Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

07 Nisan 2014 Pazartesi

Yeter be kardeşim, artık teker teker gelin. Nasıl bir ülkede yaşar hale geldik anlayamıyorum. Bu yaşananlar aklıma geldikçe uykumda kâbus gördüğümü düşünmek istediğim çok zamanlar oluyor. Uykudan uyanıp oh be bu bir kâbusmuş demek, üzerine bir bardak su içerek rahatlayıp başımı tekrar yastığa koymak ve bunların olması mümkün değildir diyerek gözlerimi yeniden kapatmak istiyorum. Ama ne mümkün yaşadıklarımız inanın ki gerçek.
Birçoğunuz Tom Hanks’in Terminal adlı filmini seyretmişsinizdir. Aslında film 17 yıl boyunca Paris- Charles de Gaulle Havalimanı’nda yaşayan Mehran Karimi Nasseri’den esinlenilerek çekilmiştir. Filmi kısaca özetlersek havalimanında kimseye ait olmayan ara bölgede vatansız olarak yaşamak zorunda kalan bir kişinin hayat hikâyesidir. Açıkçası Terminal filminin senaristi eğer Türkiye’yi tanımış olsaydı ara bölgede yaşıyor hissine sahip milyonlarca insanın hikâyesi ile tanışırdı. Bazen ben de bu ülkede filmin Türkçe versiyonu olan “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” gibi olduğumu düşünüyorum. Devletin, benim adımı sadece hatırlamaya ihtiyacı olduğunda sorduğunu, ama benim ona ihtiyacım olduğunda ise yaşamıyor muamelesi yaptığını görüyorum. Aziz Nesin aramızdan erken ayrılmasaydı eminim ki bir seri daha roman çıkarırdı bugün yaşadıklarımızdan.
Eskiden çok sıkça söylenen bir deyiş vardı seçimden seçime bizi hatırlıyorlar” diye. Son seçimde yaşananları gördükçe artık ona bile ihtiyaç duyulmadığını düşünmeye başladım. Eğer attığınız oylar seri bir şekilde yanlış yazılıyorsa, oylarınız yakılmış ve atılmış bir şekilde sokak ortalarında toplanıyorsa siz gerçekten oy verdiniz mi? Beş yılda bir de olsa yerel yöneticilerinizi seçmek için attığınız oylar yerine ulaştı mı? Oylarına sahip çıkan binlerce insanın gece yarılarına kadar seçim sandıklarının başında beklemek zorunda kaldığı, seçim gözetmenlerinin oy çuvallarına sarılarak yattığı, elektriklerin kesileceğini bildiklerinden gözetmenlerin yanına fener aldığı bir yerde siz yaşıyor sayılır mısınız?
Aldığınız bütün tedbirlere rağmen oylarınızın yanlış yazıldığını tespit edip itiraz ettiğinizde, oylarınız tekrar sayılmıyorsa siz, beş yılda bir de olsa hatırlanıyor sayılır mısınız? Milyonlarca yaşlı insanın yanlış yapma olasılığı olan bir maddi hatayı öngörmeyip tedbir alımıyorlarsa siz hatırlanıyor musunuz? Eskiden en azından “seçimden seçime beni hatırlıyorlar” diyordum artık ona bile ihtiyaç duyulmadığını düşünüyorum. Ben bu ülkede niçin, “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” durumundayım? Neden haklı isyanlarımı dikkate alacak bir adalet kurumu bulamıyorum? Neden kendi ülkemde beni vatansız durumuna düşürüyorsunuz? Neden demokrasiye sahip çıkmak için yaptığımız her söylemi bir başkaldırı ve vatan hainliği olarak değerlendiriyorsunuz? Ben bu ülkede yaşıyorum ve bana artık yaşamıyor muamelesi yapmanıza izin vermiyorum. Hakkımı aramayı da bir başkaldırı olarak görüyorsanız evet, ben sivil itaatsizlik yapıyorum. Oyumun peşine düşüyorum ve nereye atıldığını, nereye yazıldığını öğrenmek istiyorum. Bu hak arayışını bir isyan olarak değerlendiriyorsanız evet, ben demokrasinin vazgeçilmezlerinden biri olan sandığım ve oyum için sivil itaatsizlik ediyorum ve oyumun peşine düşüyorum.
Çünkü biliyorum ki, oyuma sahip çıkmadığımda demokrasi denen kavramın başlangıç hikâyesi oluşmuyor. Adını koymadığımız ve yazmadığımız her hikâyede de bizler ya “figüran” ya da bir “hiç” oluyoruz. Yok arkadaş, her şeye tamam demiş gibi gözüküyor olabiliriz, ama bunu da kabul etmemi bekleme. Oyumuza sahip çıkmak için yaptığımız her mücadele bu ülkede bizi görünen, yaşayan bir vatandaş haline getirecek. Ve inanıyorum ki, biz bunu başaracağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları