Baskı Yılına Girdik

05 Ocak 2015 Pazartesi

Yeni yılda medyayı zor günler bekliyor. İktidar partisinin, gazeteleri, TV kanallarını baskılamaktan, gazetecileri göz altına almak, tutuklamaktan başka çaresi kalmamış gibi. İktidarda kalabilmenin önümüzdeki seçimleri ne pahasına olursa olsun kazanmaktan geçtiği içgüdüsüyle hareket eden AKP, yürütmenin yetkilerini artırmanın, yasamanın ve yargının tam hâkimi olmanın son adımlarını atıyor. TBMM’de görüşülecek, daha doğrusu AKP oylarıyla yasalaştırılacak son tasarı, iç güvenlik gerekçesiyle Emniyet güçlerine olağanüstü yetkiler veriyor. Valilere neredeyse sıkıyönetim komutanı yetkileri tanıyor. Tasarı gazetecilerin haber alma haklarına da fiili engeller koymanın yollarını açtı. Düşünün bir haber için yolda, sokaktasınız ve bir polis sizi herhangi bir gerekçe göstermeden kasıtlı olarak gözaltına alabilir, habere erişmenizi engelleyebilir. Ya da olayları izlerken aynı şey başınıza gelebilir. Gazeteci, bu iktidar için “makul şüpheli” ne de olsa! İstanbul Büyükşehir Belediyesi de muhabirlerin, şu “makul şüphelilerin” toplu taşımadan ücretsiz yararlanmasına sınır getirdi tam da bugünlerde.
Toplantı ve gösteri yapma, protesto etme hakkınız da yeni yasayla neredeyse imkânsızlaştırılıyor. Amaçlanan anlaşılıyor ki sessiz bir Türkiye yaratmaktır. Günümüzde haberleşme alanında büyük ve geniş olanaklar yaratan sosyal medya da hükümetin hedefleri arasında. Daha önce denenen ama yargının diretmesiyle başarılamayan Facebook, Twitter yasakları yeniden gündeme getirildi. Bu konudaki hazırlıklar özetle hâkim kararı olmaksızın erişimin engellenmesini amaçlıyor. Daha şimdiden hiç de yasal olmayan yöntemlerle pek çok sayıda internet sitesinin engellendiğini, yayın yasaklarıyla pek çok haberin sitelerden kaldırtıldığını biliyoruz. Sosyal medya alanına sürdükleri “troller” aracılığı ile ortalığı karıştırmaya, aydınları, gazetecileri linç etmeye de hız verdiler. Twitter mesajları nedeniyle yaşanan gözaltıların sayısı arttı. Ama yanılıyorlar; bu alan kolayca hâkim olabilecekleri bir alan değildir.
Yayın yasakları da artık gülünç olmanın ötesine geçmiş durumda. Sağır sultanın duyduğunu halktan gizleme çabası hem gülünçtür hem de halkın haber alma hakkına zorbaca bir saldırıdır. Yayın yasaklarını dinlemeyeceklerini açıklayan gazete ve internet sitelerinin duyurduğu gerçeklere ekranlarında yer veren TV kanallarına RTÜK’ün ceza yağdırması da bu gülünç uygulamaya yeni bir halka ekledi. Tüm yasaklamaların temel amacının ise yolsuzlukların halktan gizlenmesi, üstünün örtülmesi, yargı yollarının tıkanması olduğu gün gibi ortadadır. Peki, bir işe yarıyor mu? Hayır yaramıyor. Ne yapsalar nafiledir. Gerçekleri gizlemek, sürgit yapılabilecek bir iş değildir. Geçmişte olağanüstü hal uygulamaları da, faili meçhul cinayetler de sıkıyönetim yöntemleri, darbecilerin zorbalıkları da başarılı olamadı. Medya, gazeteler, gerçek gazeteciler, gazeteciliğin evrensel kurallarına uyanlar yasakları geçersiz kılmanın bir yolunu hep buldular.
Gene öyle olacaktır. Üstelik artık o geçmiş zamanların sınırlı, kısıtlı teknolojisine mahkûm değiliz; yasakçıların engellerini aşma konusunda sınırsız yeteneklere sahip bir medya var. Evet ne kadar yasak getirilirse getirilsin, gerçekler gizlenemeyecektir. Ama öte yandan baskı rejimlerinin halkın haber alma hakkına koyduğu engellerin aşılabilmesi için yalnızca teknolojinin olanakları yeterli olmayacaktır. Yasakların aşılabilmesi için gazeteciler arasında dayanışmanın güçlendirilmesi, baskılara karşı hep birlikte dik duruş sergilenmesi şarttır. Belki de medyanın en zayıf olduğu alan burasıdır. Bu arada kendilerini açıkça iktidar yanlısı ilan eden gazeteler, TV kanalları bir yana, gerçeklerin peşinde olduklarını söyleyen kimi gazete ve TV kanallarının da iktidarla ortaklık peşinde, birlikte kumpas çevirme hevesinde olmalarına şaşıran okurlarımız var. Biz şaşırmıyoruz. Şaşırmıyor ve gazetelerimizi daha iyi gazeteler yapmaktan, haber, haberde gerçek yolunda ilerlemekten, nerede çalışıyor olursak olalım gazeteciler arasında dayanışmayı yükseltmekten başka bir çare olmadığını da biliyoruz.

Cumhuriyet’e Emeği Geçenler
Gazetemizin, içinden geçtiğimiz dönemde sergilediği görünümden son derece memnun olduğumu belirtmek istiyorum. Gazetenin göze görünümü her geçen gün daha güzelleşiyor ve sevimli hale geliyor. Manşetler, öne çıkarılan güncel konular ve haber bolluğu hem okurun nabzını tutuyor hem de kamuoyunun oluşumuna büyük katkı sağlıyor. Yorumlardaki çeşitlilik ise gazetenin demokrasi anlayışını çok güzel yansıtıyor. Bunlara ilaveten; yayımlanan yayın ilkelerini, yayın yasaklarına karşı sergilenen öncü ve sonuç alıcı tavrı, yolsuzluklara ve insan hakları ihlallerine yönelik duyarlılığı ve mücadeleyi özellikle büyük sevinç ve beğeni ile karşılıyorum. Yayın ilkelerinin giriş kısmında daha çok kişinin adı vefa adına anılabilirdi diye düşünüyorum. Saygılarımla.
Kamil Aksoy
Okur Temsilcisinin Notu: Yayın ilkelerinin giriş bölümü Vakıf Senedi’nin giriş bölümünden aynen alınmıştır. Cumhuriyet’e emeği geçenleri sayfalarca yazsak bitmezdi. Bu giriş İlhan Selçuk ustamızın kalemi ürünüdür. Dokunmak istemedik.

Malezya Havayolları Değil
Sayın Okur Temsilcisi, siz 29 Aralık 2014 tarihli gazetede, kendi köşenizde okurların tespit ettiği yazım hatalarından bahsederken, aynı gün dış haberler sayfasında “Asya’da yine uçak faciasıbaşlıklı haber ile sayın Işık Kansu’nun köşesinde göze çarpan ve bence Cumhuriyet’e yakışmayan hataları görmek beni üzdü. Dış haberler bölümünde, söz konusu uçak faciası Malezya’da yerleşik Air Asia Havayolları’na ait bir uçağın kaybıyla ilişkili olmasına rağmen, manşet üstünde “Malezya Havayolları uçağı düştü” şeklinde haber veriliyor. Haber bölümünde ise ilk paragraf doğru bir şekilde yazılmış. Demek manşeti ve manşet üstünü hazırlayanlar esas haberi tam okumamışlar diye düşünüyorum. Işık Kansu’nun köşesine gelince, “Yeni Yıl” başlığı ile kaleme aldığı bölüm, köşede iki farklı yerde yayımlanmış. Küçük hatalar kabul ediliyor da, bu tip hatalar okuyucuya hoş gelmiyor. Öte yandan, pazar günleri yurtdışından köşe yazılarının yer aldığı “Pazar Yazıları” adlı bölüm, kendi adıma, okurken keyif aldığım ve çağdaş medeniyet seviyesinde yaşayan ülkeleri hayalimde canlandırdığım bir bölüm. Köşe yazarlarını okurken her daim bir şey öğrendiğim, keyif aldığım gazetenizin bu yönleri için teşekkür eder, tüm çalışanlarınızın yeni yılını kutlarım. Saygılarımla.
Selman Çobanoğlu

‘Bayan’ Demek Zorunda mısınız?
Haberlerinizde sizleri “bayan” diye yazmaya zorlayan bir durumun olmayacağını düşünüyorum. Gazetenin dünkü sayısında kısa haberlerde “2015 Avrupa Bayanlar Basketbol Şampiyonası’nda”… bugünkü sayısında yine kısa haberlerde “Türkiye Kros Ligi’nde büyük bayanlarda …BAYANLAR futbol… ETTU Şampiyonlar… Bayanlar Ligi’de …; bu ve buna benzer haberlerde sizleri kimse “Bayan” “Bayanlar” diye yazmaya zorlayamaz. Bunlar “demeç” değil, haber. Ayrıca ETTU Şampiyonlar Ligi’nin orijinal adı “women’s” diye başlıyor ve çevirisi “kadın”. 40 küsur yıldır okuduğum Cumhuriyet gazetesinin sayfalarında “kadın” yerine “bayan” kelimesinin yer almasını eleştiriyorum. Atatürk hiçbir zaman “kadın” denmesi gerektiği yerde “bayan” dememiştir. Topluluğa hitap ederken saygı ifadesinin gereği “Hanımefendiler, Beyefendiler, Bayanlar ve Baylar” türünde hitap etmiştir. Gazetemizin diğer sayfalarında ve özellikle spor sayfalarında cinsiyet belirtirken “kadın” yerine “bayan” kelimesinin kullanılmamasını diliyorum. Saygılarımla.
Şenel Başar
Okur Temsilcisi’nin notu: Spor Servisi Şefi Arif Kızılyalın bu türden kullanımın federasyonlardan, verilen demeçlerden kaynaklandığını belirtiyor. Demeç vb. aktarımlar dışında ben de “bayan” sözcüğünün kullanılmasını doğru bulmuyorum.

Okurlardan kısa kısa
Cumhuriyet de mi kurtulamayacak?
Haber başlığı: JİTEM askerini infaz etmiş. Bu infazın çok yanlış kullanılmasından artık kurtulmak imkânı yok. Defalarca yazıldığı halde aldıran da yok. Başka söylenecek bir şey de yok.
Sacit Renda

Bant reklamlar videoları kapatıyor
Aldığınız bant reklamlar videoları kapatıyor. Reklamı kapatmak da mümkün olmuyor. Sonuçta reklam da video da izlenemez hale geliyor. Lütfen ilgilenir misiniz.
Orhan Başaran

Yorumlarımıza ne oluyor?
İnternet sayfanızı kısa süre önce beğenerek izlemeye başladım. Bazı haberlere yorum yazıyorum. Neden yorumlarımı siliyorsunuz, ne kusur ettik, hangi kurala uymadık? Merak ettim.
Erkan Doğrugil  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları