Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'AKP'nin tavrı rahatsız edici'
“Washington’da insanlar, ‘Türkiye nereye gidiyor? İkinci bir İran mı oluyor’ diye soruyorlar.” Bu sözler merkezi Washington’da olan Amerika Atatürk Derneği’nin kurucu ve onursal başkanı Hüdai Yavalar’a ait. Yavalar’ın, AKP’nin 2002’de iktidar olmasından beri ülkesiyle ilgili gittikçe artan kaygıları var. Gülen cemaatini topa tutuyor. Para kaynağının hesabını soruyor. Bakın neler anlatıyor...
- Washington’dan baktığınızda Türkiye’nin bugünkü siyasi çizgisini nasıl görüyorsunuz?
H.Y. - Bizi en çok üzen mesele, Türkiye’nin gidişatı. Bir türlü Türkiye’den kopamıyoruz. Kopamamamızın sebebi de dünyanın takdir ettiği Atatürk’ün bize bağışladığı, küçük yaşta korumaya ant içtiğimiz ülkemizi çok seviyoruz. Hep söylediğimiz söz, “Acaba memleketimize nasıl yardım edebiliriz?” Çünkü hayatta en güzel şey vermektir. Biz de Atatürk’ün yolundan gittiğimiz için devamlı surette vermeye çalışıyoruz. Türkiye’den kopamadığımız sürece de son zamanlarda Türkiye’de olan hadiseler bizi derinden üzmektedir. Bilhassa da AKP’nin tutumu bizi çok rahatsız ediyor.
- Neden?
H.Y. - Eskiden, “Türk” denilince Amerikalılar Atatürk’e olan hayranlıklarının yanında Türk askerinin ne kadar dürüst, çalışkan ve parlak olduğunu söylerlerdi. Ama bugün artık bunu göremiyoruz. Kafalarında bir soru işareti var. “Türkiye nereye gidiyor? İkinci bir İran mı oluyor” diye soruyorlar.
Biz Amerika Atatürk Derneği olarak devamlı surette Kongre üyeleri, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı ile temastayız. Biz ayrıca Türkiye’ye çok bağlı, Atatürk hayranı olan insanlara Amerikalı ve Türk olmak üzere sürekli ödül veriyoruz.
Bunların içinde Prof. Dr. Türkan Saylan gibi büyük bir kişi vardı. Ayrıca ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen, senatörler, temsilciler, yazarlar, bilim insanları bizden ödül alanlar arasındadır.
Benim anlayamadığım nokta şu: Atatürk gibi dünyanın hayranlık ve saygı duyduğu bir lider nasıl oluyor da Türkiye’deki kimi kesimler tarafından kabul edilmek istenmiyor?
- Peki, bu kesimler kimler?
H.Y. -\tBugünkü hükümet olsun, Özal hükümeti olsun aynı şeyleri yaptılar. Biliyorsunuz Özal daha Kuveyt Savaşı başlamadan Baba Bush’la çok yakın ilişki içindeydi. Özal, “Bir koyup üç alacağız” diyordu. Ama ne oldu? Kendisi ölünce ne Baba Bush ne de başka eski bir ABD cumhurbaşkanı bunun cenazesine gitti. Ama Ürdün Kralı Hüseyin’in cenaze töreninde dört ABD başkanı vardı.
Şimdi de Abdullah Gül ve El Tayyip denilen Türkiye’nin başındaki bu grup devamlı surette buraya geliyor ve toplantılar yapıyor. Burada da büyük bir kullanılma var. Çünkü Ortadoğu’da ABD’nin önemli sorunları var. Bu sorunlar da hep enerjiden kaynaklanıyor. Her şeyin üzerinde de İran sorunu var.
Bunlar ABD yönetiminin kafasını çok karıştırıyor. O nedenle de Türkiye’deki hükümetle iyi geçinmeye mecbur. Ama burada Türkiye’nin değeri hiç kalmadı.
- Duyduğuma göre buradaki şeriatçı gruplardan ve Gülen hareketine bağlı kişilerden küfür dolu e-postalar alıyormuşsunuz. Bunları anlatır mısınız?
H.Y.- Bu insanlar bir kere Atatürk, yani medeniyet düşmanı insanlar. Bunlar Türk halkının ödediği paralarla burada okudu, cemiyetler, dernekler kurdu. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’ne karşılar. İslam birliğine inanmışlar. Fethullah Gülen’i hepimiz biliyoruz. Amerikalılar da biliyor. Gülen yeşil kart almak için başvurduğunda yargıç , “Biz kendisine yeşil kart veremeyiz. Ülkesine geri dönmesi lazım” diye karar verdi. Ama aradan bir hafta geçti geçmedi yargıç fikrini değiştirdi. Çünkü binlerce mektup aldı.
- Ne gibi mektuplar?
H.Y. - Gülen’in ne kadar önemli bir insan olduğunu anlatan mektuplar. Georgetown Üniversitesi öğretim üyeleri, eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz de dahil olmak üzere pek çok kişiye bu türden mektuplar yazdırıldı sırf Gülen Yeşil Kart alabilsin diye. Bir de aklımda hep şu soru var: Acaba bu Gülen hareketi bu paraları nerelerden buluyor? Bir yerlerden para akıtıldığı çok belli. Ama nereden?
- Peki, ABD’de en çok dikkat edilen hususların başında düzenli ve açık biçimde gelir vergisi ödenmesi şarttır. Gelirler mutlaka kayıt altında olmalıdır. Bu grupların gelirlerinin kayıt altında oldukları kesin mi?
H.Y. - Duyduğuma göre ABD hükümeti bu paraların kaynağını araştırıyormuş. Çünkü bu hareketin üyelerinin hemen tamamının az gelirli olduğu biliniyor. Bir de bunların pek çok okulu var ABD’de. Okul yaptırdıkları sürece ABD’ye öğrenci getirtebiliyorlar. Böylece binlerce Türk çocuğu buraya getirilip Gülen okullarına öğrenci olarak alınıyor.
- Amerika Atatürk Derneği olarak yüzlerce ödülün sahibisiniz. Eviniz bir Atatürk müzesi gibi. Özellikle AKP hükümeti döneminde bu ödüllerin size ne yararı oldu?
H.Y. - Bu sadece kendi kendimin tatmini meselesidir. Sadece buna yarıyor. Bizim Türk milletine, Türkiye Cumhuriyeti’ne borcumuz var. Bu borcumuzu seve seve ödüyoruz. İnsan vatanından kopamıyor. Hep vatanının iyiliğini istiyor.
İnsanın kendini aşması lazımdır. Yani dünyayı anlaması demektir. Özellikle İslam ülkelerine gittiğim zaman Atatürk’ün Türkiye için yaptıklarını daha iyi anlıyorum. Atatürk’ün nasıl bir deha olduğunu görebiliyorum.
Bakın, İslam ülkelerinde kadınlar hâlâ bir meta olarak görülürken daha 1930’lu yıllarda Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiştir. “Siz birer bireysiniz. Erkekle eşitsiniz” demiştir. Bu ne muazzam bir görüştür. Bir de gidin İslam ülkelerine bakın. Kadın hâlâ recme uğruyor. Dayak yiyor.
Ama ne yazık ki ülkemde bazı kadınlar Atatürk’ün bu büyük devrimlerini görmezden geliyor. Bu da beni çok üzüyor. Aile, mahalle baskısı, diyoruz. Ama bu insanların artık kendilerini aşmaları, gözlerini dünyaya açmaları, kitap okumaları lazım.
Bunun için biz Amerika Atatürk Derneği olarak, “Türkiye, AKP’nin Türkiyesi değildir” diyoruz. Onun için mücadelemizi veriyoruz.
- Siz burada çok iyi bir hayat sürmenize rağmen aklınız hep Türkiye’de. Sık sık Türkiye’ye geliyorsunuz. Aynı sıklıkla telefonda konuşabiliyor musunuz?
H.Y. - Evet. Sık sık Türkiye’ye gidiyorum. Ama eskisi gibi telefonda rahatlıkla konuşamıyorum. “Aman Hüdai, fazla konuşma. Dinleniyoruz” diye beni uyarıyorlar. Korku içindeler.
E-posta gönderiyorlar. Ama başka isimler altında o da. Üstelik hep şifreli yazışmalar. Bu ne biçim baskı kurmaktır insanlar üzerinde?
Bir de sizin aracılığınızla şu mesajı vermek istiyorum. Beş yıl önce burada yeni yapılan büyükelçilik binasının önüne plastikten bir Atatürk heykeli diktiler. Düşünebiliyor musunuz? Atatürk’e zamanla çatlayan bir plastik elbise giydirdiler. Ayrıca konsolosluk bölümünde de bir plastik Atatürk büstü var. Üstelik ikisi de Atatürk’e uzaktan yakından benzemiyor. Bu benim çok canımı yakıyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke