Olaylar Ve Görüşler

ADIMLARI ÇOĞALTMAK

21 Eylül 2018 Cuma

Sınıf kavramı Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Türkiye düşün hayatına girmiştir. Cumhuriyet aydını bu kavgada hiç duraksamadan, Mustafa Kemal’in halkçılık ilkesi temelinde taraf olmuştur. ‘Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir’ diyen güçlü ses, yarına bu yeni gerçeklik ışığında taşınmıştır

Liberal virüs sola hangi çatlaktan sızdı, hangi boşluğun yerine çöreklendi?
Durup düşünme vakti...
Cumhuriyet devrimi, özgürlüğü elinden alınmış, insanlık onuru çiğnenmiş Anadolu halkının “Hayır” deyişi; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde zincirlerini kırarak ayağa kalkışıdır yeniden.
Tarihteki yeri eşsizdir
Mustafa Kemal bir büyük bağımsızlık savaşçısı olduğu kadar; kara cehalete teslim edilmiş insanımızın aydınlanma savaşının da başlatıcısı ve lideridir.
Cumhuriyet devrimi, bütünsel bir silkiniş, karanlıkların içinden koşar adım gelip çağı yakalama, insanlığın en güzel ilkelerinde başka toplumlarla eşitlenme gayretidir.
Bu nedenle, Mustafa Kemal’in altı ilkesinin rehberi devrimciliktedir; duran, yavaşlayan geride kalır.
Biz buna Atatürkçülük diyoruz...
Toplumsal gerçeklik değişkendir; çağa, bilime, teknolojiye, egemenlik ilişkilerine, iktisadi yansımalara göre farklılık gösterir.
Aydın, bu değişkenliği halkının yararına yorumlayan insan demektir. Cumhuriyet aydını kökenini kendi devriminde bulur, onun ilkelerine sımsıkı sarılmıştır, korumak kadar geliştirmeyi de dert edinir kendine.
Sınıf gerçeği, bu toprağa Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra gelmiştir. Bağımsızlığını kuşanan halk, aydınlanmış, tarihsel olarak ilerlemiş, sonra da insanın insanı sömürmemesi, güçlünün güçsüzü ezmemesi kavgasına girişmiştir edindiği bilinçle; bu kavganın adı sosyalizmdir.
Cumhuriyet aydını bu kavgada hiç duraksamadan taraf olmuştur. Mustafa Kemal’in halkçılık ilkesi sınıf gerçekliğinde yeniden yorumlanmış, ‘Hangi halk’ sorusuyla yüzleşilmiş, ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’ diyen güçlü ses, yarına bu yeni gerçeklik ışığında taşınmıştır.
Bu toprağın gerçek Atatürkçüleri, insanı yüceltmek anlamına gelen Cumhuriyet devrimini yarına taşırken, ‘Türkiye gerçeklerine uygun ve özgün bir sosyalizmin’ yollarını aramaya koyulmuşlardır.
“Bugünkü Türkiye, Kemalizmin ‘devrimcilik’ ilkesini uygulayarak yapılacak yeni devrimleri bekliyor” der İlhan Selçuk, 1961’de kaleme alınmış yazısında.
“Halkçılık ilkesi halkın bir mutlu azınlık elinde cennet vaatleri ile ömrü-billah sömürülmesi sayılıyorsa biz Atatürkçü değiliz!” diyen Nadir Nadi’nin sesidir.
Yolu Uğur Mumcu gösterir, “Kuvayı Milliye ruhu ile yeniden örgütlenmek, emperyalizme karşı bağımsızlık kavgası demek olan Kemalist devrim meşalesini yükseltmek ve ulusal bağımsızlık bilincinden kaynaklanacak sosyalist düşünceleri, bu potada birleştirmek, yakın gündemin en güncel sorunu olmalıdır.”
Bu toprağın en özgün düşünsel damarıdır bu, emeği ve aydınlanmayı bir arada savunup, hep en yüce değer tutmanın ışıl ışıl yoludur.
Kemalizm ve sosyalizm, ancak bir arada, ancak biri diğerinde kaynağını, öbürü geleceğini bulacaksa, halkımız insana yakışan yarınların yolunu açacaktır.
“Emekçi halk kitlelerinin alın terini sömürenler, kör inançlara sığınarak aklın ışığını karartmak isterler” der Cumhuriyet bilgesi İlhan Selçuk.
Bugün Türkiye’nin gelip dayandığı nokta tam olarak budur. Ve bu toprakta aklın ışığını karartanlara karşı kavganın adı Kemalizm; emekçi halk kitlelerinin alın terini sömürenlere karşı kavganın adı ise sosyalizmdir.
Bütünsel bir kavgadır, biri olmadan diğeri olmaz.
Çağın insanının, toplumunun gerçeğidir.
Liberal virüsün silmeye çalıştığı bir düşünsel gelenek, Cumhuriyet aydınının ayak izleridir.
Öyleyse?..  

Taylan Özbay - Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları