Meriç Velidedeoğlu

‘Kalanla Toparlanamazsak Geriye Yıkım Kalacak!’

12 Eylül 2014 Cuma

“30 Ağustos” akşamı, İstanbul Kadıköy’de “CHP”nin çok sayıdaki “STK”nin üyelerinin ve halkın katılımıyla “Bağdat Caddesi”nde bir kutlama yürüyüşü yapıldı.
“29 Ekim” günlerindeki “Fener Alayı” denli yoğun olmasa da katılım yine iyiydi; hele tatilcilerimizin henüz daha tümüyle dönmedikleri de düşünülürse...
“TGB” kurulduğundan bu yana düzenlediği, katıldığı bu eylemleri, bir bakıma gençleştirdi; çoğu kez eylemin “ses”i de onlar oluyor, bu yürüyüşte de öyleydi.
Atılan temel sloganlar dışında, kamuoyu gündemini oluşturan seslenişler katılımcıları daha da coşturuyor, kaynaştırıyor, birlikteliğin gücünü daha da anlamlaştırıyor; o akşam da öyle oldu; özellikle “25 Aralık”taki “Rüşvet ve Yolsuzluk” operasyonuyla ilgili sloganlar başı çekti...
Bir ara öyle oldu ki, topluluktan koptum, sanki başka bir ülkedeyim; halkı kendi cumhurbaşkanına “hırsız” diye seslenen bir ülke; adıyla sanıyla vurgulaya vurgulaya “hırsız!” diye haykırıyorlar; içim burkuldu; nasıl bir ülkeydi bu? Böyle bir ülke olabilir mi? Var mıdır?
Değerli dostlar, genelde bu tür soruların ardından yine de sizlere seslenip “Ne dersiniz” diye sorarım; bu kez sormuyorum...
Sanırım sormaya da gerek yoktu; yürüyüş, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu “Bilal”e yaptığı uyarıları içeren, “Dolarları sıfırla oğlum!”, “Sıfırla Bilal”, “Sıfırla!” sloganlarıyla sürüyordu...
Bu “Bilal oğlan” olayı büsbütün bastırıp unutturdu danışman “Zapsu”nun “ABD”ye, “Başkan Bush”a Erdoğan için yaptığı “Kullanın! Kullanın!” yalvarışını, yakarışını...
Ama nasıl unutulur ki bu “yalvarış”, dört dörtlük uygulanmadı mı?
R.T. Erdoğan, “başbakan” yapılmadı mı?
Üstelik uygulama sürdürülmedi mi?
Bugün “TC Devleti’nin Cumhurbaşkanı” kim?
Bilmem şimdi de var mı, hâlâ yaşıyor mu; “25-30” yıl önce Beyazıt’ta ünlü “Kapalı Çarşı”nın oralarda bir “Bit Pazarı” vardı; kullanılmış eşya satılırdı; günümüzde “İkinci el” deniyor; “bir” kez “kullanılanın”, “ikinci” kez de “kullanılması” olayı...
Diyorum ki, yer azaldı, biraz da yazımın başlığına değinelim.
“Kalanla toparlanamazsak, geriye yıkım kalacak!” uyarısı, ülkemizin değerli hukukçularından “Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz”e ait.
Cumhuriyet’in “Bilim Teknoloji” ekindeki (sayı: 1433) “Sorunlar Büyük” başlıklı yazısında, Erdoğan’ın Anıtkabir defterine yazdıklarını değerlendiriyor.
Erdoğan, “28 Ağustos”ta “TBMM”deki cumhurbaşkanı yemininin ardından, 12. Cumhurbaşkanı olarak Anıtkabir’e gitmişti.
“Atatürk”ün huzurunda “sap gibi” durduktan sonra da, deftere yazdığı, “Bugün, Türkiye’nin küllerinden doğduğu yeni Türkiye” gibi vurgulamalarla oluşturduğu metni; Prof. Dr. Ökçesiz, “Türkiye Cumhuriyeti”ne bir “saldırı emri” diye değerlendiriyor haklı olarak.
Ardından; “Bu saldırıyı püskürtmek, Atatürk Cumhuriyeti’ni savunanların gücüne ve iradesine bağlı!” olduğunun da altını çiziyor...
Ayrıca Prof. Dr. Ökçesiz; “Hak hukuk tanımayana karşı” elimizde “hukuktan kalanlar”la savaşmamız gerektiğini vurguluyor; hâlâ bu savaşımı yürütecek “savcılar ve yargıçlar var” diyor ve ekliyor: “Tüm yük şimdi onların omuzlarında. Onlara gereken gücü verecek olanlar yurttaşlardır (...) Ya şimdi ya da hiçbir zaman denilecek bir noktadayız!” diyor ve “Hukuku savunun; hukuku uygulatın, hukukun bekçiliğini yapın. Bunun barışçıl bir yolu var. Durmayın!”
Prof. Dr. Ökçesiz Hocamızın bu çağrısı “barışçıl yollar”dan biri olan “Sessiz Çığlık” eylemiyle, birçok kentimizde “iki yıl”dır gerçekleştiriliyor.
Ülkemizin alnına kara bir “leke” olarak çakılan Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, 28 Şubat, İstanbul-İzmir Casusluk gibi “kumpas” davalardan yargılananların -özellikle “TSK”nin yüzlerce değerli komutanının- eşleri, yakınları ve onlara destek verenlerle her “cumartesi” günü “yaz-kış” demeden “sessiz” çığlığı, “sesli” çığlığa dönüştürdüler, dönüştürüyorlar.
Hocamızın çağrısını olumlu buluyorsanız, yarın Beşiktaş’taki “Sessiz Çığlık” eylemini birlikte seslendirelim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları