Gülengül Altınsay

Hayat barıştan ürer

22 Ekim 2015 Perşembe

Küçücük bir çocuk Kayseri’de Fenerbahçe forması giydi diye nerdeyse linç ediliyor. Ama gerekçe hemen hazır: bu şehre ihanetmiş. Aslında tavırları memleket aşkını çocuğuna aşılayamamış babalara imiş… Takım tutmakla memleket aşkı arasında kurulan şu ilişkiye bakın. Bu aşk öyle büyük ki, Kayserispor’un maçlarını hep bir avuç kişi izliyor! Fanatikler kendi hemşehrilerini statlardan uzaklaştırmış durumda. Çünkü taraftar dendiğinde bir tek onlar anlaşılsın istiyorlar. Ancak böyle iktidar sahibi olabiliyorlar.

İhanet sopası
Bir de bunların ağızlarından “ihanet” sözü düşmüyor. Öyle fütursuzca kullanılıyor ki bu “ihanet” lâfını. Her bir yerden birtakım gerekçelerle ortaya çıkıveriyor. O gün orada şehir fanatikliği kisvesiyle çıkıyor. Başka yerlerde duruma göre vatan, millet, bayrak, namus, töre, din, mezhep, ırk, cinsiyet fanatikliğiyle. Oysa ki dert çok başka. Dert birtakım köşe başlarını tutmuş insanların kurdukları hegemonyanın elden kaçmaması… Formül basit: Düşman bir “öteki” yaratarak aklı ve vicdanı kilitleyin ve kitleleri şiddete yöneltin. Milli maçlardaki gibi örneğin. Milli maçlarda mubah sayılan davranışlar, lig maçlarına da yansıyınca yarım ağızla ayıplayın.
İyi de siz kimsiniz?
Neyin doğru neyin yanlış, neyin “bağlılık”, neyin “ihanet” olduğuna bizim adımıza nasıl karar veriyorsunuz? Aziz Nesin’in çok sevdiğim bir sözü vardı; “Kim bir şeyden çok bahsediyorsa o konuda eksiklidir” anlamında.
Ama bizimkiler bu noktanın çok ötesindeler. Ellerine kimsenin itiraz edemeyeceği birtakım kavramları almışlar karşılarına kim çıkarsa silah gibi kullanıyorlar.
Ama diyorum ya maksat farklı. Küçücük çocuğa saldıranlarla, babasını anlamsız kirli bir savaşta kaybetmiş küçük çocuğu protokol tribününe getirtip kalabalığa düşmanlık sloganları attırtanlar aynı kafada aslında.
Konya’da saygı duruşunu ıslıklarla, tekbirlerle, “şehitler ölmez” bağırışlarıyla kesenler ile Kayseri’de Fenerlileri linç etmek isteyenler aynı kitle aslında. Hep bir düşman var ve bu düşmanı yok etmek için her yol, başta da şiddet mubah. “Barış”, “beraber yaşama”, “temel haklar” diyenler ise “hain”. Küçücük bir farklı görüşe bile tahammülleri yok bunların.

İhanet kadına ait
Bu arada yeri gelmişken; ailede aileye ihanet eden hep kadın. Nedense kadına ihanet diye bir kavramımız yok. Anlaşılan bizde hep kadınlar ihanet ediyor(!). Dolayısıyla suçlanıyor, cezalandırılıyor. Ama şunu da unutmayın; Korkan, kendine güvenmeyen, kompleksi olan suçlar, saldırır. Yıllarca kendi siyasetlerinize güvenmediğiniz için bir kesim insanı düşman göstererek, “tehlike” ilan ederek bu ülkeyi yönetmediniz mi? Kulüpleri yönetmedeki yanlışlarınızı, beceriksizliklerinizi rakibi düşman göstererek örtmediniz mi?
Ama artık yeter! Yeter, çünkü bütün barış çabalarına rağmen sürdürülen savaşta insanlarımız ölüyor. Yeter, çünkü futbola gönül vermiş insanlar birbirlerine düşmanca davranıyor. Sırf babasıyla maça geldi ve tuttuğu takımın formasını giydi diye Kayseri tribünündeki o çocuğun tazecik yüreğine korku salmaya kimsenin hakkı yok. Bu ülke çocukları korku içinde ve ölmek kutsanarak büyümeyecek. Şimdi kalkıp o çocuğu ilk Fener maçında protokol tribününe çıkartıp nispet falan yapmayın. Onun yerine “Bu işte benim sorumluluğum ne” diye düşünün bir. Ve unutmayın. Hayat ölümden değil, barıştan ürer. Gelecek korkuyla değil, şevkle, neşeyle, umutla kurulur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları