‘Karanlık zamanlar’dan geçerken
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

05.11.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Şunu hemen söylemeliyim ki dar zamanlarımda Kant’ı, sevinçli/ kederli anlarımda da Çehov ve Sait Faik’i okurum; bana şifa getirip çözüm önerdiklerinden değil ama eşlik edebilecek bir duyguyu/düşünceyi taşıdıklarından onları yol arkadaşı yaparım kendime. 

Elbette ki sözünü ettiğim; beni onlara çekenin, kendi çağlarına tanıklık etmiş olmalarıdır. Bir bakıma da şunu söyleyebilirim; zamanın ruhunu kavrayış/ aktarış/yansıtış bilinçleridir bana güven verip yaşantıma ivme kazandıran. 

Hele şu günlerde... İçinden geçtiğimiz “karanlık zamanlar”da iyi düşünen, doğruyu yansıtan bakışa ne çok gereksinmemiz var. 

Bir Bakışı Solduran adını verdiğim deneme kitabım nicedir yayımı için mayalanmayı bekliyordu. Şimdilerde buna dönüp yazdıklarıma göz attığımda, o “karanlık zamanlar”ın derin izlerini gördüm. Belki de bugün beni Hannah Arendt ile Martin Heidegger aşkını bir anlatı olarak yazmaya yönelten duygu da işte o içinden geçilen zamanlardaki duygu/ düşünce filizlenmelerinin neleri ortaya çıkarabileceğiydi. Evet, öyle de yaptım. Onları da okudukça bu anlatıyı her gün en az iki bölüm yazarak yol aldım. 

Bir yazarın çağının karanlığına teslim olması sanırım düşünülemez! Geçmişe, tarihsel olana kurguyla bakarken, bugünün dünyasına dair söyleyebileceği çok şeyinin olduğunu düşünürüm. 

TANIKLIĞIN DİLİYLE

Bir yazarın çağına tanıklığı her açıdan önemlidir. Bu, hem onun düşünme biçimini hem de dünyayı/ olayları anlama/ yorumlama/yansıtmadaki tutumunu gösterir bize. 

Yazarın tanıklığı “kamusal eylem”dir aynı zamanda; toplumun vicdanı olma durumunun da gerekliliğidir. 

Hani, Elias Canetti diyordu ya:

“Gerçekte bugün yazar olma hakkından ciddi olarak kuşku duymayan kimse yazar sayılmaz. İçinde yaşadığımız dünyanın durumunu göremeyenin o dünya üzerinde yazacak hemen hiçbir şeyi yoktur.” (*) 

Yazar, konuşan/açıklayan kişidir. Yaptığı yorum, getirdiği eleştiri, işte o tanıklık bilincinin gerekliliğidir. 

Kim adına, neden/niçin konuştuğunu bilendir. Bütün bunları yaparken zamanın ruhu bilinci ile de hareket eder. 

Yargılayıcı değil ama bir yargı bildirendir; çünkü uyarıcı, gösterici olmak durumundadır. 

Söyleyerek, söylemini ortaya koyarak, dili aracılığıyla bir eylem insanıdır yazar. 

Olup biteni nasıl gördüğünü, bunun neden niçinlerini ortaya koyandır. 

“Ben yaptım oldu.” 

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.” zihniyetlerine karşı durandır. 

Toplumsal hafızayı yok eden, kitleleri tedirginliğe, yoksunluklara sürükleyerek karanlık zamanlar yaratanların gerçekliklerini yansıtandır. 

Dahası, bunları açığa çıkarandır. 

Yaşanan zamanlarda suyun kirlenmesi de politiktir, ekmeğin mayasını katkılandırmak da politiktir, otoriteryen yönetimle tek tip insan yetiştirme hamleleri de politiktir. 

İşte yazar, bunların her biriyle toplumun neye dönüştürüldüğünü görüp gözleyip anlatmak durumundadır. 

Hannah Arendt, 1959’da, özgür Hamburg şehri tarafından kendisine verilen Lessing ödülünü alırken yaptığı konuşmada şunu söylüyordu: 

“Lessing de ‘karanlık zamanlar’da yaşamaktaydı ve bu karanlık, kendi tarzında, onu da tahrip etmişti. Bu tip zamanlarda insanların birbirlerine yaklaşmaya, sadece kamusal alana saçabileceği o ışık ve aydınlanmanın alternatifini samimiyetin sıcaklığında aramaya ne kadar büyük bir ihtiyaç duyduklarını gördük.” (**) 

O karanlığı, yozlaşmayı, çürümüşlüğü gören; bunların neden niçinlerini sorgulayıp eleştiren, yaman bir polemikçi olan Lessing; bunu hiçbir zaman “kişiselleştirmez”; yalnızca “dünyayı insanieştirmekle” ilgilenir. 

Gelelim bugünün Türkiye’sindeki yazarın duruşu/konumuna... 

Bir koro halinde tırnak içinde “yazıcı”lık yapanlar, yandaşcılık gereği kirlenmenin değirmenine su taşıyorlar. 

Susanlar, kıyıdan köşeden geçenler ise “Madem ki Kürt sorunu ile ilgili, aman eleştirmeyelim, ne olur ne olmaz” pişkinliğinde. 

Yeniden gündemleştirilen “açılım”, “çözüm” nidaları, aslında hiç mi hiç inandırıcı değil. 

Yaratılan karanlık zamanlarda Türkiye üzerine yeni bir oyun tezgâhlanmakta. 

İşte bugünün yazarı içinden geçilen bu karanlığı görmeli; bunun romanını, öyküsünü, şiirini, denemesini oturup yazmalı. 

Eğer ki “dünyayı insanileştirmek”, ülkemizi aydınlığa taşımak istiyorsan bu da her birimizin görevi sevgili okurum. 

(*) Sözcüklerin Bilinci, Elias Canetti; Çev: Ahmet Cemal, 1984, Payel Yay. 278 s. 

(**) Karanlık Zamanlarda İnsanlar, Hannah Arendt; Çev.: İsmail Ilgar (kolektif), 2022, İletişim Yay., 326 s.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024