıl uzamasına yol açan etkenlerden biri oldu.

Devamını Oku
11.11.2025
Vizesiz seyahate son

Koskoca Avrupa’da Türklerin vizesiz girebileceği topu topu altı ülke var: Belarus, Sırbistan, Bosna Hersek, Moldova, Arnavutluk, bir de Makedonya. Rusya’yla vizesiz rejim, 2015 sonunda Rus uçağının düşürülmesiyle askıya alınmış, aradan geçen sürede Türk-Rus ilişkilerindeki bütün yakınlaşmaya rağmen Ruslar bir daha vizesiz rejime dönmemişti. Rusya’nın saldırısına uğrayan, dört yıldır savaşta olan Ukrayna’ya girmekse artık hiç kolay değil.

Devamını Oku
28.10.2025
Ukrayna savaşı: Çok bilinmeyenli denklem

Rusya-Ukrayna savaşı hakkında ne zaman bir yerlerde konuşsam herkes şunu soruyor: “Hocam peki, ne zaman bitecek bu savaş?” Ben de naçizane, bu konuda kehanette bulunmanın zor olduğunu söyleyerek savaşın bitişinin birkaç etkene bağlı olduğunu ifade ediyorum.

Devamını Oku
21.10.2025
Ortadoğu gölgesinde Ukrayna

Sadece bizde değil, dünyadaki habercilikte de bir önceliklendirme sıralaması var...

Devamını Oku
14.10.2025
Avrasya Gündemi: Ruhban okuluna neden hayır?

Bildiğimiz üzere Türk vatandaşı olan Fener Patriği Bartholomeos, Trump’la görüşmesinde Türkiye’yi şikâyet etmişti (İngilizce ve Yunanca gazetelerdeki ifadeler ortada). Bartholomeos, Trump’a, 1971’de kapanan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması talebini iletmiş ve ardından ABD, bu konuyu yeniden Türkiye’nin gündemine getirmişti.

Devamını Oku
07.10.2025
Avrasya Gündemi: Yurtdışı oylarıyla kazanılan seçimler

ABD’de Trump’ın iktidara gelmesiyle birlikte Avrasya coğrafyasında ABD ile Rusya arasındaki çekişmenin azalacağı tahmin edilirken son gelişmeler tam tersine işaret ediyor.

Devamını Oku
30.09.2025