Hikmet Altınkaynak

Güven İhtiyacı

01 Haziran 2014 Pazar

Soma faciası gündeme bomba gibi düşünce, her yer Soma oldu, her yer acı ve hüzünle doldu. 19 Mayıs buruk kaldı. Herkes yas tuttu. Kimileri soluğu Soma’da aldı.
Ama asıl yas tutmak, olası bu tür cinayetler için önlem almaktır. Asıl yas tutmak, suçluları en ağır cezalara çarptırmaktır. Asıl yas tutmak, yaşamını yitirenlere saygı duymaktır. Onların yakınlarını, savunanlarını korumaktır. Cinayeti tüm gerçekliğiyle topluma anlatmaktır. Anlatmalı ki bir daha böyle facialar olmasın. Soma faciasının şiirini, öyküsünü, romanını yazmak, filmini yapmaktır ki, yeni acılar yaşanmasın. Tıpkı Alman gazeteci yazar Günter Wallraff’ın (1942) bir zamanlar bestseller olan “En Alttakiler” adlı kitabı gibi, tüm dünyayı sarssın!
Hatırlayalım: Wallraff, 1980’li yılların başında insan ve iş güvenliği hakları ihlallerinin yaşandığı, yabancı düşmanlığının alabildiğine arttığı Almanya’da Türk işçisi Levent Ali Sinirlioğlu kılığına girerek, çalıştığı çeşitli işyerlerinde karşılaştığı sömürü, yok sayılma ve kini anlatmış, dünyayı ayağa kaldırmıştı. Bunu da “Toplumun maskesini düşürmek için kılık değiştirmek zorundasın” diye savunmuştu.
Onu, çalıştığı işyerleri, kişisel haklarına saldırdığı ya da şirket gizliliğini ihlal ettiği savıyla dava ettiler. Ama mahkemeler bu olayı ve Wallraff’ın yöntemini genelde basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkı açısından değerlendirdi ve herkesi ilgilendiren konular olduğu için, yöntemin yasal olduğuna karar verdi. Vikipedia kaynaklı bilgilere göre de, bu araştırma yöntemi Alman diline “wallraffing” olarak geçti.
Öte yandan ülkemizde de tiyatro oyuncusu ve yazarı Haşmet Zeybek (1948-2013), “Alpagut Olayı”nı tiyatroya (Dostlar Tiyatrosu, 1974) taşıdı. Bu yapıt 1969’da Çorum İl Özel İdaresi’ne bağlı Alpagut Linyit İşletmeleri’nde çalışan 786 işçinin öyküsüydü. 73 günlük birikmiş ücretlerini alabilmek için verdikleri mücadeleyi anlatıyordu.
Şimdi maden işçiliği ve iş güvenliği tartışılıyor. Çünkü 21. yüzyılın en büyük iş cinayeti Soma’da yaşandı. Soma faciası, iş güvenliğinin hayatımızdaki önemine damga vurdu.
Güven nedir?
Sözlükler güveni “Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu” olarak tanımlıyor. İnsanın güven ihtiyacının sırası bilim insanı Maslow’a göre, herkes için aynı. Bu da ihtiyaç sıralamasında biyolojik ihtiyaçlardan hemen sonra geliyor. Yani biyolojik (canlılık) ihtiyaçlar sırayla, yeme içme, boşaltım, seks, uykuysa bunlardan sonra gelen de güven ihtiyacıdır.
Güven ihtiyacı, kişinin insan olduğunun göstergesi, en önemli ihtiyaçtır. Çünkü güvenin olmadığı yerde insanın bireysel, toplumsal, siyasal, kültürel olarak ortaya koyacağı hiçbir şey yoktur. Bir başka deyişle insan kendini güvende saymıyorsa, yani can güvenliği yoksa, iş güvenliği yoksa, orada her şey yarımdır. Güvenin sağlanması demek, ünlü psikolog Maslow’a göre can (vücut), iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği demektir.
Demokrasilerde bireyler kendini güvende hissettiği zaman demokrasi sağlıklı işler. Böyle bir ortamda yapılan seçimler “milli irade”yi yansıtır. Sandıktan çıkmak da her istediğimi yaparım demek değildir. Güvensiz ortamda yapılan seçimlerse, seçim olmaktan çıkar. Sandıktan çıkanlar da “milli irade”yi temsil etmez. Bireyler kendilerini güvende hissetmedikleri zaman, korku egemendir ki, sesleri çıkmaz. Sesi çıkanlar yerlerde süründürülür tekmelenirse, orada demokrasiden de söz edilemez.
Soma işçilerinin sesi daha özelleştirilirken kısılmış. İktidar Soma’yı taşerona vermiş. Sonra yanlış sendikalarla işçinin sesi boğulmuş. Madeni iyi denetlememiş, yaşam odasız bırakmış. Yasaları çağdaşlaştırmamış. ILO’nun 176 sayılı sözleşmesini imzalamamış. CHP’nin araştırma önergesini engellemiş. Demokrasiyi tarumar etmiş. 301 can toprağa verilmiş. Şimdi suçlu arıyor! Suçlu kim sizce?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları