Milli Güvenlik Sorunu

26 Haziran 2021 Cumartesi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Recep Tayyip Erdoğan Türkiye için artık bir milli güvenlik sorunudur” diyor.

Kılıçdaroğlu’nun çok yerinde bu saptamasının altyapısını Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu’nun Yeni Ülke dergisinin geçen Mart-Nisan sayısında yayımladığı makalesinde bulabiliyoruz. 

Kanadoğlu, Türkiye’de “Bonapartizm”in özelliklerinin yaşama geçtiğinin altını özenle çiziyor:

Bütün iktidar kalelerini ele geçirme olanağı verilmiş bir kişi, toplumun sürekli kurtarıcısı rolünde. Hem devlet başkanı, hem hükümet başkanı, hem başkomutan, hem de iktidar partisi genel başkanı. Kapsamlı atama ve azletme yetkisine sahip. Niteliksiz, ancak sadık bir kamu görevlileri kadrosunun baş hamisi. Yargının üst yönetimini belirliyor ve kendisine tümüyle bağlı bir basın yayın imparatorluğunca destekleniyor.

Korkut Kanadoğlu’nun çerçevelediği otoriterizm, üstüne yönelen tüm suçlama ve tepkileri ya unutturuyor, ya popülist söylemlerle geçiştiriyor ya da yok sayıyor:

Merkez Bankası’nın buharlaştırılan 128 milyar doları, eski Başbakan’ın oğlunun uyuşturucu kaçakçılığı savı, yandaş basını beslemek için devlet bankasından verilen kredilerin geri ödenmemesi, iktidar milletvekiline organize suç örgütlerince ödenen maaşlar, iktidar partisine verilen çantalarca para...

Hiçbirinin açığa kavuşmadığı böyle bir yapıya, hâlâ milli iradeye dayalı demokratik düzen diyebilen bir tek kişi var. 

İşte o tek kişi, milli güvenlik sorununa dönüşmüştür.


GAZETECİ SIFATI KULLANAN HİÇLER


Çeşitli kurumlarda verdiğim gazetecilik kurs ve derslerinde öğrencilerime mesleği tanımlarken birkaç noktayı vurgulama gereği duyarım:

Gazeteci, bir bilen değildir. Gazeteci, öğrenendir. Algılayıp aktarandır. 

Gazeteci, kuşkulanandır. Kuşkulanıp araştıran, edindiği bilgileri bütünleştirip aktarandır.

Gazeteci, sezendir. Sezip irdeleyen, yorumlayıp aktarandır.

Gazeteci neden bir bilen olmamalıdır?

Konuşmaktan ve görüş bildirmekten, konuşturmaya ve görüş almaya zaman ayıramayan gazeteci, işini yapmamış olur.

Gazeteci neden öğrenendir?

Konusunda bilgilenmiş, sorusunu öğrenip de soran, eskilerin deyimiyle “fikri takip” yapan, algıladığını olduğu gibi aktaran bir mesleğin üyesidir de ondan.

Gazeteci neden kuşkulanandır?

Kuşkulanmazsa soru soramaz. Araştırmazsa, olsa olsa zabıt kâtibi olur, papağan olur. Aklını kullanır; dürtülmez, dürter. Dürtülürse, kullanılmış olur. Dürterse, işin ehli olur.

Gazeteci neden sezendir?

Sezme işi, deneyimdir. Deneyimli aşçının burnu çürük yumurtayı nasıl algılarsa, gazeteci de haber ile yalanı birbirinden ayırır. Haber koklamak ise başlı başına bir deneyim ve ustalık işidir. Deneyim, ustalık ve yetenek bir araya geldi mi, gazeteci, gazeteci yorumuna ulaşır ki bu da meslekte varılan bir üst aşamadır. 

Gazetecilik, sanıldığı gibi kolay bir zanaat değildir. Bağımsızlık, dürüstlük, doğruluk, temizlik ister. 

Gözünü, kulağını, duygularını, yüreğini ve de bilincini işine adamayanlar gazeteciden sayılmaz. 

Özellikle son dönemde adının yanına gazeteci sıfatını ekleyip rol kesen, yol kesen, ahkâm kesen komisyoncular, elverişli kullanışlılar, paragöz cukkacılar, çıkarcılar, yalan üreticileri, mafya beslemeleri, kirli ilişki tüccarları ile aklamacılara gelirsek...

Onlar hiçlik derecesindedirler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları