'O Zamanlar Biz Güzeldik'

10 Mayıs 2011 Salı
\n\n\n

Sevgili okurlar, çok düşündüm ve sonunda karar verdim, sizlerle bir sır paylaşacağım. Çok heyecanlı ve ürkek olduğumu da söylemeliyim, çünkü bugün sizlerle ancak bu yaşta cesaret edip yazdığım şiirlerin bir bölümünü paylaşmak istiyorum. Şimdi bu nereden çıktı demeyin, bir zamandır bu işe soyundum, şimdi sırası geldi diye düşünüyorum. Ne olur ne olmaz, önümüz savaş, kargaşa, belki kimseler bu şiirleri basmak istemez, olur ya, ben işi sağlama alıyorum.

\n

Önce bir yunus söylencesi :

\n

kim bilebilir hep uzakları / düşleyen birinin kederini / denizini yitirmiş / bir yunustan başka

\n

Şimdi en sevdiklerimden biri, adı,

\n

sadece hayat:

\n

elbette olmuştur kıskandığım / güzel şarkı söyleyenleri / çıplak ayak Amazon ormanında / yürüyenleri de kıskanmışımdır / bir yunus doğumu görmek isterdim / bunu görenler de / kıskandıklarım arasındadır / sevdiğim erkeklerin / âşık oldukları kadınları da / kıskandım elbet / kıskandım ne demek / her biri için ölümcül cinayetler düşledim / ölmedi hiçbiri / bu kadar kıskanmışım demek / ama en çok / kardelen hasadını kutlayan bir köyde / bütün resmi ve gayri resmi zevatın önünde / kendi hasatları için oynayan / köyün o iki delisini kıskandım / yeni doğmuş iki bebek gibi / yaşamaktan başka hiçbir şey / yoktu akıllarında

\n

\n\n\n\n\n

Heyecandan öleceğim, biraz cesaret verdiniz, devam ediyorum. Şimdi uzun bir şiir, adı,

\n

o zamanlar biz güzeldik:

\n

fena yakalandım / telefondaki ses Amelia Rodriges öldü dediğinde / uzun zamandır kuşandığım / beni benden gizleyen o maske / paramparça oldu / fena yakalandım

\n

o zamanlar biz güzeldik / o sobalı evde / Amelia dinlediğimiz / Feneryolundaki o evde / biz güzeldik / gözlerimiz parlaktı

\n

çünkü inanırdık / hayata aşka kardeşliğe / dostluğa inanırdık / sobanın üstünde her zaman / bir çaydanlık dururdu / çay içer Birinci tüttürürdük / paramız yettiğinde / rakı olurdu masamızda / bir de çiroz ondan vazgeçmezdik

\n

Süreya yeni dönmüştü / karı boranı ve muhtarı / dilimize dolanan / o uzak dağ köyünden / bütün rüzgârları / bütün türküleri / bütün mutlu delileri / tek tek bellemişti / o anlatırken / Amelia nice ölümlerden / nice acılardan / geçmiş sesiyle / ona eşlik ederdi / işte o zaman / ayazda ayakları üşümüş çocuklar / yolu gurbete düşmüş erkekler / siyahı aşk bilmiş kadınlar / kimsesiz dağ başlarını / yurt bellemiş kaçakçılar / sessiz çığlıkları işkence görenlerin / Mayo meydanının beyaz eşarplı anaları / dünyanın bütün sürgün şairleri / yolu hiç şaşırmadan / Feneryolundaki o sobalı eve gelirdi / her zaman teselli eden bir şeyler vardı / sobanın sıcaklığında / Birincinin sert tütününde / bizim saf inancımızda / o zamanlar biz güzeldik

\n

Sazı elime aldım ya, dur demezseniz durmam, neyse ki yerim azalıyor, son bir şiirle huzurlarınızdan ayrılıyorum. Şiirin adı,

\n

yunus da gitti:

\n

en çok beni üzmek için gitti / en çok birbirimizi bilirdik / ben ona dağları anlatırdım / o bana derin suların şarkısını / bütün yunuslar gibi oyun severdi / ve her zaman beni şaşırtacak / bir şeyleri olurdu / bazan öpücükleriyle baştan çıkardığı / bir deniz kızından / fildişi tarak / bazan ay büyüleri / ama yunus gitti / en çok beni üzmek için gitti / kıyıları kendime yasakladım artık / ve tek bir şey istiyorum geri / neşemi

\n

öyledir:

\n

bir Hint atasözü şöyle der / aşkta kalplerden biri / daha soğuktur /belki de budur aşk yapan / soluk soluğa bir sevişmeyi

\n

Bilemiyorum, içiniz biraz ferahladı mı?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları