Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bütün Söz Vermelerin Tarihçesi; Sevgim Acıyor(*)

14 Ekim 2014 Salı

Otuz sekiz kişinin öldüğü geçen haftaki olaylar içinde, beni en çok korkutan, Gaziantep’teki olaylar oldu. Çünkü bir mahalle örgütlenerek, “silahlar, sopalar ve palalarla” bir başka mahalleye ölümüne saldırdı. Saldıranlar için öteki mahalleli çoluk çocuk, kadın erkek ayrımı yapılmadan topyekûn ölümü hak etmişti.
Nedense bu durumun Gaziantep’te meydana gelmesi beni hiç şaşırtmadı. Çünkü yerel seçimlerden önce halkın ne düşündüğünü öğrenmem için gazetem beni Gaziantep’e yollamıştı. Uçaktan indiğim andan itibaren dehşete düşmüştüm. Çocukluk kentim değişmişti, havası, suyu değişmişti, neşesi gitmişti ve sanki koyu bir karanlık kenti kuşatmıştı.
Üç yüz bine yakın Suriyeli mülteci kentin her yerindeydi. Parklar, bahçeler onlar tarafından kuşatılmıştı ve beni her gördüğümde korkutan, İslamcı militanlar, kapkara bakışlarla kahveleri doldurmuşlardı. Bütün bunların yanında, ajan kılıklı öyle çok yabancı vardı ki, kendimi Beyrut’ta sanmıştım.
Ve o günlerde öğrenmiştim, Gaziantep’ten altı bin kişi IŞİD’e katılmıştı. Kobani hayatımızın içine girmeden çok önceleri, IŞİD sınır kentlerimizde özellikle de Gaziantep’te hücreler kurup işe koyulmuştu. Uçan kuştan haberi olan MİT’in bu örgütlenmeden haberi olmaması imkânsızdı. Açıkça göz yumulmuştu, hatta bugün polis güçlerinin bazı davranışlarından, konuşmalarından anlaşıldığı gibi desteklenmişlerdi.
Bunları neden söylüyorum, başımızda kışkırtıcı konuşmalarıyla halkın bir bölümünü sürekli suçlayan, yakılan yıkılanları sürekli tekrarlayarak her şeyi daha vahim bir noktaya getirebileceğinin hiç farkında olmayan ya da olan ama kendini durduramayan bir iktidar var. Bir kamuoyu da var, öyle ki, yakılan yıkılanlar neredeyse ölen 38 insandan daha değerli.
Malın insan hayatından daha değerli kabul edildiği bir ülkede bazı değerler iyice sapmış demektir. Merhamet duygusu yok olmuş demektir!
Aynı kamuoyu, Kobani’yi de anlamamakta ısrarlı. “Bize ne Kürtlerden” diye geçiştirmek istiyorlar. Kobani’nin biraz yaşadığımız günler ve gelecekteki tarih için öneminden söz edelim. Bu arada bütün 68’li, 78’li dostlarıma, gençliklerinde yeri göğü inleten bir sloganı anımsatmak isterim: “Bir, iki, üç daha fazla Vietnam!” Anımsadınız mı? O güzel zamanlarda Amerikan emperyalizminin insanlık dışı saldırısına uğramış Vietnam bizim için bir simgeydi. Dünyanın değişebileceğine inancımızı artıran, Amerikan emperyalizminin de yenilebileceğini gösteren bir umut, bir ışıktı. Tıpkı, Küba gibi.
İşte şimdi yanı başımızda küçük bir Vietnam, bir Küba var. Kobani, Rojava Kürt bölgesinde kurulmuş bir kantonun merkezi. Pek çok entelektüeli olan, eşitlikçi bir anayasası olan, Kürt, Arap, Sünni, Alevi ve Türk yurttaşların birlikte Ortadoğu’ya örnek bir demokrasi modeli sunmaya çalıştıkları bir yurt parçası! Şu andaki savaş bir yurt müdafaası! Ve verilen savaş, bakmayın siz Amerikan uçaklarının bir iki sözüm ona bomba atmalarına, emperyalizme karşı! Çünkü orada eşitlikçi, bağımsız bir demokrasi modeli gelişmesi hiçbir Batılının işine gelmez! Tıpkı Latin Amerika’da olduğu gibi devrimler de bulaşıcıdır. Tabii iyi anlamda. Dostlarıma yeniden İspanya İç Savaşı’nı anımsamalarını, yeniden kitapları çevirmelerini isterim. O da bir devrim savaşıydı. Ama Stalin’in beklenen uçakları gelmediği için kaybedildi. Ama o savaşın pek çok görgü tanığı vardı, çünkü tüm Avrupa’dan pek çok insan savaşmak ve tanık olmak için İspanya’ya geçmişti. Ernest Hemingway oradaydı ve bize İspanya İç Savaşı’nı anlatan çok önemli bir kitap armağan etti: “Çanlar Kimin İçin Çalıyor.” Ünlü fotoğrafçı Robert Capa’da oradaydı. Pek çok belgeselci de... Tamam devrimciler yenildi ama bu yenilgiden pek çok ders çıkarıldı. İnsana ve dayanışmaya dair yüzlerce film yapıldı, yüzlerce kitap yazıldı.
Yeni bir yenilgi olmasın diye Kobani’de insanlar IŞİD’e karşı savaşıyor, daha doğrusu emperyalizme karşı savaşıyor. Kobani düşerse, insanlık özellikle de o bölgede ağır bir karanlığa gömülecektir.
Son olarak bir şey daha söylemek istiyorum. Kobani’de pek çok kadın ellerinde silahları savaşıyorlar. Bazıları bedenlerine patlayıcıları yerleştirip IŞİD tanklarının önüne atılıyorlar. Kızım yaşındaki bu genç kadınların anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

(*) “Bütün söz vermelerin tarihçesi; sevgim acıyor”; Turgut Uyar’dan bir dize.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları