Parliament - Tahrir - Puerto del Sol
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

Parliament - Tahrir - Puerto del Sol

23.05.2011 04:00
Güncellenme:
Takip Et:
\n\n\n

Kasım ayında Avrupada, en yoğun biçimiyle de Londrada Parliament Squaredeydi, aralıkta Tunusta ortaya çıktı, ocakta Tahrir Meydanı ve giderek Arap Baharı denen olayıyarattı, geçen hafta yeniden Avrupadaydı: Önce Madrid-Puerto del Sol, Barselona, Portekiz, Lizbon-Porto Batelha, Roma. Milano Floransa, Berlin

\n

Enerjisini gençlik eylemlerinden alan bir protesto dalgası Avrupa ve çevresini sarsmaya devam ediyor. Neoliberalizme, yolsuzluklara, yozlaşarak artık yalnızca düzeni onaylama ritüeline dönüşen bir demokrasiye karşı yükselmeye devam eden bu dalga 1980lerde başlayan uzun gericilik döneminden artık çıkılmakta olduğuna ilişkin umutları da güçlendiriyor.

\n

Puerto del sol(ution)

\n

Protesto eylemleri, geçen hafta, İspanya genel ve yerel seçimlere hazırlanırken Madridde başladı, hemen, Valencia, Zaragoza, Barselona, Palma di Majorka gibi kentleri de etkisi altına alarak yaygınlaştı. Londrada İspanya Konsolosluğunun kaldırımlarına kadar ulaştı. Ağırlıklı olarak gençlerden ve işsizlerden oluşan ve eylemlerini Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinden de yararlanarak düzenleyen göstericiler Madridin Puerto del Sol meydanını işgal ettiler. Toplum polisinin seçim propaganda yasağını bahane ederek meydanı boşaltmaya kalkması, katılımcı sayısının artmasına neden oldu. Göstericiler, seçimlere katılan partileri desteklemediklerini, bu nedenle seçim yasaklarına aykırı davranmadıklarını ileri sürerek meydanda kalmakta ısrar ettiler (Associated Press 19/05/11).

\n

Göstericiler, İspanyada iki partili düzeni sürdüren seçim sisteminin değişmesini ve sosyal hizmetlerde yapılan kesintilere son verilmesini istiyorlar. Seçimleri, sosyalist parti, muhafazakâr parti, kim kazanırsa kazansın artık fark etmiyor. Uluslararası sermayeye güven vermek için her ikisi de kesintileri hızlandırmaya karar vermiş bulunuyor. Bu kesintilerin de genelde yüzde 22, gençler arasında yüzde 45 düzeyinde seyreden işsizlik oranını daha da arttırması kaçınılmaz olduğundan, göstericiler düzen partilerine oy vermek istemiyor, seçimleri boykot ediyorlar. Göstericilerden, bir antropoloji öğrencisi, Luise de Pinidorun vurguladığı gibi gençler sebep olmadıkları bir krizin faturasını ödemek istemiyorlar (The Guardian 19/05/11). Ayrıca yolsuzluklardan da artık bıktıklarını dile getiriyorlar.

\n

Puerto del Sol metrosunun duvarına, İspanya şirket değildir. Biz de köle değiliz yazan protestocular, meydanın adını da Puerta del Soldan Puerto del Sol(ution), çözüm limanı olarak değiştirdiklerini söylüyorlar.

\n

İzlanda - Mısır - İspanya

\n

Daha önce de birçok kez vurguladığımız gibi, bu gençlik hareketleri dalgasının evrensel-uluslararası-enternasyonalist bir boyutu var (Mısır da yaşananları emperyalizmin tezgâhı sananlar, gözlerini emekçi sınıfların değil de egemen sınıfların kapasitelerine dikmiş olduklarından bu boyutu hiç göremiyorlar). Bu boyut Wisconsin direnişinde de kendini göstermişti. Porto del Sol(ution)da da iki biçimde gösteriyor.

\n

Birincisi; The Guardian (İngiltere), Expresso (Portekiz), El Economista (İtalya), İspanyada başlayan olayın hızla, Avrupanın Lizbon, Paris, Londra, Roma, Berlin ve Brüksel gibi kentlerine yayıldığını, meydanlarda gösterilerin yapıldığını, kampların kurulduğunu bildiriyorlar. İtalyadaki hareket, adını ve taleplerini doğrudan İspanyadan alıyor: Reale Democrazia Ola (Gerçek Demokrasi Şimdi).

\n

İkincisi; mali krizin ve IMFnin pençelerinde kıvranan İzlandada 2008 yılının Ekim ayının dondurucu soğuğunda bir gün Torfarson Hörder, başkent Reykjavikte parlamento binasının önüne geldi gitarını çıkardı, önce çalıp şarkı söylemeye başladı; arkasından da yoldan geçenleri, gelip sıkıntılarını konuşmaya davet etti. Böylece başlayan bir dalga kısa sürede hükümeti devirdi, halkın verdiği vergilerle bankaların kurtarılmasını engelledi. Porto del Sol(ution) meydanında kamp kuranları temsil eden Democracia Real Ya! (Gerçek Demokrasi Şimdi) hareketi İzlandayı anıyor; şakayla karışık büyüyünce biz de İzlanda gibi, olmak istiyoruz diyor (El Pais, 15/05/11). Der Spiegel de Porto del Solda kamp kuran gençlerin kendilerini Tahrir Meydanı’ndakilerle karşılaştırdıklarını, onlardan esinlendiklerini aktarıyor (15/05).

\n

‘Gerçek \t\tDemokrasi’

\n

Meydanlara toplananlar, kamplar kuranlar, Gerçek demokrasiderken ne demek istiyorlar? Birincisi bu kastettiklerinin liberal demokrasi olmadığı kesin. Bunu yalnızca, kesintilere karşı çıkmalarında, duvarlara İspanya şirket değildir yazmalarında görmüyoruz. Gerçek Demokrasi Şimdihareketinin bir de manifestosu var: (http://democraciarealya.es/?page_id=814).

\n

Manifesto Biz sıradan insanlarız diye başlıyor; kimimiz ilerici, kimimiz muhafazakâr, kimimiz siyasi, kimimiz apolitik diye devam ediyor. Sonra, yozlaşmış, iş çevrelerinin, bankerlerin, politikacıların, bu sıradan insanın yaşamını cehenneme çevirdiğini, buna karşılık sesini susturduğunusaptıyor. Manifesto bu durumu değiştirmek, yeni ve daha iyi bir toplumu hep birlikte kurmak gerektiğini vurguluyor. Arkasından dokuz talep ileri sürüyor.

\n

Ben bunların en çarpıcılarına değinmekle yetineceğim: “İleri bir toplumun öncelikleri, eşitlik, ilerleme, dayanışma, kültürlerin özgürlüğü, gelişmenin sürdürebilirliği, halkın refahı ve mutluluğu olmalıdır. Barınma, çalışma, kültür, sağlık, eğitim, siyasi katılım, bireyin özgürce gelişmesi ve tüketicilerin korunması insanların temel ve onlardan alınamaz gerçek haklarıdır. Günümüzde hükümetler ve ekonomik sistem bunları gerçekleştiremiyor, hatta insanın gelişmesini engelliyor. Bugünkü sistemin temel amacı ve iradesi, toplumsal verimliliği ve refahı umursamadan para biriktirmektir. Vatandaşlar bizim gereksinimlerimize ilgisiz bir azınlığı zenginleştiren bir makinenin çarklarıdır. Bizsiz bunların hiçbiri var olamaz. Demokrasi halka aittir. Yönetime, bizi gerçekten temsil edenler gelmelidir (vurgular bana ait).

\n

Bunlar söyledikleri. Yaptıklarına bakınca da Mübareki deviren, Tahrir meydanının yankıları hemen kendini gösteriyor. Göstericiler, meydana gelirken kendi yataklarını, uyku tulumlarını, çadırlarını getiriyorlar. Gönüllüler yiyecek içecek dağıtıyor. İletişim, gıda, temizlik, protesto eylemlerin araç-gereçlerinin tedarik ve yasal işler gibi gereksinimlere bakacak vatandaş komiteleri kuruyorlar”.

\n

Gerçek demokrasiisteyenler, liberal ekonomiyi, onu yaşatan liberal demokrasiyi istemiyorlar. Yeni düzeni birlikte kurmak istiyorlar. Bunun için yola çıktıklarını.. ilk olarak kendi yaşamlarını, meydan çapında bile olsa, devletin ve sermayenin dışında bir yerde kendi ortaklaşa çabaları ve dayanışmalarıyla kurmaya başlıyorlar.

\n

Bu protestolar, kamplar, uzun bir gericilik döneminden çıkışın, bu dönemde kaybedilen duyarlılıkları yeniden kazanma çabalarının ilk örneklerini sergiliyorlar. Bu sergilenenlerde, ilk köle ayaklanmalarından bu yana, özgürlük, eşitlik arayan kitlelerin hareketlerinin en temel özelliklerini hemen görebiliyoruz. Ama bunlar yeterli değil, bugününzamanına (teknolojiye, üretimin ve üreticilerin örgütlenme biçimlerine, proletaryanın duyarlılıklarına) uygun yeni biçimlerin de yaratılması gerekiyor. Henüz yeni dalganın başındayız; özgürlük eşitlik için hareketlenen kitleler (tarihin maddesi) zamanla bunları da bulacaklar. Bizlerede nereye bakacağımızı bilmek düşüyor.

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Yeni ‘model’ arayışında bir seçenek

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in neoliberalizmden farklı modeli, büyük güç rekabetine bakışı, “Çin mi kazanacak ABD mi” sorusunun ötesinde uzun vadeli bir stratejiyi yansıtıyor. 2026’ya girerken Çin modeli yalnızca çevre ülkelerin değil, merkez ülkelerin liderliklerinin de ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
25.12.2025
‘Ruh mühendisliği’

Türkiye, yıllardır siyasal İslam rejiminin “toplumsal ruh mühendisliği” projesinin baskısı altında yaşıyor.

Devamını Oku
22.12.2025
‘Erkeklik krizi’!?

Erkek fantezilerini meşrulaştıran faşist ve siyasal İslamcı ideolojilerle hesaplaşmadan algoritmaları suçlamak kolaydır ama asıl nedeni görünmez kılan politik bir kaçıştır.

Devamını Oku
18.12.2025
Birlik yoksa iktidar da yok

Sağın bu birlik refleksi, ideolojik bir tutarlılıktan değil, son derece sade bir siyasal sezgiden besleniyor: İktidarı istiyorsan yan yana duracaksın.

Devamını Oku
15.12.2025
UGS: Emperyalist-faşist moment!

ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’ne (UGS) bu kez emperyalizm ve faşizm kavramlarının ışığında bakacağım.

Devamını Oku
11.12.2025
2026’ya girerken: Yeni kapitalizm/ faşizm

Önümüzdeki dönem dünya siyasetini yalnızca büyük güç rekabeti değil; milliyetçi, hatta uygarlıkçı reflekslerle donanmış yeni bir “teknolojik kapitalizm” biçiminin, faşist ideolojinin küresel ölçekte (öncelikle de UGS’nin, “göç dalgaları altında kimliğini kaybeden, gerileyen uygarlık” olarak tanımladığı Avrupa’ya), dayatılması belirleyecek.

Devamını Oku
08.12.2025
2026’ya girerken militarizm ve faşizm

Pazartesi günü, 2026’ya girerken ABD ekonomisinin çok kırılgan, küresel ekonominin resesyon eşiğinde olduğunu vurgulamıştım.

Devamını Oku
04.12.2025
2026’ya girerken dünya ekonomisi

Dünya ekonomisi 2026’ya girerken resesyon sınırında (yüzde 3) yavaşlamaya devam ediyor, riskler ve büyüme önündeki engeller artıyor.

Devamını Oku
01.12.2025
‘Süreç’ gerçek değil!

“Komisyon”, hukuki, idari ve anayasal bir zeminden yoksun.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Evrenin yeni efendileri’

The Economist 1990’larda, bir sayısında, finansallaşma başlarken 10 dev ABD bankasını kastederek “evrenin yeni efendileri” diyordu. Bu bankalar dünya borç piyasasında egemendi.

Devamını Oku
24.11.2025
Arjantin’de Milei zaferinin şifreleri

Serbest piyasa Ayetullahları sevindiler...

Devamını Oku
20.11.2025
Küresel Organize Suç Endeksi ve Türkiye

Küresel Organize Suç Endeksi’nin 2025 raporu açıklandı. Türkiye 2020’de 6.9 puanla 12. sıradayken bugün 7.2 ile 10. sıraya yükselmiş. Küresel ortalama 5.08. Bu endeks, sadece mafyanın gücünü ya da kaçakçılık hatlarını ölçmüyor; devlet içi yapılardan finansal suçlara, yargı bağımsızlığından ekonomiye sızmış suç ağlarına kadar geniş bir tabloyu ortaya koyuyor.

Devamını Oku
17.11.2025
COP30: Gel de kötümser olma

Küresel ısınma üzerine “Taraflar Konferansı” (COP30) Brezilya’da toplandı.

Devamını Oku
13.11.2025
Demokrasi ve emperyalizm

Emperyalist sistemin ABD, AB gibi merkezlerinin Türkiye gibi çevre ülkelerle ilişkilerinde demokrasi arzusu hiçbir zaman gerçek bir faktör olmadı. Bu ilişkiler her zaman çevre ülkenin ekonomik, jeopolitik açıdan kullanılabilir olma ilkesine dayandı.

Devamını Oku
10.11.2025
Mamdani, panik ve umut

Trump’ın başkanlığından hoşnut olmayanların oranı yüzde 60’ı geçti.

Devamını Oku
06.11.2025
Busan’da ‘büyük resim’

Busan’daki Trump-Şi zirvesi, yalnızca iki ülke arasındaki ticaret savaşında geçici bir ateşkes anlamına gelmiyor; aynı zamanda, 21. yüzyılın jeopolitik dengelerinde güç, liderlik gibi kavramların yeniden tanımlandığı bir döneme işaret ediyor. Zirvenin sonunda Trump’ın “12 üzerinden 10’luk bir görüşme” sözleri, Şi’nin ise “Dev gemiyi birlikte yönetiyoruz” vurgusu, ”yeni” bir durumu sergiliyor: Amerika artık “tek süper güç” değil.

Devamını Oku
03.11.2025
Noktaları birleştirmek

Gözlerimizi gerçeğe açmamız gerekiyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Teknoloji, oligarşisi ve faşizm

Z kuşağının emeğin, doğanın, LGBTQ ve kadın haklarının değersizleştirilmesine, ırkçılığa gözetim kültürüne ve kurumsal otoriterliğe karşı zaman zaman isyana varan direnişi, yalnızca bir kuşak çatışması değil, sermayenin denetim kapasitesini sınırlayan tarihsel bir başkaldırı biçimi. Tam da bu nedenle, işletmelerinde kontrolü yitirme korkusu, teknoloji sermayesini giderek demokrasi düşmanı, hatta faşizan reflekslere sürüklüyor.

Devamını Oku
27.10.2025
İsyan ve kriz çakışmaya başladı

İsyan ve ekonomik kriz dinamikleri tarihte zaman zaman çakışıyor.

Devamını Oku
23.10.2025
Yine bir finansal krizin eşiğinde

Geçtiğimiz günlerde, Altın 4 bin dolara ulaştı, piyasalarda “Borsa aşırı değerli” uyarıları sıklaştı. Jamie Diamond, Warren Buffet gibi ünlü yatırımcılar bu durumun sürdürülemezliğine işaret ediyorlar.

Devamını Oku
20.10.2025
Gazze’de ateşkes

Gazze’de savaşın yerini alan ateşkes, ilk bakışta bir nefes alma imkânı sundu.

Devamını Oku
16.10.2025
‘Yapılamaz’ kültü (The cult of can’t)

Cuma günü, Aurelien adlı bir yazarın “The cult of can’t” başlıklı denemesine rastladım. Perşembe yazımı okumuş olanların ilgisini çekeceğini düşünerek özetliyorum.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Aydınlanma’nın alacakaranlığında...

Kapitalizmin merkezlerinde (Anglosakson dünyada) uzun yıllar küreselleşmenin, teknolojinin (özellikle internet ve dijitalleşme) bizi “bugünden daha iyi” (özgür, demokratik, bolluk) günlere taşıyacağı anlatıldı.

Devamını Oku
09.10.2025
Bazen bir fotoğraf bin sözcüğe bedeldir

Bu kez şanslıyım, önümde iki fotoğraf var. Meclis’in açılışında ve akşamında verilen davet sırasında çekilmiş bu fotoğraflar bugünkü siyasi şekillenmenin, “sağını-solunu”, çok güzel betimliyorlar.

Devamını Oku
06.10.2025
‘Gizli (stealth) sömürgecilik’ ve Türkiye

Cumhurbaşkanının ABD ziyareti, MAPEG’in, 33 ilin topraklarını doğrudan madencilik yatırımlarına açması emperyalizm tartışmalarını yeniden canlandırdı.

Devamını Oku
02.10.2025
‘Aynanın’ öte yanında

Bilimde bazen bir sıçrama yalnızca araştırmacıların dar çevresini değil, tüm insanlığın geleceğini etkiler. 2020’de DeepMind’in geliştirdiği AlphaFold sistemi böyle bir andı.

Devamını Oku
29.09.2025
Yapay zekâ dünyayı yutuyor

“YZ dünyayı yutuyor” artık abartılı bir iddia değil.

Devamını Oku
25.09.2025
Güney Avrupa’da demokrasiye geçiş

Tsiridis’in çalışmasının en güçlü yanı, somut tarihsel analizleri belgelerle destekleyerek sivil toplumun (çoğunlukla göz ardı edilen) rolünü vurgulaması.

Devamını Oku
22.09.2025
Üzüm üzüme bakarak...

Dünya siyaseti ve ekonomisi, daha önce hiç görülmemiş bir biçimde birbirine benzeşen güç dinamikleriyle şekilleniyor.

Devamını Oku
18.09.2025
İsrail Gazze’de ne yapıyor?

Gazze’de yaşananlar, uluslararası medyada sıklıkla “çatışma”, giderek soykırım olarak tanımlansa da Prof. Jiang Xueqin olanların arkasında çok daha karanlık bir gerçeğin yattığını söylüyor.

Devamını Oku
15.09.2025
11/9/01: Nereden nereye

ABD yönetimi, yeni savunma stratejisi raporunu, (QDR2001), 11 Eylül 2001 “olayının” tozu yatışmadan açıklamıştı.

Devamını Oku
11.09.2025
Endonezya’da isyan

Endonezya, yaygın protesto gösterileriyle sarsılıyor. Başkent Cakarta’dan ülkenin dört bir yanına yayılan bu olaylar, sadece yerel bir huzursuzluk değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin çevre ülkelerde yarattığı derin eşitsizliklerin, devlet şiddetinin bir ürünü. İsyanın temelinde rejimin tüm kilit kurumların, parlamento dahil, içini boşaltmasıyla, demokratik haklarını kaybetmekte olduklarını hisseden geniş kitlelerin tepkisi yatıyor.

Devamını Oku
08.09.2025
Küreselleşmeden sonra, üç fotoğraf

“Küreselleşme” yerini parçalanmaya bırakıyor, bir yeni-jeopolitik şekilleniyor.

Devamını Oku
04.09.2025
ABD’de faşizm ve direniş

Trump, seçim kampanyası boyunca, diktatör olmak dahil tüm arzularını açıkça söyledi. Dahası, Heritage Foundation “Project 2025” başlığı altında 900 sayfalık bir faşist devlete geçiş programı yayımladı. Bu program, devlet bürokrasisindeki özellikle de güvenlik bürokrasisindeki, “kurumsalcıları” ve “anayasalcıları” tasfiye ederek yerlerine başkana sadık olanları atamayı planlıyordu.

Devamını Oku
01.09.2025
Eski olguya yeni kavram

Uluslararası ilişkiler alanında yeni bir kavram var: “Ekonomik zorlama çağı” (Foreign Affaires).

Devamını Oku
28.08.2025
‘Yıllık yüzde 20 büyüme hızı’ ve diğer fanteziler

Peki bu “ekonomik patlama” yaşanırken, insanların yerini YZ ajanları alırken, artan çıktıyı karşılayacak, kârların gerçekleşmesine, alınacak yatırım kararlarına kaynak olacak tüketici talebi nereden gelecek?

Devamını Oku
25.08.2025
Buradan nereye?

Rejim, seçimlerde kaybettiği belediyeleri geri alıyor, CHP’li belediyelerin liderliklerini tutukluyor, CHP’de Özgür Özel liderliğini tasfiye etmeye çalışıyor.

Devamını Oku
21.08.2025
Bir gün, Spinoza sinagoga girer...

Amsterdam’da 1656 yılının temmuz ayında, 23 yaşındaki Baruch Spinoza, Avrupa’nın en güçlü sinagogunun önünde durdu, içeri girmeden derin bir nefes aldı.

Devamını Oku
18.08.2025
Başkan başkenti ‘geri almış’

ABD ekonomisinde, stagflasyon, “konut krizi” kaygıları artarken Trump, Ulusal Muhafızları, Washington DC sokaklarında konuşlandırdı...

Devamını Oku
14.08.2025
‘Hazırlıksız yakalandık’

Yaygın sıradanlaşmış, “veri hırsızlığı, sahte diplomalar (hoş değilmiş ama kazanç helalmiş), sahte imzalar” eşit (etnik) vatandaşlık topolojisi gibi çürüme semptomları üzerinde düşünürken aklıma eski bir yazımın başlığı geldi: “Hazırlıksız yakalanacağız”.

Devamını Oku
11.08.2025