Önce Euroleague’de 4. kez Final Four’a katılma hakkını elde eden F.Bahçe Doğuş’u kutluyorum. Bu iş öyle kolay değil. Emek ister, alın teri ister. Tabii ki en büyük rol sponsor desteği. Sponsor desteği olmadan şimdiki yerlere gelinemezdi. Sponsor desteği olmayan kulüpler gördüğünüz gibi her gün can çekişiyor. Başarılı koç Obradovic için ‘dünyaya meydan okuyan adam’ tanımlamasını rahatlıkla yapabilirim. Sözleşme imzaladığı 3 Temmuz 2013 gününü çok iyi hatırlarım. Sırp hoca “Buraya herhangi bir müsabakada ikinci olmaya gelmedim” demişti. 39 şampiyonluk yaşamış, Avrupa’nın 1 numaralı kupasını 9 kez kaldırmış, şimdi ise Fenerbahçe’yle ikinci zafere 2 maçı kaldı. Ama o hâlâ aç...
Biraz da derbiden söz edeyim. Fikret Orman daha ceza belli olmadan sanki bir duyum almış olmalı ki, kararla ilgili topu üyelerine attı. Üyelerden ise maça devam etmeme kararı çıktı. Finalin adı muhtemelen F.Bahçe-Akhisar olacak gibi görünüyor. Siyasi partilerden şu sıralarda Devlet Bahçeli başta olmak üzere, ‘karardan vazgeçilme’ telkinleri var. Olur mu olmaz mı? Göreceğiz. Şahsi fikrim, Beşiktaş bu kararı almakla hata yapmıştır. Abartılar aşırı oldu, gereksizdi. Türk futboluna bir leke daha. Ve Kasımpaşa maçı... Son haftaların içindeyiz. Yukarısı, aşağısı çorba olmuş. Nefes kesen maçlara tanıklık ediyoruz. F.Bahçe zirve için sprintinde gecikmiş olsa da yarıştan henüz kopmuş değil. Çünkü futbol her türlü sonuca gebe. Sarı-Lacivertliler, dünkü maça iyi başlayamadı, Kasımpaşa net gol fırsatlarını değerlendiremedi. F.Bahçe 1 kez geldi, Josef’le öne geçti. Ev sahibi beraberliği yakalasa da hakem Cüneyt Çakır’ın Sarı-Lacivertliler lehine 3 penaltıyı vermediğini hatırlatayım. Devamında Şener, Valbuena ve Janssen fileleri havalandırıp F.Bahçe’ye hem 3 puanı getirdi hem de takımlarını şampiyonluk yarışında tuttu. Kanarya takibe devam ediyor. Gözler şimdi bugünkü Galatasaray-Beşiktaş ve Osmanlı-Başakşehir maçlarında. Buradan çıkacak sonuçlar Sarı-Lacivertlilerin yol haritasını netleştirecek.