Gülengül Altınsay

Milli çözüm

07 Eylül 2017 Perşembe

Gürültü patırtı içinde geçti şu milli maç haftası.. Aslında her şey Lucescu’nun teknik direktörlüğe getirilmesiyle başladı. Ne çok düşmanı varmış meğer. Sadece düşmanlıkla da açıklanamayacak ölçüde yoğun eleştiri yağmuruna tutuldu. Sanki futbolumuzun geldiği noktanın tek müsebbibi oymuş gibi.
Baksanıza ilk kez Ukrayna maçındaki fahiş hakem hatalarını bile gayet olgunlukla (!) karşıladık. İyi oynamamıştık, yanlış seçimler yapmıştık, hakem hatalarının arkasına sığınmamalıydık. Bir yanlış taç kararından bile büyük anlamlar çıkaran biz, Türk düşmanlığını her vesileyle gündeme getiren biz, ilk kez bu kadar olgunduk yani.
Aslında Lucescu da çanak tuttu tüm bunlara. Hemen gelir gelmez bizdeki yabancı futbolcu fazlalığından şikâyet etti. Böylece şimdiye kadar yapmadığımız kadar yabancı-yerli futbolcu tartışmasına yol açtı. Dahası Milli Takım’a oyuncu seçimi de problemliydi Luce’nin. Problemin esası da elinde temiz geçmişi olan genç futbolcularla Milli Takım yapma fırsatı varken eski sıkıntılı futbolcuları yeniden Milli Takım’a çağırmasıydı.
Demek ki kendisini yönlendirenler yanlış yönlendirmiş. Onlar ya futbolcudan anlamıyorlar ya da art niyetliler.
Veya futbolu yönetenler zaten Rusya’ya gidileceğine inanmıyorlar, ihalenin üzerine kalması için Lucescu’yu göreve getirdiler.

Asıl sorun
Benim asıl güldüğüm şu: Sabah akşam futboldaki sorunları hem de en kaba, en maço, en lümpen ağzıyla tartışıyoruz da, eğer bir yabancı, hele de Milli Takım hocası, bu konularda fikrini söylediğinde, “Karışma sen, işine bak hain” diye horozlanıyoruz.
Aslına bakarsanız iyi de oldu. Luce sayesinde, futbolcu yetiştirmek konusunda yetersizliğimiz gün gibi ortaya çıkmış oldu bir kez daha.
Şurası çok açık: Türkiye’de futbol ağacı çürüdü çürüdü, sonunda kurudu. Meyve falan vermiyor.
Hazırcılık, emek harcamadan bir şeyler elde etmek içimize işlemiş. Kulübü borçlandırarak hazır futbolcu almak kolayımıza geliyor. İsmi belli yaşlı futbolculara kulübün paralarını bastırıp almayı “vizyon” sanan yöneticilerimiz var.
Yabancıyı kısıtlasan ne olacak, kısıtlamasan ne olacak? Bizde numara bitmez. Eskiden kısıtlama varken yabancı futbolculara Türkiye pasaportu vermedik mi mesela. Hiç emeğimiz olmayan gurbetçilere sarılmadık mı?
Şimdi de Avrupa’da yetişmiş, yerli olmayan Türkiye kökenli futbolcular ayakta tutuyor kulüp takımlarını ve Milli Takımı...

Yabancıya yerli olmaz
Benim kısa vadeli çözümüm şu: Milli Takımı sadece Avrupa’da yetişmiş ve kesinlikle Türk menajeri olmayan Türkiye kökenlilerden kuracaksın. Başlarına da Avrupa’da yetişmiş, Avrupa’da çalışan, Türkiye görmemiş, Türkiye kökenli hocaları koyacaksın. Futbolcu yerli değilse hoca da yerli olmamalı yani... Al sana başarılı ve temiz bir takım!
Ha Türkiye’den futbolcu yetiştirmek istiyorsan o başka...
O zaman yeni bir ağaç dikeceksin. Almanya’nın 1990’ların sonundan beri uyguladığı “gelişim programı”na bakacaksın. 360 bin nüfuslu İzlanda’da UEFA lisanslı kaç tane hoca, okullarda kaç tane kapalı saha olduğuna bakacaksın.
Bir de en üst düzey takımlarına bütçe denetimi getireceksin, takımları “veteran yıldızlar topluluğu” olmaktan çıkaracak, her yıl hoca değiştirmeyi bırakacaksın.
En önemlisi, bunlar sadece Milli Takım maç kaybettiğinde aklına gelmeyecek. Çünkü Milli Takım ülkedeki futbolun sonucunun sonucu...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şimdi ders zamanı 5 Aralık 2024
Takım ne yapsın? 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları