Güzel dünya düşleri…

07 Mayıs 2022 Cumartesi

Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde” romanında, üç kafadar, Yusuf, Pehlivan Ali ve Hasan, Çukurova’ya doğru kıvrılarak yol alan trenin penceresinden meraklı gözlerle bakıp para kazanma düşleri kurar. Trende tanıştıkları Veli, şehri onlardan önce keşfetmiştir. Patozda çalışmış, ağanın sömürüsünü görmüş, işçilerin örgütlü eylemine tanık olmuştur. Veli, üç arkadaşa insan öğüten canavar patoz makinesinin “ejderhalar gibi soluduğunu” anlatır: “Bir tarihte, patozda çalışıyoruz. Patoz, eski patoz. Dört buçuk ayak, kırk beş kişilik. Lakin ırgat başı kansız mı kansız. Şu kadarcık merhamet arama!” 

Pehlivan Ali, Veli’nin anlattığı patozu gözünde canlandırmaya çalışır. Onun devasalığına hem hayret eder hem de güler geçer. Ancak patozla çalışmak, Çukurova’nın kırk derece sıcağında saatlerce saman tozunun içinde nefes almadan kalabilmek zor iştir. En küçük hatada insan kendini makinenin bıçakları arasında bulabilir. Aradan epey zaman geçer. Pehlivan Ali de tarlada çalışanlardan biridir artık! Derken patozdan çatırtı gelir ve derin bir sessizlik olur. Pehlivan Ali bacağını kasığına kadar makineye kaptırır. Ağa ise onu hastaneye götürmek yerine kaçmayı tercih eder. Pehlivan Ali’nin, makinece belirlenen trajik sonu, kâğıt para karşısında insan hayatının hiçbir değeri olmadığını gösterir bize. 

***

Oysa bu ülkenin tarımda daimi ya da geçici olarak çalışan emekçileri uzun zamandır sadece bacaklarını değil, kollarını da kaptırmış durumda. Ekonomik krizin derinleşmesiyle borç batağına saplanan, hacizlerden nefes alamayan çiftçi neredeyse üretim yapamayacak halde... Gübre alamadığı için ekinini duayla yetiştirmeye mecbur kalan üreticiler günbegün tarımdan uzaklaşıyor. Halbuki insanlık tarihi, tarım, üretim ve gıda üçgeninde kendine alan açtı ve ilerledi. Şimdilerde ise tarım için belirlenen bir politikanın olmayışı çiftçiyi topraktan koparıyor. Nitekim kentleşmenin artışıyla birlikte yeni nesil kendine tarım arazilerinde değil de büyük şehirlerde bir yaşam alanı oluşturmaya, bir gelecek kurmaya çalışıyor. Uçsuz bucaksız tarlalar artık orta yaşın üstündeki kuşağa emanet! Diğer taraftan tarım ve hayvancılık serbest piyasa koşullarına terk edilemeyecek kadar stratejik bir alan. Yoksa yakın tarihte dünyaya egemen olan kıtlıktan nasibimizi almamız muhtemel. Rant uğruna gündelik hayatını sürdüren siyasetin zaten emekçiyi ölüme terk eden gelenekselleşmiş anlayışla kol kola girip milyonları açlığa sürüklemesi kaçınılmaz gibi görünüyor.      

***

“Önce ekmekler bozuldu” demişti Oktay Akbal ağabeyimiz. Her şeyin talan edilmesine, içinin boşaltılmasına, ezilip geçilmesine karşı çıkmıştı. Ekmeklerin gerçekten bozulduğu günleri görmedi. İyi ki! Artık temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmanın giderek imkânsız hale geldiği bir dönemde yaşıyoruz. Pek çok aile için hammadde fiyatına satılan merdiven altı ya da uygun olmayan koşullarda üretilen gıda maddeleri, yahut taklide varan yiyecek, artan enflasyon nedeniyle daha cazip görünüyor. Günümüzde TÜİK verilerinde bile enflasyon artışındaki yükseklik ortada. Bu da yoksulluğun öncelikli olmaktan çıkıp açlığın ön plana geçtiğini gösteriyor. Yığınlar, yaşamak için çaresizce uygun koşullarda üretilmeyen gıda maddelerine sarılıyor. 

***

Geçen hafta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Kars’ın Susuz ilçesinde tohum dağıttı. Orada bulunan çiftçiler, “Toprak Mahsulleri Ofisi’ne para yatırmışız. Ama tohumumuz mayısın 25’inde verilecek. Biz mayısın 25’inde verilen tohumu ne yapalım?” diyor. Aslında Tunç Soyer, dünyada artan gıda krizine karşın ülkemizdeki sancılı duruma dikkat çekmeye çalışıyor. Ne yazık ki çiftçinin elinde tohumun dahi olmayışı yaşadığımız büyük sorunu bize gösteriyor. 

***

Orhan Kemal, “Baba Evi” romanında, “Ey açlık! Seni midemde, iliklerimde, kanımın yuvarlarında duydum. Ve sen, benim iyi, benim koruyan ve merhametli olan soyum, insan soyu, sen sonsuz tokluğu fethedeceksin!” diyordu. Günün birinde Orhan Kemal’in güzel dünya düşlerinin gerçekleşmesi mümkün olacak mı dersiniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gelip geçenler... 4 Mayıs 2024
Çocuk işçiler... 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları