F.Bahçe, kriz yaşadığı için İstanbul BŞB. maçıyla biletlere zam yaptı. Bu çok normal. Gülü seven dikenine katlanır. Zaten taraftarlara zam engel olamadı. Çünkü F.Bahçe sevgisi bambaşka. Bir hafta yemek yemezler ama maç bileti alırlar. Cezadan artık ders çıkarsınlar. Şu aşamada yapacakları tek şey var; o da tribün desteği. Futbolcular buna ihtiyaç duyuyor.

Dün erkenden Kadıköy’deydim. Moda, Altıyol, Yoğurtçu Parkı ve Kızıltoprak arasında kendime bir yol güzergâhı çizdim, her yer insan seli. Gördüm taraftarların tribünleri ne kadar özlediğini. Fenerium mağazası doldu, taştı. Ürünler kapış kapış. Basın tribününe çıktım, bir an yine tedirgin oldum. Shakhtar Donetsk maçında yaşananlar film şeridi gibi aklımdan geçti. Medya çalışanlarının statlarda hiçbir güvencesi yok. Bir olay çıktığında taraftarların etrafımızı sarması çok kolay. Bu yalnız Saracoğlu değil, bütün statlarımız için geçerli. Ev sahibi takımlarda işler iyi gitmediğinde öncelikli hedef basın oluyor. Peki medyayı ‘basın tribününde’ kim koruyor? Hemen söyleyeyim; bir elin parmaklarından az, özel güvenlik görevlisi! Adamlara bakıyorum, kendilerini zor koruyorlar, bizle nasıl ilgilensinler.. Demek ki insan canı pamuk ipliğine bağlı!

Dün gece F.Bahçe’nin yeni oyun düzeniyle ne yapmak istediğini anlayamadım. Aykut Hoca’nın sanırım halen kafası karışık. Gökhan Gönül’den golcü yaratmaya çalışıyorsa bu hiç olmaz. Gökhan’ın biz savunmanın sağında büyük işler yaptığını biliriz. Defanstaki Bekir-Yobo-Ziegler üçlüsü nasıldı öyle, çocuklar yapmazdı yaptıklarını... İlkyarıda Volkan kalesinde devleşmese İBB, goller bulabilirdi. Alex ile Semih hiç katkı yapmadı. Baroni orta sahada tek başına ayakta kalmaya çalıştı. Orhan-Mehmet Topuz ikilisi, birbirlerinin hatalarını örtmeye çalışırken top kayıpları inanılmaza çıktı. F.Bahçe’nin ilkyarıdaki notu geçmezdi. İstanbul BŞB. çok koşan, mücadele eden bir takım. Tek dezavantajları seyircilerinin olmaması. Maçı izlerken zaman zaman Sarı - Lacivertli kaleye 5 futbolcuyla geldiklerini gördüm. Bu da korkusuz olduklarının bir kanıtı.

İkinci bölümde; Orhan’ın yerine Sezer, Semih’in yerine Bienvenu sahadaydı. Gökhan, beke dönüyor; Mehmet Topuz kanada geçiyor; Sezer, Baroni’ye yardıma geliyor, Bienvenu bir ‘tayı’ andıran koşular yapıyordu. Tribünler ayakta ve yakın aralıklarla gelen üç gol. İşte gerçek F.Bahçe bu, Aykut Hoca. Macera aramaya hiç gerek yok. Stoch başarılıydı, Gökhan da golü attığında bekteydi. Caner’in kulübede uzun süre oturmasına ise anlam veremedim. Volkan’ın yediği goller, kurtarışlarından sonra bende ‘şok’ etkisi yarattı. İstanbul BŞB. için şanssız bir geceydi demek yeterli...