Hilmi Türkay

Beraberlik İyi Sonuç

21 Ocak 2013 Pazartesi

Hafta başında Fenerbahçe 15 yaşaltı takımının Dünya Gençler Fair-Playödülünü kazanması, sporumuz adına keyif verici durum olmakla beraber, 1461 Trabzon-Fenerbahçe kupa karşılaşmasında yaşananlar gelecek için bir o kadar da düşündürücüydü. Bu iki gelişmenin ardından Kavgaya inat fair-play başlığı altında haber yapmıştım. Bir tarafta geleceğimizi oluşturacak, alınlarından öpülesi çocuklar, diğer yanda ekmeğini kazanan futbolcuya utanıp sıkılmadan Ayaklarını kırındiyebilecek kadar tribünden bağıran çağ dışı bir zihniyet. İnsan nasıl bu kadar acımasız olur? Bir de destek verenler çıkmıyor mu? Gel de çıldırma... Bu iş çığırından çıktı. Sonradan öğrendim ki o kişi bizden biriymiş. Daha çok yıkıldım. Ayıptır beyler, frenleyin kendinizi. Tamam, her spor yazarının gönül verdiği bir kulüp vardır. Takım tutmuyorum diyenler olsa da yalan söylüyordur. Ama aşırıya kaçmamak gerekir. TSYD bu kişiye ceza verdi. İsmi saklı kalsın. Çok da iyi etmiş. Böyle cezalar her yerde olmalı. Yine aynı maç içinde gerek kenarda gerekse sahadaki Fenerbahçelilere atılmadık cisim, edilmedik küfür kalmadı. Ben tabii bileti 1461 taraftarına kesmek istemiyorum. Onlar son derece güzel bir misafirperverlik örneği sundular. Belli ki araya sızmalar olmuş. Unutulmasın ki bizler daima futbolun güzel yönlerini görmek, yazmak istiyoruz. Sanırım göremeyeceğiz! Fenerbahçe-Trabzon dostluğu artık pekişmez. İki taraf da birbirine düşman gözüyle bakıyor. Bu şartlar altında taraftarların deplasman maçlarına gitmemesi çok doğal. Aksi durumda neler olur kim bilir. \n

\n

Avrupada da maçlar izliyoruz. Tribünler dolup taşıyor, kimse kimseye vurmuyor, saldırmıyor, bıçak çekmiyor. Kazanan kaybedeni alkışlıyor, futbolcular soyunma odasına birlikte gidiyor. Peki ya bizde? Saha içinde, tribünde soyunma odası koridorlarında, her yerde olay. Düzelir miyiz, çok zor... 5-6 hafta sonra Fenerbahçe, Trabzon deplasmanına gidecek. Sarı - Lacivertliler orada tedirginlik yaşamayacak mı? Hiç unutmam 1996 yılıydı. Trabzon-Fenerbahçe şampiyonluk maçı için Trabzondaydım. Buradan kamp için Rizeye geçerken otobüsümüzün camları yol boyunca atılan taşlarla kırılmıştı. O dönemin başkanı Ali Şen, otele girer girmez yine o dönemin Başbakanı Mesut Yılmazla telefon görüşmesi yapmış, kafileyi İstanbula döndürmeyi düşündüğü sırada, Yılmazdan aldığı garantiyle kararından vazgeçmişti. Çok zor 2-3 gün geçirmiştim. Fenerbahçe şampiyon olmuş, bu kez de karşımıza sis engeli çıkmış, onca stresin üzerine kentte bir gün fazladan kalmıştık. Kolay kolay unutamam o günleri..\n

\n

Yoğun bir maç trafiği\n

\n

F.Bahçede üst üste gelen Avrupa, lig ve devre arasına rastlayan kupa maçları, futbolcuların işlerini ister istemez zorlaştırdı. Takımda yeri geldi önemli sayılabilecek performans düşüklükleri gözlendi, buna zaman zaman sakatlıklar ve kart cezalıları eklendi. Ancak bu günlerin içinden Sarı - Lacivertliler kayıpsız geçmeyi başardı. Her babayiğidin harcı değil, Bravodemek lazım. Süreçteki olumsuzluklara kısıtlı tatili de ekleyelim. İşte örnek size; yakın zamanda 1461 Trabzon ve Bursa deplasmanlarında iki kupa maçı oynadılar. Dün gece buna Elazığ ile yapılan lig maçı eklendi. Çarşamba günü yine Bursasporla kupa rövanşı oynayacaklar. Hafta sonu bir başka lig mücadelesi... Tamam iyi para kazanıyorlar ama bu kadar acımasız maç trafiğine pes doğrusu...\n

\n

Oynamazsan atarlar\n

\n

Yılmaz Vural çok sevdiğim bir teknik direktör. Yıllara dayanan dostluğumuz var. Hep isterdi ki Fenerbahçede hocalık yapsın. Ne yazık ki bu dileği şimdiye kadar gerçekleşmedi. Ama o kadar çok fazla takım çalıştırdı ki, sayısını unuttum. Hocanın çoğu görevinde hedefine ulaştığını söyleyebilirim. Yeni durağı Elazığ idi. Görüyorum ki kısa zamanda büyük yol kat etti. Oyuncuları ilk devrede hiç kimsenin beklemediği bir sürprizi gerçekleştirdi. İki müthiş gol, fazlası da olurdu. Gollerde imzaları bulunan Jervis ve Köksalın yanı sıra Serdar ile Marvine hayran kaldım. \n

\n

Fenerbahçeye gelince; futbol böyle mi oynanır beyler? İnsanda biraz utanma, sıkılma olur. Bakıyorum; maç içinde herkes sorumluluktan kaçıyor. Koşanı, mücadele edeni yok. Volkan, bana göre yediği gollerde hatalıydı, toplara erken çıktı. Savunma da yine Volkan kadar hatalıydı. Hele hele sahada bir Caner vardı ki; facia... Salihe bravo, bu genç çocuk ağabeylerinin aksine formasının hakkını inanılmaz derecede verdi. Tribünden alkış bir tek ona yönelikti. On tane daha Salih olsaydı sanırım farklı bir Fenerbahçe ortaya çıkardı. Krasicmiş, Serdarmış, hepsinin üzerlerine birer çizik...\n

\n

İkinci yarının başında Gökhan-Marvin gerilimi pahalıya mal oluyor, iki taraf da 10 kişi, tansiyon yükseliyor, taraftarların tepkilerini duyuyorum. Mehmet Topuz ile Semih oyunda. Sowun golü Sarı - Lacivertlileri biraz olsun kamçılıyor, Elazığsporun geri çekilmesine anlam veremiyorum. Fenerbahçenin ikinci golü bulması an meselesi çünkü ilk devrenin tam tersine olağanüstü çaba gösteriyorlar. Nitekim, Topal ile beraberlik geliyor. Maçın geneline baktığımızda konuk ekip galibiyete daha yakın taraf gözüküyordu. Ama futbol oyunu böyle işte...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kartal'ın suçu neydi? 12 Aralık 2024
Fırsatı kaçırmadı 3 Aralık 2024
Hoş geldiniz 24 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları