Gün Gün Yazmak...

16 Haziran 2013 Pazar

Bıkmadın mı kendi kendine dertleşmekten?
Bir dost olmalıydı karşımda böyle anlarımda... Bir bir çekilip gitti çoğu. Yine de eksik olmasın birkaç candan arkadaş var. Ama benim yaşımın insanları nerde? Birer birer gittiler. Bilerek mi bir gün gelip tek başlarına kalacaklarını, benim gibi eski anılarını zorla yaşatmaya çalışacaklarını...
Zorla hiçbir şey olmaz. Kalkarsın, uğraşırsın boşuna! Zaman diye bir gerçek var, onu elinden kaçırmışsan.. Geri döneyim dersin, şöyle en az on, on beş yıl geriye... Sahil kahvesinde tek başına oturup bir şeyler yazmaya...
Bıkkınlık hangi yaşta ağırlığını duyurur? Herhalde gençlikte değil! O günlerde umut vardır, düş vardır, sağlıklı anımsamalar vardır. Seni yaşamaya bağlayan sezgiler vardır...
Sen de bıktın biliyorum. Kaç yıl geçti bir düşünsene, otuz mu, kırk mı? Ama bana bir iki gün gibi geliyor. Hepsi o kadar yanımda ki o benim ikinci kişiliğim. Böyle derdim vaktiyle, kızdım mı, öfkelendim mi bunu benden başka ama benim olan ona bağlardım. Suçunu örtbas etmek insanoğlunun bir özelliğidir. Ben bu durumu belli bir yaştan sonra anladım. Hiçbir şeyi kendinden koparamıyorsun. Belki yanlışlıklarla içine itildiğim çıkmazdan kaçınmayı başardım sanıyorsun. Yeni şeyler aramak, yeni insanlar, yeni duyarlıklar. Oysa sen eski yerindesin, çevrendekiler de öyle. Kimsede böyle bir değişme yok, ama senin ikinci kişiliğinde oynak bir ruh düzensizliği var. Şehzadebaşı’ndaki evin bahçesinde erik ağacının dallarına tırmandığım o gençlikte içimden geçenleri daha sonra gerçekleştirebildim mi? Zordu ağaca çıkmak ama benim erik ağacım yamyassı bir şeydi, üstüne çıkmam kolaydı. Tepeden seyretmek, komşu kızların aşağıda saklambaç oyunlarını izlemek.
Nerden nereye? Ha yaşanmış ha yaşanmamış. İkisi de aynı. Bir fark var, o da insanın bu iki çaprazlı duyarlık arasında çelişkili bir sıkıntı yaşaması.
En iyisi al kalemi, aç defteri yazmaya başla. Bir zamanlar gün gün geçenleri kâğıda dökerdim. Sonra kitaplarımda toplamıştım onları. Şimdi yine günce tutmak mı istiyorum? Önce eski günceleri bulsam okusam... Bakalım o güncelerdeki sen şimdiki günceleri yazacak olan senle aynı mı?
Aldım, deftere başladım. Bir gün üç gün! Derken yazacak bir şey bulamadım. Sıkıntı sıkıntı! Derdim yokmuş kâğıtlara dökmeye. Bir ses, yaşamak bir ödüldür, diyor kulağına! Bir vals havasıyla birlikte beni alıp Viyana’lara, Paris’lere götürmek istercesine...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları