Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Özür, Tamam da Kim Dileyecek? (4)
Daha önce de belirtildiği gibi İsmet İnönü bazı konularda Atatürk’le anlaşmazlığa düşerek başbakanlıktan istifa edince bu göreve 25 Ekim 1937 günü Celal Bayar getirilmişti. “Dersim kıyımı” üst başlığı altında toplanan olaylar Bayar’ın onayıyla 2 Ocak 1938 günü başlayan ve 17 Ağustos 1938’e kadar süren 2. ve 3. Tunceli harekâtı sırasında gerçekleşmiştir. Sivil halka karşı uygulanan kıyımlar, yüzlerce ailenin yerinden yurdundan edilerek zorunlu göçe zorlanması, kız çocuklarının ailelerinden koparılarak subaylara evlatlık olarak verilmesi gibi insan hakları ihlallerini önceki yazılarımızda dile getirmiştik. Bu uygulamalar Dersim halkından 76 yıl sonra da olsa mutlaka özür dilenmesini zorunlu kılmaktadır.
Peki, bu özrü kim dileyecektir?
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan 1945 yılına kadar 22 yıl, aynı dönemde dünyanın birçok ülkesinde de benzeri görülen parti-devlet rejimiyle yönetilmişti. Bu rejimin en önemli özelliği, parti ile devletin giderek kaynaşması, parti politikalarının doğrudan devlet politikaları olarak yürürlüğe girmesidir. Dersim kıyımı da olumlu ya da olumsuz tüm diğer olaylar gibi o yıllarda uygulanan devlet politikasının bir sonucudur. 22 yıl süren o dönemin CHP’sini günümüz CHP’siyle özdeşleştirmek yanlıştır. Çünkü parti-devlet rejimlerinde parti, bünyesinde çeşitli akımları barındırır. Nitekim çok partili rejime geçildikten sonra CHP içindeki farklı akımlar çeşitli adlarla örgütlenmişlerdir.
Başbakanlığı 25 Ocak 1939’a kadar süren Celal Bayar altı yıl sonra CHP’den istifa edecek, üç arkadaşıyla birlikte 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’yi kuracaktır. Arkadaşlarından Adnan Menderes 1931 seçimlerinde Aydın’dan seçilmiş bir CHP milletvekiliydi. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) Birinci Dönem Konya milletvekili seçilen Refik Koraltan 8 Eylül 1921 - 31 Temmuz 1922 tarihleri arasında Yozgat İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’na getirilmiş, II. Dönem’de yeniden Konya milletvekili olarak TBMM’ye girmişti. Bu dönemde 8 Aralık 1923 -5 Şubat 1924 tarihleri arasında İstanbul İstiklal Mahkemesi üyeliğinde görevlendirilen Koraltan III. ve IV. Dönem Konya milletvekilliği yapmış 1935’e kadar Meclis’te kalmıştı. Koraltan, on yıllık Demokrat Parti iktidarı boyunca TBMM Başkan-lığı görevinde bulunmuştur. 9 Aralık 1955 - 20 Haziran 1956 tarihleri arasında DP iktidarının Dışişleri Bakanı olan Fuat Köprülü de 1935-1946 yılları arasında CHP milletvekiliydi. 1957 yılında DP’den istifa ederek Hürriyet Partisi’ne katılmıştır.
Daha sonra biri cumhurbaşkanı, biri başbakan, biri TBMM başkanı biri de dışişleri bakanı olan bu siyasetçiler bünyesinde yer aldıkları devlet partisi CHP’nin uyguladığı tüm politikalara oylarıyla ortak olmuşlardı.
Bu arada Dersim harekâtı boyunca askere komuta eden Mareşal Fevzi Çakmak’ı da unutmamak gerekir. Mareşal, 1946 seçimlerin-de Demokrat Parti listesinden bağımsız aday olarak VIII. Dönem İstanbul milletvekili seçilmişti. Daha sonra Celal Bayar’la anlaşmazlığa düşerek DP’den istifa etmiş, 19 Temmuz 1948’de Osman Bölükbaşı ile birlikte Millet Partisi’nin kurucu üyeleri arasında yer almıştı.
Dersim kıyımı sırasında sivil halka karşı uygulanan şiddete, insan hakları ihlallerine sessiz kalan, daha da ötesinde Celal Bayar gibi 2. ve 3. Dersim harekâtının başsorumlusu olan bir siyasetçi daha sonra parti değiştirdi diye dilenmesi gereken özre ilişkin muafiyet kazanabilir mi?
AKP, “CHP Dersim halkından özür dilesin!” diye bastırıyor, bir bölge halkının acısı üzerin-den oy avcılığı yapmak istiyor. Örnek olarak da eski Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP il başkanları toplantısında dilediği özrü gösteriyor. Ne bu özrün, ne de CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun televizyondaki bir tartışma sırasında partisi adına dilediği özrün “hoş jestler” olmak ötesinde bir değeri, geçerliliği, etkisi yoktur.
Dersim’de insan haklarını ayaklar altına alan parti-devlettir. Eğer devletin sürekliliği boş bir kavram değilse özür dilemesi gereken de devlettir. TBMM çatısı altında her partiden eşit sayıda milletvekiliyle bir “Dersim/Tunceli hakikatler komisyonu” kurulmalı, Dersim’e ilişkin tüm arşivler açılarak bu komisyonun bilgisine sunulmalıdır. Komisyonun hazırlayacağı rapor doğrultusunda, TBMM Genel Kurulu’nun oylarıyla, devlet Dersim halkından özür dilemelidir.
Bunun başka bir yolu, yöntemi yoktur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu