Tweetistan'da Sanat - Raziye KARABEY
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Tweetistan'da Sanat - Raziye KARABEY

14.06.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sağlık Bakanlığı tavsiyesiyle İçişleri Bakanlığı’nın 5 Haziran 2020 gecesi yayımladığı genelgeyi, rejimin başı gönlü razı gelmediği için, 6 Haziran saat 11.50’de bir tweetle iptal ediverince, başkanlık kararnamelerindeki binlerce maddenin kanunları öteleyip yasamayı istila etmesini daha henüz tartışmakta olan idare hukukçularımız, genelgenin tweete tenzili rütbesinin şaşkınlığını ve başkanın gönlü” gibi yeni bir idari kriter kazanmanın sevincini yaşarken, sanat camiamız ise utanç içindeydi.

SARAY’IN SANATÇI KRİTERİ

Çünkü:

1)    Bazı devlet tiyatrosu çalışanları, sözleşmeli olup da pandemide evde kalabildikleri için bir youtube videosuyla Cumhurbaşkanımıza ve Kültür Bakanımıza” teşekkür ettiler. Sanatçıların bunu yapmak zorunda kalmaları, sanatseverleri acıtırken, sanatçıları küçük düşürdü. Şu nedenlerle:

  Orkestra, opera-bale, koro, topluluk ve tiyatro toplamı olarak epi topu 3.831 sanatçıyı 2012’den beri TÜSAK baskısı altında inleten, kadro vermediği misafir sanatçıları yıllardır ve yıllardır köle koşullarında ezerek meslek ve kişisel onurlarını ayaklar altına alan, bir kısım sanatçıya yenileyin ve üstelik de, tazminat ve otomatik uzama hakları olmasın diye 11 ay 28 gün süreli 4/B sözleşme imzalatan bir iktidara teşekkür değil, itiraz edilmelidir ancak.

   Bu şükreden yaklaşım, anayasanın sanatın ve sanatçının korunmasını emreden hükümlerine rağmen sanatçının istihdam edilmemesini meşru kılar.

   İstihdam ve pandemi desteği devletlerin zaten asli görevlerinden olduğu için, hiçbir meslek grubunun bunun için teşekkür etmesi gerekmez.

2) Avrupa devletleri pandemi nedeniyle sanatçılar için paketler hazırlarken, serbest çalışan ve işsiz kalan binlerce müzik emekçimiz bundan mahrum bırakıldı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı İKSV takdire şayan bir hareketle 22 Mayıs’ta orkestra müzisyenlerine 1000’er TL destek girişimi başlattı.

Konservatuvar mezunu olup hiçbir yerde kadrolu bulunmayan müzisyenlerin, iletecekleri dijital performans karşılığında bu parayı hak edeceği günlerde Cumhurbaşkanlığı, Boğaz’da dev bir sahne kurdurdu ve medyada 30 milyon TL tahmin edilen, sonra resmen yalanlanan, fakat açıklanmayacak ve paylaşımda bulunanlar hakkında hukuki yollara başvurulacak kadar yüklü miktarda olduğu anlaşılan bir harcamayla seyircisiz konser çekimleri yaptırdı.

Bu dijital konserlere katılan 60 kadar şarkıcı geçmişte konser başına 60 bin - 250 bin lira ücret alıyordu. Ancak burada can yakan nokta, profesyonel müzisyenlerden oluşan jürinin birçok koşuluna uyarak seçilen müzisyenlere İKSV TL1.000 verirken, Sarayın yüzbinlerce lira harcamasından ziyade sanatçı” seçme kriteridir: Söz konusu sanatçılar daha önceki Saray etkinliklerinde de yer aldığına ve bir kısmı CRR tahsisi vb olanaklarla zaten yıllardır ihya edildiğine göre kriter saraya yakın olmak.

TAKLİTÇİ ANLAYIŞ

Aslında bunlar buzdağının görünen iki noktası sadece. Rejimin başının, 2012’de İnsanlık Anıtı’ını “ucube” olarak niteleyip yıktırdığı için cezalandırılmaktan ders almayıp, yerlerini, tasarımlarını ve hatta mimarlarını belirlemeye soyunduğu ve sanat eserlerimizin en nadide örnekleri” saydığı cami projeleri, dikte ettiği sanat kriterleriyle dumura uğrattığı sanat alanlarının bir diğeridir. Kahramanmaraş’ta gördüğü bir camiyi pek beğenip bundan böyle Osmanlı-Türk cami mimarisi izlene” buyruğu verdiği için İstanbul’da en az 700 milyon TL harcanarak yeni Selimiye, Sultanahmet ve Süleymaniye camileri yapıldı.

Yirmi bin - altmış bin kişi kapasiteli bu Cuma camileri ancak boyutlarıyla dikkat çekebilen, fakat uzmanların Osmanlı mimari formların taklidi oldukları için yeni fikir getirmediklerinde, mimaride, sanatta ilerleme sağlamadıklarında hemfikir olduğu yapılardır. İslamın olduğu kadar tarih boyunca Türklerin inanç hayatında kadim yeri olan Şamanizmin felsefesinde de yeri olmayan, tevazuyu reddeden bu ezici yapıları, kibir, gösteriş ve Osmanlı'yla güç yarışı tutkularının bir ifadesi olarak görüyor uzmanlar. Diğer açıdan bakıldığında da bu uzun iktidarın hala devam etmekte olan sanatsal fakirliğinin göstergesidir.

Jüri yerine yegane seçicinin sanat kriterleri kamu binalarına da hakim olmuş durumda. Bunların en büyüğü olan ve maliyeti 1.4 milyar TL (700 milyon dolar) olarak açıklanan, Ankara Mimarlar Odasınca 2.2 milyar dolar olduğu belirtilen Saray’ın işvereni Osmanlı-Selçuklu tarzı istemişti. Doğan Hasol Saray’ın Selçuklu’yu yansıtacak bir özelliği olmadığını belirterek eleştirmişti:Niçin Selçuklu, niçin Osmanlı, niçin taklit? Sanatın her dalında olduğu gibi mimarlıkta da taklit kabul edilemez. Mimarın görevi, çağdaş ihtiyaçlara uygun, yenilikçi, özgün eser ortaya koymaktır.”

Okluk Sarayı’nın maliyeti şimdilik 360 milyon, Ahlat Köşkü’nün 125 milyon TL civarında. Bu yapıların sanatsal değerleri henüz açıklığa kavuşmadı, ancak servete mal olan bahçelerinin yürüyüş yolları boyunca ambiyans varyasyonları, sürpriz etkisinin yaratılmak istendiği fantezi ağaç budamaları, doğanın cömertliğini yansıtacak çiçek masifleri” şeklinde birçok sanatsal dokunuşlar” içerdiğini bilebiliyoruz.

MUHALEFETE DÜŞEN GÖREV

Karar mekanizmasının kanun yerine denetimsiz başkanlık kararnamelerine, oradan da tweete ve hatta örneğin halk danslarına cevaz vermeyen diyanet fetvalarına kadar düştüğü mevcut ortamda, sağladığı hayal ve yaratma gücüyle tüm özgürlüklerin temelini oluşturan kültür / sanat hakkımızı korumak için, sanatçıya onurunu iade etmek için muhalefete düşen en acil görev şunlardır:

1) İnsanlara sanatı değerlendirme ve talep etme kapasitesini kazandıracak politika ve programları hazırlamak. 

2) Bu sanat politikalarını devlet politikasının ve vizyonunun ayrılmaz bir parçası yaparak, sanatı sahipsiz, kimliksiz ve savrulan günlük uygulamalar olmaktan kurtarmak. Zira sanatı anlayıp talep eden insanlar, diktaya direnen en etkili demokrat güçtür.

Dolayısıyla muhalefet partileri ve ilgili meslek kuruluşları iş birliği içinde, çağdaş yönetimlerin ülke ve şehirler düzeyinde yıllardır uyguladığı uzun vadeli sanat ve sanat eğitimi politikalarını derhal oluşturup, uygulamaya hazır tutmalıdır.

Aksi halde sanat, tahayyül yoksunlarının, üstelik milli geliri 20 yıldır orta gelir tuzağından çıkarmadıkları, 17 milyonu yoksulluk sınırı altında yaşattıkları ve pandemide 10 TL yardım için vatandaşa mesaj gönderdikleri bir ülkede, Başkanın sanatçılarına ve heyulalarına savurdukları milyarlardan ibaret kalacaktır. 

RAZİYE KARABEY
ARAŞTIRMACI, YAZAR

Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025