Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Balık Hafızaya Dikkat!

02 Temmuz 2013 Salı

Urla’da dört gün süren Sokak Tiyatrosu Festivali’nde her zaman gündemde olan çok önemli bir soru “Sanat neye yarar” kıyasıya tartışılıyor. Çünkü zaman, o zaman, gençler bu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyorlar. Haklılar da... Bu dönem herkesin kendi sorularına yanıt bulmaya çalıştığı bir dönem, tabii bu arada geçmişi hiç unutmadan.

\n

Bütün bu tartışmaları dinlerken beni sürekli zorlayan bir bilgi var. Bunu Gorbaçov zamanında gittiğim Sovyetler Birliği’nde çok yaşlı bir yazardan öğrenmiştim, artık yazmıyordu ve gözyaşları içinde bana şöyle, dedi: Stalin zamanında 1025 yazar öldürüldü ve sonunda Sovyet Yazarlar Birliği Başkanı Stavski de bu emirlere daha fazla dayanamayarak intihar etti.”
Tuhaf bir şey, bu bilgi neden beni zorluyor, kendi kendime konuşuyorum,
“Acaba biz de böyle bir şey olsa, kaç kişi öldürülürdü ve bunlar kimler olurdu?” Bu düşüncenin ardından kendimi haykırırken buluyorum: “Düşüncelerinden ötürü kimse öldürülemez!”, “İmdat!”
Öte yandan, sanat camiasının balık hafızası da bu düşünce kadar beni ürkütüyor. Neyse ki, gençler anımsıyorlar, örneğin direnişin ilk günlerinde her şeyi kendisi için isteyen (ün, para ve itibar)
Sinan Çetin, Sırrı Süreyya’nın yaralandığını duyunca, “Ben de orada olmalıyım, aman kaçırmak olmaz” diyerek Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne koşuyor, onun geldiğini gören genç-yaşlı pek çok kişi önünü kesip, “Hadi hadi Ağaoğlu’nun yanına” diyerek, Sinan Çetin’i resmen kovalıyorlar. Olmaz Sinan, sosyalistlere sövüp, Gülen’in Türkçe Olimpiyatları’nda Gülen’e övgüler düzüp, ülkenin baş rantçısı Ağaoğlu’yla reklam partneri olduktan sonra bir de Gezi’nin baş aktörü olamazsın... Adama sorarlar...
Bak, bir başkası da denedi, Hopa’da biber gazıyla öldürülen
Metin Hoca’ya “Bunu Ergenekon yapmıştır” diyerek Hopa mitingini ve hocayı küçümseyen, her daim gündemde kalmayı iş edinmiş Murat Belge, akil adam olduktan sonra birden Gezi olaylarını görünce, “Eyvah rüzgâr başka yönden esiyor” diyerek son toplantıdan önce istifa etti. Alkışlar... Karşınızda “Akildik bir günde alkolik olduk” diyerek itibar kazanmaya çalışan Murat Belge’ye alkışlar!
Tam bunları düşünürken bir de baktım, bizim gazetede tam sayfa bir ilan, sanatçılar, yazarlar bir metin hazırlamışlar, imzalardan önce metnin başlığına takıldım,
“Kaygılıyız!” ne yazık ki, yazarlarımız, sanatçılarımız hâlâ kaygılıyız sahasında kalmışlar, AKP’nin milis kuvvetleri polisler, “Ya Allah ya Bismillah” nidalarıyla insanları öldürmek için saldırırken ve öldürürken hâlâ Erdoğan hükümetinin onları dinleyeceği, polis şiddetini azaltacağı gibi bir hülyanın içindeler. Yahu Yavuz Top, Sunay Akın, Can Dündar, Nebil Özgentürk giyinip kuşanıp Erdoğan’la görüşmeye gittiniz, “Gezi’nin akil adamlarını başkalarına bırakmak olmaz”... Sonra ne oldu, en vahşi saldırılardan biri gerçekleşti, siz hâlâ kaygılı mısınız? Metni imzalayanlar arasında, bu ülkede yaşayan her edebiyatçının, her sanatçının gözü kapalı “evet” diyeceği duruşlarıyla, geçmişin direniş mirasını taşıyan yazarlar var ama Elif Şafak’ın neden orada olduğunu anlayamadım. Bir de Orhan Pamuk’un, evet onlar kaygılı olabilirler, başka bir açıdan, ne de olsa, Gezi Direnişi’ndeki gençler, onlar için birer müşteri! Müşteri kaybetmeye gelmez!
Durumu anlamak için gözümü kırpmadan birlikte yola çıkacağım imzacı birkaç arkadaşıma sordum,
“Bize bir gece yarısı telefon edildi, Yaşar Kemal ve Leylâ Erbil’in de imzaladığı söylendi biz de daha fazla bir şey sormadan imzaladık.”
Gece yarısı operasyonu, vallahi bir sözüm yok, Yaşar Kemal ve Leylâ Erbil adını duyunca herkes imzalardı. Ama dikkat! AKP’nin ilk zamanlarında, Cumhurbaşkan’ı
Abdullah Gül’ün nasıl bir “halk adamı” olduğunu anlatan, Atatürk’ü neredeyse nevrotik bir kişilik olarak gösteren, (“Ben bu belgeseli ilk olduğu için heyecanla izlemiştim, sonradan dank etti”) bir filme imza atmış belgeselcilere ve Erdoğan’ın karşısında süklüm büklüm duran şairlere pek güven olmaz...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları