İzmir’e yönelik 22 Kasım’daki ikinci hükümet operasyonundan 10 gün önce Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Cumhuriyet’in manşetten yayımladığı haberde şöyle diyordu:

“Belediyedeki denetimler taciz boyutuna ulaştı. Şartlanıyorlar ve öyle geliyorlar. Yasalar İzmir’de farklı uygulanıyor. Varsa suçumuz, başta benim kellemi alsınlar. Yoksa işkence bitsin...”

İzmir’e 12 Haziran genel seçimlerinden kısa bir süre önce de operasyon düzenlenmiş, yine onlarca kişi gözaltına alınmıştı. Daha onlarla ilgili iddianame hazırlanmadan yeni bir operasyona girişilmesi, her şey bir yana hukuka olan güveni sıfırlıyor.

Operasyonu yap, damgayı vur, gözdağını ver; dava arkadan gelsin!

***

Arkadaşımız Hakan Dirik’in 29 Kasım Salı günü yayımlanan haberine göre, operasyonu yürüten ve karar veren emniyet müdürü, savcı, hâkim trafiği her şeyi anlatıyor.

Birinci operasyonu yürüten savcı kısa bir süre sonra Yargıtay üyeliğine seçiliyor. Onun yerine atanan özel savcılarla istenilen operasyonun yapılamayacağı endişesinden midir nedir, görevden alınıyorlar. Yerlerine iki yeni savcı atanıyor. Bu işlem operasyonun başlatıldığı 22 Kasım’dan bir gün önce yapılıyor.

Benzer değişiklik emniyette de yaşanıyor.

Emniyet ve savcı ayağı tamamlanmış olan operasyonda tutuklamaları da Erzincan Cumhuriyet Savcılığı sırasında İlhan Cihaner hakkında tutuklama kararı veren hâkim gerçekleştiriyor.

Sormak gerekir; bütün bunlar tesadüf mü?

Bu tablodan sonra kim bağımsız yargıdan söz edebilir?

Hükümetin damıta damıta öz kadroları içinden seçtiği Adalet Bakanlığı Müsteşarı bile, kamuoyuna açıklanmayan nedenlerle “Ben artık yokum” diyerek çekiliyorsa bu ülkede adil yargılanma hakkı kalmış mıdır?

Bir belediye bütün denetim ve Danıştay mekanizmaları dışlanarak polis baskını ile “denetleniyorsa” hukuk devletinden bahsedilebilir mi?

Özel yetkili mahkemelerin kendilerine ayrıca özel yetkiler verdiğini, neredeyse kendi kanunlarını kendilerinin belirlediğini yeri geldikçe bu sütunlarda, yaşadıklarımızdan örnekler de vererek vurguluyoruz.

Operasyonun ardından günlerce özel yetkili haber üretme merkezlerinin yazacağı haberleri bekledim. Ortaya daha önce Danıştay denetiminden geçmiş ve soruşturmaya gerek olmadığına karar verilmiş dosyalarla, sanatçı konserleri, kumanya paketleri gibi temelsiz 3-5 haber çıktı.

Kocaoğlu’nun dediği gibi yargıdan kaçan yok ama, ortada yargı yok!

***

AKP’nin kendisini “mutlak iktidar” ilan ettiği günlerden beri başkent kulislerinde şu konuşulur:

AKP ne yapıp edip, her yöntemi deneyip Çankaya, Antalya ve İzmir’i bir bütün olarak almak istiyor. Buna ulaşmadan kendisini başarılı saymayacak.

Son operasyonlar AKP’nin bu yolda akla gelen-gelmeyen her yönteme başvuracağını gösteriyor.

Sürecin ne kadar hukuksuz seyrettiği açıkça ortada. Bağımsız yargı diye bir şey varsa, o da şu:

Yargı, hukuktan bağımsızlığını ilan etmiş!

İzmir bunu yutar mı?

Bence yutmaz.

Büyükşehriyle, ilçeleriyle bütün belediye başkanlarının, birbirleriyle ve yurttaşlarıyla oluşturacağı dayanışma bu oyunları bozar.

\n\n