Kurban-1

11 Aralık 2008 Perşembe

GEÇEN Şeker Bayramında kültürel erozyona parmak basarak Şeker Bayramının gerçek ve dört dörtlük adının Ramazan Bayramı olduğunu büyük bir kararlılıkla bildiren İslamcı iktidarın başı RTEye bu kez fırsat vermeden Kurban Bayramını ve Kurbanı Orhan Hançerlioğlunun İnanç Sözlüğünden öğrenelim:

Kurban Bayramı: İslamda kurban kesimi için saptanan zilhicce ayının onuncu gününden başlamak üzere dört gün süren dinsel bayram.

Kurban: Genel inanç. Tapım gereği ya da bir adağı yerine getirmek için kesilen insan ya da hayvan. Kurban, paleolitik çağdan beri doğaüstü güçlere hoş görünmek, onlardan kötülüklere engel olmalarını istemek, yerine getirdikleri bir istekten ötürü teşekkür etmek için gerçekleştirilmiş dinsel bir törendir. Tarihsel süreçte sadece insan ve hayvan kesmek yoluyla değil, çeşitli sungular sunmak yoluyla da gerçekleştirilmiştir.

En ilkel inançlardan en gelişmiş dinlere kadar tüm doğaüstü tapımında ortaktır. Kurban kurumunun kaynağı üstüne çeşitli varsayımlar ileri sürülmüştür. Örneğin Robertson Smithe göre, kurbanın amacı, insanla tanrısı arasında bir hısımlık bağı kurmak için bunları yenen kurbanın etinde birbirine karıştırmaktır. Kimi incelemeciler de kurbanın, tanrıların beslenmesi gerektiği inancından doğmuş olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Lods, İsrail adlı yapıtında şöyle der: Gezerde içlerinde yeni doğmuş çocukların cesetleri bulunan küpler keşfedilmiştir. Bu iskeletlerin hiçbiri sekiz günlükten fazla değildir. Bu yeni doğmuş çocukların hep aynı yaşta olmaları bu cesetlerin o yerin tanrısına kurban edilmiş, ilk doğan çocuklar olduğu düşüncesini uyandırmaktadır.

İlk doğan çocukların kurban edilmesinin, ilk ürünün daha bol ürün vermesi için tanrıya ait olduğu düşüncesinden doğduğu da ileri sürülmüştür.

Nitekim hak kurbanı adı verilen bu anlayış hemen bütün ilkellerde saptanmıştır. İlkellerde elde edilen ilk ürün, ilk av doğaüstü gücün hakkıdır. Bu ilk ürün ve ilk avları doğaüstü güçten sonra toplumun şef ve rahipleri yerler, kalanı toplum halkına paylaştırılır.

Devamı yarın!

Yörük sırtından kurban kesmek!

DİCLE Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emrullah Güney, Diyarbakırdan Anadolunun içlerine Nevşehire doğru bakıp, Türkiyenin acı gerçeği sadaka kültürünü yorumluyor:

Benim köylü yurttaşım varsın Kapadokya platosunda, sıfırın altında 20 derecede titresin, donsun. Varsın kilosunu 2 liraya mal ettiği patatesi tüccar 25 kuruşa bile almasın. Vergisini versin, çocuğunu kutsal vatan savunmasına göndersin; şehit olursa da cenazesini kaldırsın! Ama öte yanda da kentlerin varoşlarındaki doymak bilmez bir aç gözler topluluğu, belediyelerin verdiği sadaka kömürle ısınsın, sadaka bulgurla beslensin. Bir kış boyunca yakacağı 50 çuval da olsa, 200-500 çuval istesin. Bu açgözlülüğün bedelini kim öder peki? Tabii ki ürünü para etmeyen köylü; Nevşehirdeki köylü, Anadoludaki köylü. Halkım, böyle durumlar için filozofça sözler yaratmıştır: Komşu bağından sepet doldurmak gibi, Yörük sırtından kurban kesmek gibi... Malum belediyelerin icraatını tam karşılayan bilgece sözlerdir bunlar.

 

Adalar

Ahmet Önen: Avrupa Birliği, Kıbrısı istiyormuş. İmralıyı verelim; bir taşla iki kuş vurmuş olurlar!

İşbirliği

Hamza Saykan: ABD Irak’tan çekilirken yakın işbirliği yaptığı bin beş yüz kişiyi götürecekmiş. Bizden de bir iki kişi götürse ne iyi olur!

Tersine

Ahmet Çuhacı: “Televoleci ekonomi profesörleriyle futbol yorumcularının dediklerinin yüzde 90ının tam tersi çıkıyor!

 

Kilo

Engin Balım: Bir kilo pamuk mu daha ağırdır yoksa bir kilo demir mi? Herkes aynı dese de kafanıza düştüğü zaman anlarsınız!

Yağmur Deniz

Bir kurbahlık koyun türküsü:

Her yıl kriz olsa!

- Bayramınız

kutlu olsun...

“Elleriniz

kanlı olmasın!”

Dolap çevirmelerine engel olmazsan,

dolap beygirliği düşer payına!

 

Yüksek Yerilim Hattı

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nasır mıymış? 5 Şubat 2009
Gladyo 29 Ocak 2009
İse 22 Ocak 2009

Günün Köşe Yazıları