Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Armut

12 Eylül 2015 Cumartesi

Gencecik ölüler karşısında sıkılmadan, yüzleri kızarmadan konuşuyorlar:
Gizli gizli pazarlık yürüttükleri, çözüm sürecini ihanetle değerlendirmişler...
Süreç boyunca çok ciddi silah stoklaması yapmışlar... Israrla “Herhangi bir çatışmaya girmeyelim” demişler, ama masaya oturdukları barışçı arkadaşları yine de silahlanmışlar...
Onların da eli armut toplamamış bu arada.
Çıkarlarına dokununca ayrı düştükleri casusluk cemaati ile ortaklaşa ulusal orduyu balyozlamışlar. Andımızı kaldırmışlar. Komşu ülkedeki iç yangına körükle gitmiş, silah göndermişler.
Artık ülkeyi kişisel hırsları yüzünden göz göre göre iç savaşa sürükleyen dizginlenemez çılgınlığa son verme zamanıdır.
Beklemeden, ertelemeden, hemen...
Ey milli iradeden söz açan siyasetçiler, tarihsel sorumluluk üzerinizdedir. Kadın derneklerinin son çığlığına uyunuz:
“Akan kanın durmasını, amasız, fakatsız, ancaksız ellerin tetikten çekilmesini istiyoruz. Çocuklarımız yaşasın.
Meclis açılsın, açılsın, açılsın...”
Halkı çıldırtan o dayanılmaz boğuk ses; sussun, sussun, sussun...

Sakilik
İzliyor musunuz, bir zamanların akillerini.
Bu kadar mı dönek olunur, bu kadar mı sakil olunur.
“Silah bırakmadan olmaz” derken, akıl... “Sömürücünün kiralık katiline güven olmaz” derken, bilinç. Çözmüş bitirmişlerdi. Övmüş, ovalamış, sırt sıvazlamış, yalayıp yutmuşlardı. Dağlardan kol kola inmişlerdi.
Türkiye Yugoslavyalaştırılırken alkış tuttukları yetmemiş gibi, yine ekranda vır vır ediyor, yine köşelerde döktürüyor, yine kuş beyni fırtınası yapıyorlar.
Tanıyın, bilin, unutmayın.

SA saldırısı
Kasım 1938’de, Paris’te bir Alman diplomatın vurulmasını bahane eden Hitler ve onun “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı” Goebbels, Nazi partisine bağlı faşist milisleri kışkırtmıştı.
Evler basılmış, işyerleri yağmalanmış, binalar yakılıp yıkılmış, 100’e yakın insan öldürülmüştü.
Tıpkı, geçen hafta Hürriyet gazetesinin iki kez basılması, parti binalarının ateşe verilmesi, insanların dövülmesi, tehdit edilmesi gibi.
Tek fark, Nazilerin sokaktaki vurucu gücü SA’ların yerini ak tosunların almasıydı.

Ne yapacaktı?
400 vekili olsaydı ne yapacaktı? Dağlıca’da oğlunun vakfına şube mi açacaktı? Van Gölü’ne gemicik mi konduracaktı?
Özel istihbaratçısı aracılığıyla Apo nezdinde ricacı mı olacaktı?
Sarayında Kandil muhtarına yemek mi verecekti? Karakterli şehit babası mı olacaktı?
Ne yapacaktı, ne?
20, 30, 40...
Kasadaki paranın sayısı değil bu, yiten insan canı. Kanı pıhtılaşmayan bir beden gibiyiz. Al kan sızıyor gözlerimizden, dudaklarımızdan, kulaklarımızdan, burunlarımızdan.
Katillerin ve azmettiricilerin, göz yumucuların da ellerinden...

Irkçılığa hayır!
Ağadan, beyden kaçmışlar. Şeyhten, şıhtan kaçmışlar. Köyleri yakılmış, kaçmışlar. PKK öldürmüş, kaçmışlar.
Eli silahlı, yüzü maskeli tehdit etmiş, kaçmışlar.
Yoksulluktan, beladan, dayatmadan, yobazlıktan, cehaletten, işsizlikten, çaresizlikten, şiddetten kaçmışlar.
Özgür birey olmaya, doğru dürüst eğitim almaya, geleceğini kurabilmeye, uygarca yaşamaya kaçmışlar.
Midye satıyorlar, balıkçıda çalışıyorlar, inşaatlarda amelelik yapıyor, fındık topluyor, zeytin silkeliyorlar.
Kürtçülüğün sonuçlarından zarar görmüşler, Türkçülerin saldırısına uğruyorlar.
Çevremizden ve geçmişten ders çıkarmak zorundayız:
Irkçılığın leş kokulu savaş dişlisine karşı tek sığınağımız, insan kardeşliğinin barışçıl ana kucağıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları